Bilelle, Ayermola ve Minareliköy’de yeni kazılar…

Sevgül Uludağ

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılar devam ederken, Komite’nin Bilelle, Ayermola ve Minareliköy’de yeni kazılara başladığı öğrenildi.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan elde ettiğimiz bilgilere göre, Ağırdağ’da bir kişiden geride kalan kalıntılar bulunup kazı tamamlandı, Lefkonuk’ta iki kayıptan geride kalanlar bulundu ve kazı sürüyor. Mağusa Prastyosu ve Asomato’daki kazı da tamamlanmış bulunuyor. Mora ve Karava’da ise kazılar sürüyor. Tamamlanan bir diğer kazı ise Aşağı Pirgo’daki kazı… Bu bölgeye ekiplerin yaklaşık bir ay sonra yeni kazılar için geri dönmesinin beklendiğini de Kayıplar Komitesi’ne yakın bir kaynaktan öğrenmiş bulunuyoruz…

KAZILARDA SON DURUM…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan aldığımız bilgilere göre kazılarda son durum şöyle:

***  Ağırdağ/Agirta: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum’un, Ağırdağ Mezarlığı’nın giriş kapısının karşısında, ağaç ile eski yol arasında yer alan bir alana gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları sona ermiştir. Çalışmalar sırasında 1 kişiye ait insan kemiklerine rastlanmıştır.

***  Göçeri/Bilelle/Pileri: 974 yılından kayıp bir Kıbrıslırum’un bölgede bulunan bir tarladaki iki zeytin ağacı arasına gömülü olabileceği yönündeki bilgi üzerine, araştırma ekibi tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda ilgili tarla ve zeytin ağaçları tespit edilmiş, ardından kazı çalışmaları başlatılmıştır.

***  Özhan/Asomato: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un bu bölgede bulunan tarla içerisinde gömülü olabileceği bilgisi üzerine yürütülen kazı çalışmaları sona ermiştir.

***  Şirinevler/Ayermola/Agios Ermolaos: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un Esebelenk Tepesi olarak bilinen bölgede, selvi ağaçlarının bulunduğu alana gömülmüş olabileceğine dair elde edilen bilgi üzerine kazı çalışmalarına başlanmıştır. Önceki yıllarda da aynı bölgede kazı çalışmaları yürütülmüş ve insan kalıntılarına ulaşılmıştı.

***  Geçitkale/Lefkonuk/Lefkoniko: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum’un, Geçitkale’de tarla sürülürken insan kemiği ve askeri kıyafet parçalarına rastlandığı yönündeki bilgi üzerine başlatılan kazı çalışmaları devam etmektedir. Çalışmalar sırasında iki kişiye ait kalıntılara ulaşılmıştır. Sistematik kazı ve belgeleme süreci tüm hızıyla devam etmektedir.

 ***  Dörtyol/Mağusa Prastyosu/Prastion: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un Geçitkale'den Dörtyol'a giden eski yol üzerinde karakoldan 350-400 metre uzaklıkta, araştırma ekibi tarafından belirlenen kuyu içerisinde gömülü olabileceği bilgisi üzerine kuyu arama çalışması sona ermiştir.

***  Beyköy/Beykeuy: 1974 yılından kayıp iki Kıbrıslırum’un Beyköy’de bulunan bir kuyu içerisinde gömülü olabileceği bilgisi üzerine kuyu arama çalışması başladı ve sona erdi.

 ***  Mineraliköy/Neo Chorion Kythrea/Neahorgo Kitrea: 1974 yılından kayıp Kıbrıslırum bir şahsın Mineraliköy’de av ve atış kulübünün yanında yer alan palmiye ağacının yakınındaki bir kuyu içerisine gömülmüş olabileceğine dair gelen bilgi üzerine bölgede araştırma gerçekleşmiştir. İlk incelemelerde kuyunun mevcut konumunun arazide tespit edilemediği belirlenmiştir. Bu durumda geçmiş dönem haritaları ve topoğrafik veriler kullanılarak kuyunun yeri tespit edildi ve kuyu kazısı başlanmıştır.

