Barış hakkımızmış

Derya Beyatlı

 

Bakanlar Kurulu kararı ile idari tatil haberini okuduğum zaman, yine gülme ile ağlama arasında bocaladım. Bayram arasında kalan günler için değildi hayır, idari tatil. Kıbrıs Rallisi’nin geçeceği güzergâhda olan işyerleri ve okullar kapatılıyordu bir günlüğüne. ‘Günlerden 1 Nisan mı yoksa?’ diye kontrol ettim takvimi, değildi, gerçekti idari tatil kararı.

İşin boyutunu anladığım zaman sevindim, hatta daha öteye gidip gurur duydum Kıbrıs Rallisi ile. Başka zaman, başka bir şekilde gerçekleşmişse, cehaletime veya umarsızlığıma verin de ben ilk kez Avrupa, Ortadoğu ve Kıbrıs kelimelerinin Kıbrıs sorunu dışında kuzey Lefkoşa ile birlikte kullanıldığı bir cümleye rast geldim.

Kıbrıs’ın güneyindekiler bir alem, kuzeyindekiler başkadır bu çeşit Uluslararası Organizasyonlar söz konusu olduğu zaman. Bir taraf, ucundan köşesinden de olsa bir bayrak sokmaya çalışır görüntüye, öteki ‘İşgal altındaki topraklarda içtiğim kahveyi tanımış olur muyum acaba?’ paranoyası ile her türlü işbirliğini reddeder.

Ne girişimler kursağımızda kaldı bugüne dek. Olimpiyat ateşini yürütmeye çalıştık kuzey Lefkoşa’da olmadı. Barış direği dikelim dedik, tutmadı.

Cinayetleri çözmek bile kısmet olmadı bu paranoyalar sonucu. Kimi yabancı misyon resepsiyonlarına katılmayı reddedenler çok, karşılıklı: ‘O varsa, ben oynamam.’ Çocuk gibi...

Bu yüzden son ana dek, bir aksilik bekledim, bir tarafın vazgeçmesini, oyunbozancılık yapmasını, bayrakları, protestoları, ‘pseudo etap’ nutuklarını bekledim.

Gelmedi!

Okullar kapandı, işler durdu, nefesimizi tutup Avrupa Ralli Şampiyonası’nın dokuzuncu, Ortadoğu Ralli Şampiyonası’nın beşinci ayağı olan Kıbrıs Rallisi’nin Lefkoşa Şehiriçi Etabı, kuzey ayağını beklemeye koyulduk.

Rüzgar gibi gelip geçti Ralliciler güneyden kuzeye, pasaport göstermediler, vize almadılar. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ve Avrupalılar birlikte yarıştılar, ev sahipliğini Lefkoşa Türk ve Rum Belediyeleri üstlendi.

Ayakta alkışlıyorum bu işbirliğini.

Dünya Barış Günü’nün bir kaç gün öncesine denk gelen bu önemli organizasyona imza atanları tek tek kutluyorum. Bu sporla yakından uzaktan alakam olmasa da,   keşke diyorum, keşke her gün ralli olsa adamda, Baf’tan başlasa Karpaz’da son bulsa. Birlikte yaşamayı, birlikte çalışmayı, birlikte başarmayı öğrense artık bu adanın insanları, Efes’ini, Keo’sunu alıp gelse kutlamalara karşılıklı. 

Okullar ve işyerlerini kapatmak ise belki bu ilk organizasyona verilen önem açısından kabul edilebilirdi, ama bu böyle olmamalı. Bu tür organizasyonları öğrenmeli, organizasyon sırasında elektriklerin kesilmemesi ve güvenliğin sağlanması için daha farklı önlemler alabilmeliyiz.

Birleşmiş Milletler bu yıl Dünya Barış Günü’nü ‘Halkların Barış Hakkı’ adı altında kutluyor. Etrafımızda bu kadar vahşet varken, bu günü kutlamak bana biraz saçma gelse de, O umut var ya, O umut, sönmüyor, sönemiyor işte bir türlü bu yürekte.

Barış hakkımızmış diyorlar, söke söke alalım o zaman, kuzeyinden, güneyinden, anasından, babasından bu adanın. Kim vermiyorsa ondan alalım, ama birlikte, kazanalım.

Dünya Barış Günümüz kutlu olsun.  


21 Eylül 2014
Ankara