Bir okurumuz, geçtiğimiz günlerde Stroncilolu Kıbrıslırum kayıpları anma töreniyle ilgili olarak yazdıklarımızı okuduktan sonra, kendi bildiklerini ve tanık olduklarını da paylaştı… Okurumuz, “Bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülen Stroncilolular’dan bir Kıbrıslırum, babamın hayatını kurtardıydı” dedi.
Okurumuz bize gönderdiği mesajda özetle şöyle yazdı:
“…Sevgül hanım, bugün Stroncilo Köy Heyeti’nin size teşekkür ettiğini okudum. Çok memnun oldum çünkü benim doğum yerim de Stroncilo, annem babam da Stroncilolu. Benim babam kamyoncuydu. Annem köydeki Rum komşularını ve arkadaşlarını bize hep anlatıyordu. Birlikte fırın yakıyorlardı. Araları çok iyiydi. Biz köyden 1963’te göç ettiydik. Babam erzak taşıyordu kamyonu ile. Mağusa Kapısı’nda Rum polisleri babama eziyet çektiriyorlar, beline vurarak yere düşürüyorlar. O anda orada olan bir Rum köylümüz babamı alıp köye götürüyor evine. Orada bıraksa, o faşistler babamı öldürecekti. Öyle bir dostluk arkadaşlık vardı… TMT ve EOKA aramıza girdi. 1974’te de önce Kıbrıslırumlar Kıbrıslıtürkler’i öldürmek için nişan aldılar. Köyün Rum Muhtarı ciddi şekilde korudu ve katliamı önledi. Fakat Türk askeri geldiğinde bir kısım köylüler Kıbrıslırumlar’ı alıp Sinde köyündeki bir mağaraya götürüp vurdular. Vurulanlardan biri muhtardı, diğeri de babama yardım edin o Rum’du…
Çok şeye ihtiyacımız yok, insan olduğumuzun bilincine vararak kayıplarımıza birlikte ağlayabilirsek, özgürlüğümüze o zaman kavuşacağız. Sevgiler, saygılar…”
*** Kıbrıs İki Dillilik Derneği’nin çocuklara yönelik Türkçe ve Rumca yaz kursları başarıyla tamamlandı…
Çocuklar hem dil öğrendi, hem dostluklar kurdu…
Kıbrıs İki Dillilik Derneği’nin çocuklara yönelik Türkçe ve Rumca yaz kursları başarıyla tamamlandığı bildirildi. Dernekten yapılan açıklamada “Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) doğrultusunda hazırlanmış olan kurslar, temmuz ayı boyunca eğitici oyunlar eşliğinde interaktif ve eğlenceli bir şekilde alanında uzman ana dili Rumca ve Türkçe olan iki öğretmen tarafından eş zamanlı olarak ara bölgede yer alan Ledra Palace’ta gerçekleşti. 6-17 yaş grubuna yönelik yapılan kursların ardından düzenlenen kapanış etkinliği sonrası katılan öğrencilere katılım sertifikaları verildi” denildi.
Açıklamada devamla, “Çocuklara yönelik iki toplumlu Türkçe ve Rumca kursları gelecek yaz döneminde de devam edecek. Bu kursların gerçekleşmesinde lojistik destek sağlayan UNFICYP’e teşekkür ederiz” denildi.
Kursa katılan çocuklar, Kıbrıs İki Dillilik Derneği yetkilileriyle birlikte...
Çocuklar hem dil öğrendiler, hem dostluklar kurdular...
Kıbrıs İki Dillilik Derneği'nin yaz kursuna katılan çocuklar kurstan memnun ayrıldı...,
İsrailli İnsan Hakları Örgütü: “İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım durdurulmalıdır…”
(AVLAREMOZ)
İsrailli İnsan Hakları Örgütü B’Tselem hafta başında yaptığı basın açıklamasında hazırladıkları raporu sunarken İsrail’in soykırım yaptığı sonucuna vardıklarını açıkladı.
Gazze’de yaşanan soykırımın Batı Şeria’ya uzandığını ve İsrail’de yaşayan Filistinlilerin de hayatını tehlikeye attığını ifade eden grup bir an önce soykırımla ile yüzleşilip bu eyleme son verilmesini ifade etti.
Holokost deneyimi olan Yahudiler için soykırımın faili olmanın ağırlığı çok büyük iken hak savunucusu grup hazırladıkları videoda durumun nasıl ‘Bizim Soykırımımız’ olduğunu ifade ederken, kimi konuşmacıların zaman zaman üzüntüden boğazının düğümlendiği gözlemlenmekte.