***  Girne/Keryneia: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un, geçmişte 38 kişinin kalıntılarının açığa çıkarıldığı Girne’deki “Botanik Bahçe” olarak bilinen alanın devamında gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları, teknik nedenlerden dolayı geçici olarak durdurulmuştur.

***  Meriç/Mora: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un Ercan -Gaziköy yolu üzerinde, Meriç sınırları içerisinde bulunan köprünün altında gömülü olabilecekleri bilgisi üzerine belirlenen limitler içerisinde kazı çalışmaları sistematik bir şekilde tüm hızıyla  devam etmektedir.

***  Aşağı Pirgo/Kato Pyrgo: 1963–1964 kaybı iki Kıbrıslıtürk’ün, Pirgo Köyü’ndeki dere yatağına gömülü olabileceği bilgisi üzerine devam eden kazı çalışmaları sona ermiştir.

***  Alsancak/Karava: 1974 yılı kaybı olan bir grup Kıbrıslırum’un, günümüzde yıkılmış olan eski bir evin bahçesine gömülmüş olabileceğine dair araştırma ekibi tarafından elde edilen bilgiler doğrultusunda bölgede yürütülen kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

Biz de kazı ekiplerinde canla başla, açık arazilerde, toz-toprak içinde kazı çalışmalarına katılan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.  

Ayermola'daki kazılardan görünüm...

Göçeri'deki kazılardan görünüm...

Kayıplar Komitesi'nin Minareliköy'deki kazılarından görünüm...


***  BASINDAN GÜNCEL…

Etiyopya’da kadınların yaşamını mahveden unutulmuş savaş: “Beni öldürseler daha iyiydi…”

Enat, askerler bir pazar sabahı geldiğinde sekiz yaşındaki yeğeniyle evde olduğunu söylüyor.

Etiyopya ordusu, Fano olarak bilinen yerel milisler tarafından başlatılan ve giderek büyüyen bir isyana karşı mücadele kapsamında bu yıl 5 Ocak'ta Amhara bölgesindeki evlerde arama yapıyordu.

21 yaşındaki Enat, Güney Gondar'daki evine üniforma giymiş üç adamın girdiğini ve kendisine ailesinin geçmişi ve çalıştığı birahaneye Fano savaşçılarının gelip gelmediği hakkında sorular sormaya başladığını anlattı.

"Nasıl yalan söyleyebilirdik ki? Gerçeği nasıl gizleyebiliriz?"

'Fano' Amharca bir kelime ve "gönüllü savaşçılar" anlamına geliyor. Enat, Fano'nun bölge halkından oluştuğunu söylüyor.

Ve sonra olaylar hızla kızışmış.

Enat, ailesinin geçmişi hakkında sorular sorduktan sonra askerlerin kendisine hakaret etmeye başladığını, ardından küçük kız ağlamaya başlayınca yeğenini silahla tehdit ettiklerini anlatıyor.

Enat, askerlerden birinin daha sonra yeğeninin gözleri önünde kendisine tecavüz ettiğini, diğerlerinin ise nöbet tuttuğunu söylüyor.

"Bana zarar vermemeleri için onlara yalvardım. Azizlere dua ettim ve onlara yalvardım. Ama bana acımadılar, tecavüz ettiler."

Binlerce tecavüz ve saldırı

Etiyopya'nın en büyük ikinci etnik grubu Amharalara mensup olan Enat, Etiyopya ordusu ile Fano arasındaki çatışmanın Ağustos 2023'te başlamasından bu yana cinsel saldırıya ve tecavüze uğradığına inanılan binlerce kadından biri.

Bölgedeki cinsel şiddet pek belgelenmiş değil, ancak BBC'nin derlediği verilere göre Temmuz 2023 ile Mayıs 2025 arasında sekiz yaşından 65 yaşına kadar binlerce tecavüz vakası yaşandı.

