BAŞIMIZ DİK

Cenk Mutluyakalı

Olabildiğince sessizdi bizim mahalle...

Çocuklar parkta oynar, büyükler kaldırımlarda laflardı!

Oniki ev, yolun sonunda bir bakkal...
Hepsi 45, 50 nüfus!
Hani şimdi "sakin şehir" akımı var ya.
Girne'nin tümü öyleydi, "turizm şehri" titrine rağmen...
Lefkoşalılar hafta sonları "gürültüleri" ile akardı içimize, sevmezdik.
Geceleri dağı gözlerdik, ışıkları görünürdü...
Kalabalığın şavkı yansırdı tepelere...

***

Önce dağı göremez olduk.
On katlı bir heyula dikildi karşımıza.
Şimdi "mahalle"ye giremiyoruz artık, yol boyunca park ediyor araçları!
Evinize ulaşmak için cambazlık gerekiyor, o derece!
"Dikey büyüme şart artık", öyle diyor uzmanlar (!)
Bunu anladık da...
Peki bu kocaman apartmanlarda yaşayanlar nereye park edecek araçlarını?
Hiç mi misafirleri gelmeyecek, onlar ne yapacak peki?
Çocukları nerede oynayacak bu insanların, hangi parkta?
Hangi okula gidecek, hangi hastanede tedavi görecekler acaba?
Yine "dikey" mi çözeceğiz tüm bu problemleri, alt alta üst üste!
Sahi hangi kanalizasyon sistemi çekecek  bu plansız süreci!
50 nüfuslu mahalleler bir senede iki yüz elli hatta üç yüze katlarken sakinlerini, bu teras hiç çökmeden nasıl direyecek bedenlerimizi?

***

Bu soruları "yurttaşlık" için de sorabilirsiniz, aynen!
Nereye sığacak bu insanlar çoluk çocukları, araçları, çöpleri, artıklarıyla!
Sağlık sistemi ne olacak, eğitim ne olacak, ne olacak sosyal alanlar, çevre?

***

Mesele "çoğalmak" değil ki sadece!
Betonuyla...
Aracıyla...
İnsanıyla...
Çoğalmak ama nereye kadar böyle?
Bir ülkenin hiç mi olmaz "hazmetme" kapasitesi!
Her insana ne kadar yeşil alan istersiniz, ne kadar park yeri?
Hani "havalandırma deliği..."
Hiç mi umurunuzda olmaz taşıp dökülenin hesabı!

***

Hani kaba bir söz vardır, eğer başımız dik yürüyorsak, boynumuza kadar boka battığımız içindir, der!
Dario Fo'nun "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" oyununda geçer sanırım bu laf...
Ve oyunun odağındaki karakter de bir "deli"dir!

***

Başımız diktir, sermayemiz ganimet; olabildiğince lüks evlerin, araçların, kostümlerin, konforların arasında yürürken!
Boynumuz da kıldan incedir (!)