Lefkoşa Belediyesinde yaşanan sorunlara ve Lefkoşa’nın yaşadığı sorunlara bakınca insanın yüreği sızlıyor. Maaş alamayan belediye çalışanları ve sokaklarda “top oynayan” çöpler Kıbrıs Türk toplumunun ahvalini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Uzun yıllar önce, 16 Haziran1958 tarihinde Kıbrıslı Rumlardan kavgayla ayrılarak kurulan Lefkoşa Türk Belediyesi dönemin liderleri tarafından Kıbrıslı Türklerin “Hürriyet ve İstiklal davası” olarak ilan edilmişti. Tıpkı KKTC kurulurken söylendiği gibi. Ayrı belediyeler ancak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman yasal bir zemine kavuşabilmişti. KKTC hala yasal ve meşru zeminden yoksundur.
Belediyeleri ayırırken kendi kendini yöneten bir toplum olmayı istiyorduk. Öyle söyleniyordu. KKTC’yi kurarken de egemen bir toplum olmayı istiyorduk. Kurucular öyle söylüyordu. Ayrı belediye ve sonunda ayrı devlet kurarak dertlerimize çare bulacağımızı düşünüyorduk. “Ayrı” olunca “iyi” olacağımızı düşünüyorduk. Yakın tarihimizin sayfalarını ayrılma tutkusuyla yaptığımız işlerle doldurduk. Bu uğurda öldük ve öldürdük. Sonunda istediğimize kavuştuk. Fakat “iyi” olamadık. Ne kendi kendini yöneten bir toplum olabildik, ne de egemen bir halk.
Lefkoşa sokakları ahvalimizin şahididir. Uluslararası hukuk açısından yok hükmündeki KKTC’nin durumu acınacak durumumuzun resmidir.
Maalesef Kıbrıs Türk toplumu modern zamanlara ve modern zamanlarda tutunamadı. El attığı her şey elinden kayıp gitti. Acı gerçek budur.
Kıbrıslı Türkler artık cesurca aynaya bakmalıdırlar ve aynada gördükleri suretlerinden vedalaşmalıdırlar.
“Tanrım bizi baştan” yaratamaz. Fakat kendi kendimizi yeniden yaratabiliriz. İnsan kendini kendisi yapar ve ne yaparsa, o olur.
Olduğumuz “kendimiz” bir yılanın derisini değiştirdiği gibi, değiştirip kurtulmak zorunda olduğumuz kendimizdir.
Bunun için şimdiki kendimizi gömerek yeniden dirilmeliyiz.
Yaşadığımız “mış” gibi hayatlardan kurtulmalıyız.
Bildiğimiz bütün kavramları unutarak yeniden düşünmeye başlamalıyız.
Yeniden düşünebilme cesaretini gösterebilmeliyiz.
Uğruna mücadele verdiğimiz hiçbir şeye ulaşamadık. Ne yönetici, ne de egemen olabildik.
Ya her şeye yeniden başlarız, ya da…