Kısıtlamalar yüzünden bağımsız medya bölgeye giremezken, Kenya'nın başkenti Nairobi'deki BBC ekibi bölgedeki kadın ve doktorlarla konuştu ve krizin insani etkisini gözler önüne serdi.

… Çatışmaların başlamasından bu yana her iki taraf da yargısız infazlar, keyfi gözaltılar, zorla yerinden etme, mala zarar verme, yağma ve tecavüz de dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları ihlaliyle suçlanıyor… Saldırıya uğramadan önce hiçbir cinsel ilişkiye girmemiş olan Enat, bir gün ailesindeki diğer kadınlar gibi, Ortodoks Hristiyan Kilisesi'nde düzenlenen bir törenle evlenmeyi planlıyordu. Bu tür evlilikler, çoğunluğu Ortodoks Hristiyan olan Amhara halkının gelenekleri arasında yer alıyor; ancak çiftlerin evlenene kadar "saf" kalmaları ve cinsel temasta bulunmamaları gerekiyor.

Enat "O güne kadar hiçbir erkek tanımamıştım" diyor.

"Beni öldürselerdi daha iyiydi."

'Ailem beni bilincim kapalı buldu'

Yine Amhara bölgesindeki Batı Gojjam'dan 18 yaşındaki Tigist, saldırıya uğramadan önce ailesinin küçük, geleneksel çay evinde çalışıyordu.

Ocak 2024'te, çay evinin müdavimlerinden olan bir askerin kendisine sarkıntılık ettiğini anlatıyor.

Askeri reddettiğini ve bunun saldırıya yol açtığına inandığını söylüyor.

Aynı akşam işten eve dönerken, kendisini taciz eden de dahil, üç askerin kendisini sokakta pusuya düşürdüğünü ve kaldırımda toplu tecavüze uğradığını belirtiyor.

"Ailem beni yol kenarında baygın halde buldu" diyor.

"Beni kliniğe götürdüler, orada beş gün kaldım."

Tigist, saldırıdan bu yana erkeklerden ve dış dünyadan duyduğu korku nedeniyle evinden çıkamadığını söylüyor.

"Korkumdan işe gidemiyorum... Asker veya başka bir erkek gördüğümde panikleyip saklanıyorum."

Sonunda inzivaya çekilmek ve nişanı bozmak zorunda kaldı.

Başına gelenleri nişanlısına hiç anlatmadığını söylüyor.

Çaresizliğe kapılan Tigist, kendini öldürmeyi denemiş, ancak ailesi tam zamanında müdahale ederek kurtarmıştı. O günden bu yana intiharı düşündüğünü ancak ailesine bir daha buna kalkışmayacağına dair söz verdiğini söylüyor.

'Kadın doğmak iğrenç'

BBC, bölgedeki tüm sağlık kuruluşlarının yaklaşık %4'üne denk gelen 43 sağlık tesisinden ve diğer tıbbi kaynaklardan veri toplayarak, tabloyu ortaya koymaya çalıştı.

Bu kuruluşlara 18 Temmuz 2023 ile Mayıs 2025 tarihleri arasında 2697 tecavüz vakası bildirildi. Vakaların yüzde 45'ini ise 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor.

Mağdurların yarısından fazlasında cinsel yolla bulaşan enfeksiyon testleri pozitif çıkarken, birçoğu hamile kaldı ve ciddi psikolojik travma geçirdi.

Ancak cinsel şiddet mağdurlarının çoğu, damgalanma korkusu veya cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalandıklarını veya hamile kaldıklarını öğrenme korkusu nedeniyle suçu bildirmiyor veya tedavi olmaya çalışmıyor.

Lemlem, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona, örneğin HIV'e yakalanmış olabileceğini öğrenmekten korktuğu için tecavüze uğradığını hiç bildirmeyen veya tedaviye başvurmayanlardan biri.