“KATLİAMLAR, ALTYAPININ YOKEDİLMESİ, ETNİK TEMİZLİK…”
İnsan hakları grubu açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“Ekim 2023’ten bu yana İsrail, Filistinlilere yönelik politikasını köklü biçimde değiştirdi. Gazze’ye yönelik 21 aydan uzun süredir devam eden askeri saldırı; doğrudan katliamlar ve yaşam koşullarını sürdürülemez hâle getirerek yapılan kitlesel öldürmeler, tüm bir nüfusa yönelik ciddi fiziksel ve zihinsel zararlar, Gazze Şeridi genelinde temel altyapının yokedilmesi ve çok geniş çapta zorla yerinden etmeyi içeriyor. Resmî savaş hedefleri listesine etnik temizlik de açıkça eklenmiş durumda.”
“SİSTEMATİK İŞKENCE VE CEZAEVLERİNİN İŞKENCE KAMPLARINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ…”
“Buna ek olarak, İsrail hapishanelerinde Filistinlilere yönelik kitlesel tutuklamalar ve sistematik işkence, bu cezaevlerini fiilen işkence kamplarına dönüştürmüş durumda. Gazze’nin sosyal dokusu parçalanırken, Filistinli eğitim ve kültür kurumları da hedef alınarak yıkılıyor. Bu kampanya, yalnızca bir fiziksel saldırı değil; aynı zamanda Filistin kimliğine yönelik bir yok etme saldırısıdır. Mülteci kamplarının kasten yerle bir edilmesi ve Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) zayıflatılmasına yönelik girişimler bunun açık göstergesidir.”
“BİLİNÇLİ, PLANLI VE EŞGÜDÜMLÜ YIKIM POLİTİKASI…”
“İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki politikası ve bunun korkunç sonuçları, üst düzey İsrailli siyasetçilerin ve askerî yetkililerin saldırının hedeflerine dair yaptığı açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde, tek bir sonuca ulaşmak mümkündür: İsrail, Gazze Şeridi’ndeki Filistin toplumunu yok etmeye yönelik bilinçli, planlı ve eşgüdümlü bir yıkım politikası uygulamaktadır. Başka bir deyişle: İsrail, Gazze Şeridi’nde Filistinlilere karşı soykırım suçu işlemektedir.
Soykırım terimi, ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubun tümünü ya da bir bölümünü yok etme niyetiyle gerçekleştirilen eylemleri tanımlayan toplumsal, tarihsel ve politik bir olgudur. Hem ahlaki hem de hukuki olarak, hiçbir koşul altında, öz savunma gerekçesiyle dahi, soykırım meşrulaştırılamaz.”
“SOYKIRIMIN ZEMİNİ…”
“Soykırımlar her zaman belli bir bağlam içerisinde gerçekleşir: onları mümkün kılan koşullar, tetikleyici olaylar ve yönlendirici bir ideoloji vardır. Filistin halkına –özellikle Gazze Şeridi’ne– yönelik bugünkü saldırılar, İsrail’in yetmiş yılı aşkın süredir Filistinlilere dayattığı şiddet ve ayrımcılık rejimi bağlamında anlaşılmalıdır. İsrail devleti kurulduğundan bu yana apartheid ve işgal rejimi; şiddetle kontrol, demografik mühendislik, sistematik ayrımcılık ve Filistin halkının kolektif yapısının parçalanmasını kurumsallaştırmış ve istikrarlı şekilde uygulamıştır. Bu temeller, 7 Ekim 2023’te Hamas öncülüğünde gerçekleşen saldırının hemen ardından, Filistinlilere karşı başlatılan soykırım saldırısını mümkün kılan zemin olmuştur.”
“SOYKIRIM YALNIZCA GAZZE ŞERİDİ İLE SINIRLI KALMAYABİLİR…”
“Gazze’deki Filistinlilere yönelik saldırılar, Batı Şeria’da ve İsrail içinde yaşayan Filistinlilerin uğradığı, biçim ve yoğunluk açısından farklılık gösteren ancak giderek artan şiddetten bağımsız değildir. Bu bölgelerdeki yıkım ve şiddet zamanla daha da yoğunlaşmakta; bunu durduracak ne etkili bir yerel ne de uluslararası mekanizma işletilmektedir. Bu nedenle uyarıyoruz: soykırım yalnızca Gazze Şeridi ile sınırlı kalmayabilir. Bu saldırıyı yönlendiren zihniyet ve eylemler, diğer bölgelere de yayılabilir.”
“ACİL VE NET BİR MÜDAHALE GEREKİR…”
“İsrail rejiminin Gazze Şeridi’nde bir soykırım yürüttüğünün açıkça kabul edilmesi ve bu suçun İsrail denetimi altındaki diğer Filistinli bölgelerine de yayılabileceğine dair derin kaygılar, hem İsrail toplumu hem de uluslararası kamuoyundan acil ve net bir müdahale gerektirir. Uluslararası hukukun sunduğu tüm yollar kullanılarak, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım durdurulmalıdır.”
Raporun tümünü İngilizce olarak şu internet adresinde okuyabilirsiniz:
https://www.btselem.org/sites/default/files/publications/202507_our_genocide_eng.pdf
(AVLAREMOZ – 31.7.2025)