“Barışmak, savaşmaktan niye daha çok cesaret gerektiriyor ki!?...” 1

Sevgül Uludağ

ELAM’ın geçtiğimiz günlerde bazı Kıbrıslıtürkler’e yönelik saldırısı ve ardından buna alternatif olarak POFNE’nin Lefkoşa, Leymosun ve Baf’ta düzenlediği barış gösterileri ardından sosyal medyada en fazla eğitimin barışçıl hale getirilmesi tartışılıyor. FACEBOOK’ta yapılan paylaşımlardan bir derleme yaptık…

Palyomedohi Lisesi öğrencilerinin “barış sembolü” şeklinde dizildikleri bir fotoğrafı paylaşmaları üstüne, Uygar Erdim, FACEBOOK sayfasında şöyle yazdı:
“Dün güneyde bir okulda öğrencilerin bir araya gelerek oluşturdukları barış simgesi çok güzel bir görüntüydü. Biz de önümüzdeki dönem 19 Mayıslar’da pankartları ve tören yürüyüşlerini bir kenara bıraksak ne güzel olurdu. Ya da pankartsız olmazsa eğer 'Barış' yazsak Rumca ve Türkçe... Yürüyüşlerde çiçekler, müzik aletleri ve araçlar da eski Volskwagen minibüsleri ve bisikletler olsa... Gerçi adına 'müfredat' dediğimiz şeyde barış yoktur herhalde. Savaş vardır! Barışmak, savaşmaktan niye daha çok cesaret gerektiriyor ki!”

ÇAĞIL GÜNALP: “EN SON SUÇLANACAK LİSELİLER…”

Gazeteci Çağıl Günalp da FACEBOOK paylaşımında şöyle yazdı:
“Güney'de yaşanan saldırılar ile ilgili 4 liseli tutuklandı. Ortada bir nefret suçu var, doğru. Bu suçun esas sorumluları, adanın her iki yanında, bu küçücük ülkedeki kültürel ve etnik heterojenliği ve bu heterojenliğin sahip olduğu potansiyeli hazmedemeyen odaklar ve bu odakların kullandığı yıkıcı araçların propagandasını yapan resmi ve gayrı resmi kişilerdir. Unutmuyorum, dün gibi aklımda; ortaokul yıllarımızda Kıbrıslırumlar’ı Lefkoşa ara bölgede (Kafesli mahallesi) taşlamak için okullardaki yöneticilerin bize izin verdiği bir kuşağız biz. Bu zihniyete göz yuman herkes suçlu, en az onlar kadar. Aslında en masumu bu liseliler, gerçek failler düşünüldüğünde... İzin verildi o nedenle o taşlamalar yaşandı... İzin verilmediyse, taşlayan kimdi çevik kuvvet eşliğinde? Engellememek de izin vermektir nasıl ki susmak onaylamak ise... Evet, formal ve informal eğitim arasında yaşamsal bir bağ var, katılıyorum. Peki bugün Kıbrıs'ın kuzeyindeki eğitim sisteminde (formal ve informal), çocuklara şovenizm direk veya indirek olarak aşılanmıyor mu? Bugün ülkedeki resmi tv kanalı yıllardır bunu yaşatıyor. Milli günlerde tanklar ile öğrenciler beraber geçiyor, oraya giden küçük küçük çocuklar yok mu aileleri ile? Bugün devletin resmi haber akansı TAK'ın Rum basın özetlerini her gün tek tek okuyorum. Aklının alamayacağı manipulasyon ve algı operasyonu yapılıyor... Buna kim dur dedi, hangi siyasi parti?”

ZİLİHA ULUBOY: “DÜŞMANLIĞI GENÇLERE KİM ÖĞRETİYOR?”

Psikolog Ziliha Uluboy ise şöyle yazdı:
“Faşist davranışlara neden şaşırılıyor anlayamıyorum!
Pazar günü tanklar, tüfekler yolları işgal ederken, jet uçakları başımızda dönerken bunların faşizm olduğunu, faşizmi beslediğini farkında mıyız?
Çocukların milliyetçilik, militarizm, ırkçılık ve faşist duygularla doğmadığını herhalde biliyoruz.
Çözümden bahsederken "milli günlerde" yapılan faşizan gösterilere son verilmesi gerekir.
Saldırmayı, gücü kötüye kullanmayı, düşmanlığı gençlere kim öğretiyor?
Saldırılar çok üzücü ama lütfen nedenini düşünelim…”

 

DEVAM EDECEK