BASIN DÜŞMANLARI

Sami Özuslu

 

‘Uzaktan kumandalı’ UBP-HP hükümetinin bazı konularda ‘yeminli’ olduğu anlaşılıyor.
Çok net görünüyor ki, ‘Türkiye’de ne varsa, burada da olacak’ şiarının peşinden koşuyor ortaklar.
Neler mi olacak?
Önce basın susturulacak.
Arkasına yargıda ‘reform’ adı altında yeni paketler gündeme gelecek.
Dernekler ve siyasal partiler yasasına yeni kısıtlamalar getirilmek istenecek.
‘Terör Yasası’ dayatılacak.
Toplum daha da sindirilecek, susturulacak.
Sonra mı?
Vur sırtına tokadı, al ağzındaki lokmayı!..
Halk fakirleşirken ülkeyi sarmalayan çıkar grupları daha bir semirecek.
Din tüccarları ile kara para baronlarına ‘dikensiz gül bahçesi’ yaratılacak.
**
Özgürlükler bir bütündür. Biri giderse, diğerleri de tehlikeye girer.
O yüzden ‘son çıkana ışıkları söndürüp kapıyı kapatmak’ kalır yalnızca…
Önce komünistleri götürürler, sonra sosyal demokratları…
‘Bana dokunmayan yılan’ bin yaşar ama ‘başkasını sokan yılana dokunmayan korkak ve zavallılar’ın sonu hüsran olur.
Tarihten ders almak gerekir. Almayanlar gün gelir kendileri ‘ders konusu’ olurlar.
Bizde de böyle olacak.
**
UBP-HP hükümeti basına savaş açtı. Özgür gazeteciliğin sonunu getirmeyi ‘emir’ sayıyorlar. 
Güya ‘devlet’ yönetiyorlar, ama aciz içinde olduklarının farkında değiller.
Demokrasilerin olmazsa olmazı, toplumların nefes borusu ve devamlılığının sigortası durumundaki medyanın yaşadığı haksız rekabet koşullarına dokunmuyor, dokunamıyorlar.
Türkiye medyasına karşı seslerini çıkaramıyorlar.
Bu ülkenin Başbakanı ‘medyada haksız rekabet’i çok yakından biliyor. Defalarca açıklamaları vardır geçmişte. Ama şimdi ne yapıyor?
Başbakan Yardımcısı –pek çok konuda olduğu gibi- laf salatası doğruyor, ama aslında hiçbir şey söylemiyor.
Arabesk bir söylem ve üslupla –güya- basını toplumun çeşitli kesimleriyle karşı karşıya getirip dövdürmeye çalışıyor.
Kendisini eleştirenlere tahammülsüz olduğunu da her haliyle belli ediyor. Meclis kürsüsünden bunu itiraf edebiliyor.
**
UBP-HP hükümeti kimi hırsların ve de uzaktan kumandanın hokus-pokusuyla kuruldu. Artık herkes perde gerisini de biliyor. Çünkü ‘aracılar’ kendilerini ele verdi.
Ankara’daki siyasal iktidarla paralel gitme konusunda ‘talimli’ ve ‘kumandalı’ oldukları aşikar bu ekip tarihe şimdiden geçti.
Hem de ‘basının düşmanları’ olarak!
Hoş laflarını, nutuklarını boş verin siz…
Ayinesi iştir kişinin çünkü…
Tekrar edeyim: Orada ne varsa burada da olacaktır. Hükümettekilerin sinsi amacı budur.
Önce medya temizlenecek…
Sonra yargı… Sonra dernekler… Sonra akademi… 
Sonra partiler… 
Sonrası belli!..
Çok daha acı olan şudur ki, hükümettekiler bunları yaparken muhalefet de sadece seyrediyor olup biteni…
Basın mı dediniz?
Varsın batsın!..
‘Vakvaklar’ ürkmesin de ne isterse olsun.