Güney Gondarlı 23 yaşındaki kadın, askerlerin 6 Ocak'ta bir devriye sırasında bilgi istemek için evine girdiğini söylüyor.

İstedikleri bilgiyi vermediği için askerlerden birinin kendisine tecavüz ettiğini anlatıyor.

Lemlem "'Bağırırsan sana bir kurşun yeter' diyerek beni tehdit etti" diyor.

"Bir ay boyunca durmadan ağladım. Yemek yiyemedim. Tek yapabildiğim ağlamaktı. Yürümeye bile dermanım yoktu. Ve ağır hastalandım."

Saldırı nedeniyle kiliseden uzaklaştığını, orada dedikodu konusu olmaktan korktuğunu söylüyor.

"Kadın olarak doğmak iğrenç bir şey. Erkek olsaydım beni dövüp bırakırlardı, hayatımı böyle mahvetmezlerdi."

BBC'nin görüştüğü sağlık görevlileri, çatışmaların başlamasından bu yana tedavi ettikleri cinsel şiddet mağdurlarının sayısında keskin bir artış olduğunu söylüyor.

Bir sağlık görevlisi "Titreyerek geliyorlar, konuşamayacak kadar korkmuş durumdalar" diyor.

Tıbbi yardıma başvuranların çoğu, bunu hamilelik korkusundan yapıyor.

Bazıları ise saldırıya uğradıktan çok uzun süre sonra tedavi arayışına giriyor ve bu noktada kaptıkları HIV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı kullandıkları bazı ilaçlar artık etkili olmuyor.

HIV, genellikle temas sonrası profilaksi adı verilen bir tedaviyle önlenebiliyor, ancak bu tedavi yalnızca enfekte biriyle cinsel ilişkiden hemen sonra uygulanırsa işe yarıyor.

Bir diğer sağlık görevlisi ise çatışma nedeniyle ulaşımda yaşanan aksamalar ve yolların kapanması nedeniyle çok sayıda mağdurun tedaviye zamanında ulaşamadığını anlatıyor.

… Faillere yönelik bugüne kadar resmi bir işlem yapılmadı.

Uluslararası Af Örgütü, Etiyopya ordusunda süregelen bir cezasızlık geleneği olduğuna inandığı konusunda endişelerini dile getirdi.

Örgütün bölgesel araştırmacısı Haimanot Ashenafi, "Failleri adalete teslim etmek için anlamlı bir çaba yok" diyor.

"Hala mücadele ediyorlar, yaptıklarının hiçbir cezası olmadan oradalar... Bu hayat değiştiren deneyimi yaşayanlar adaleti hak ediyor."

Enat için saldırının sonuçları çok büyük oldu.

Saldırıdan bir ay sonra, saldırının travmasından kurtulmak için köyünden kaçtı.

Daha sonra tecavüz sonucu hamile kaldığını öğrendi.

"Kusmaya başladım" diye hatırlıyor.

Etiyopya'da tecavüze uğrayan bir kadının hamileliğinin 12. haftasına kadar kürtaj yaptırması yasal olsa da, bunu yaptırmayı düşündü ama korktu.

"Tanrı'dan korkuyordum ve anneme acıyordum. Kürtaj sırasında ölürsem ona ne olurdu?"

Üç günlük doğum sancısının ardından Eylül ayının başında bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Başına gelenlere rağmen Enat, bebeği "Tanrı'nın bir hediyesi" olarak görüyor.

Ancak şu anda bir akrabasının yanında yaşıyor ve kızına bakmak zorunda olduğu için çalışamıyor.

Gelecek kaygısı yaşıyor, çocuğuna ve kendisine nasıl bakacağını düşünüyor.

"Eğer buna yaşamak denirse evet, yaşıyorum" diye ekliyor.

Yazının tümü için link:

https://www.bbc.com/turkce/articles/c78128jznz8o

(BBC – 19.11.2025)