Barış Eğitimi İçin 5 Adım

Salih Sarpten

Geçtiğimiz hafta sonu iki toplumlu bir gençlik kampında yer alma fırsatı yakaladım. CTP Gençlik Örgütü ve EDON'un ortak olarak düzenlediği gençlik kampında benim gözüme ilk çarpan unsurlar; profesyonel bir organizasyon, nitelikli ve samimi paylaşımlardı…

İşte böylesi bir ortamda Güney Kıbrıs’taki öğretmen sendikalarından biri olan OELMEK Başkanı Yiannos Soratous ile birlikte "Barış Eğitimi"ni konulu bir panelde yer aldım. Çok verimli ve bir o kadar da keyifli bir panel oldu... Sevgili Yiannos'la beraber vardığımız ortak kanı; her iki toplum eğitim sistemlerine barış eğitimini, bunun için de öncelikle bir barış kültürü entegre etmesi gerekliliği oldu…

Peki, nedir bu “barış eğitimi” dediğimiz şey? “Barış eğitimi” için yapmamız ve yapmamamız gereken şeyler nelerdir? Neden herkes barış istediği halde bir türlü barışa ulaşamıyoruz? Neden gençler ve çocuklar barışı bir türlü tanımlayamıyor?

Yukarıdaki soruları artırmak mümkün ancak bütün bu soruların tek bir yanıtı var: “Çünkü eğitim sistemlerimizde Barış Kültürü yok…” Bu nedenle de öncelikli olarak eğitim sistemlerimizde bir barış kültürü yaratmalıyız…

Ne yazık ki barış kültüründen yoksun olan okullarımızda bugün hakim olan baskın yaklaşım; korkma – korkutma uygulamaları, yargılama – suçlama iletişimi ve güçlü olanın kazandığı destekleyen öğrenilmiş çaresizlik kültürleri hakim…

Böylesi bir yapıda barış eğitimi yapmak yani okullarda barış kültürünü etkin kılmak için atılması gereken 5 adım var.

Adım 1: Yeni bir pedagojik anlayış
Bugünkü ezbere dayalı yarışmacı eğitim anlayışını terk etme gerekliliğimiz ortada… 19. Yüzyıl anlayışı olan bu pedagojik yapı, öğrenciler arasındaki işbirliğini, ekip çalışmasını, eleştirel bakabilmeyi, araştırma – sorgulama gibi üst düzey düşünme becerilerini içermediği gibi bu becerileri ortadan kaldırmaya yönelik uygulamaları da içeriyor. Daha çok demokrasi için, demokrasiyi okullara, sınıfların içine getirmeliyiz. Öğrencilerin sisteme katılımı ve kararlara dahil olma etkisi sadece sınıf kaptanını seçmekten ibaret olmamalı…

Adım 2: Empati
Öğrencilerimize empati yapabilme becerisini kazandırmalıyız. Barış kültürünü oluşturmanın en önemli unsuru karışımızdaki insanı anlama, onun penceresinden de olaylara bakabilmeyi öğrenmektir.

Adım 3: Farklı fikirlere ve düşüncelere tahammül edebilme
Ne yazık ki eğitim sistemimiz; tek bir doğrunun ve bu doğruya giden tek bir yolun olduğunu öğretiyor. Farklı çözüm önerileri ya da farklı cevapları asla kabul etmiyor. Bu olgu, zihinlerimizin farklı fikirlere ve düşüncelere tahammül edememesinin zeminini oluşturuyor.

Adım 4: Farklı kimliklere tahammül edebilme
Çok kültürlü bir eğitim anlayışını kurgulamalıyız. Eğitim sistemimizde, yaşadığımız coğrafyada, dünyayı geliştirecek yeni fikir ve düşüncelerde farklı kimliklerin olmazsa olmaz olduğunu kavrayabilmeliyiz. Farklı kimlikliklerin bir zenginlik olduğunu içselleştirmeliyiz.

Adım 5: Başarı tanımımızı değiştirme
Gerçek başarının sınavdan yüksek not almanın dışında bir şey olduğunu anlamalıyız. Beceri sahibi olmayı ve yapabilmeyi etkin kılmalı, esas başarının kağıt üzerindeki değil, gerçek hayattaki problemleri çözebilme, barışı sağlama ve herhangi bir kültürde değer bulan bir ürünü ortaya çıkarma olduğunu sistemin tüm kademelerine entegre etmeliyiz.

Kısacası eğitim sistemimizde, okullarımızda, sınıflarımız yaşayan dünyasında barış kültürünü hakim kılmalıyız, aksi durumda geleceği daire bir şeyler yapmak, hatta nitelikli şeyler söylemek bile pek mümkün olmayacak…


Aklınızda Bulunsun

Üniversitelere Kaydolmayan Öğrenci Sayısı Açıklandı

YÖK tarafından 25 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanan açıklamaya göre 2016 ve 2017 yıllarında yerleşme hakkı kazandığı halde üniversitelere kaydolmayan öğrencilerin sayıları karşılaştırmaları olarak verildi.

Buna göre; 2016 yılında KKTC üniversitelerinde kazandığı halde kayıt yapmayan öğrenci sayısı 2.213 iken 2017 de bu sayı 1.920 oldu… Açıklama da bu durum;  “KKTC Üniversiteleri bağlamında önlisans ve lisans programlarına yerleştiği halde kayıt yaptırmayan aday sayısında da bir önceki yıla göre düşüş vardır.” şeklinde yorumlandı.

Ne var ki hemen her 2000 civarında öğrencinin kazandığı halde ülkemizdeki okullara kayıt yapmadığı, 5000 civarında öğrencinin de kayıt yaptığı halde okula devam etmediği yani aktif öğrenci olmadığı biliyordu. YÖK açıklaması bu ortalamaları destekler nitelikte oldu.

 


Biliyor muydunuz?

Kültürlerarası Yeterlilik İçin 3 Temel Kavram

Eğitim bilimi literatürü “Kültürlerarası Yeterlilik” için üç temel kavramı öne çıkartmaktadır. İşte bu kavramlar:

  1. Kültürlerarası duyarlılık: Kişinin farklı kültüre sahip kişilerle etkileşim kurmadan önce, etkileşim sırasında ve sonrasında olumlu duygulara sahip olmasını ve farklılıklara saygı duymasını ifade etmektedir.
     
  2. Kültürlerarası uyanıklık: Kişinin kendi kültürü ve iletişim kurduğu kişinin kültürünün birbirlerinin düşünce ve duygularını nasıl etkileyeceğini anlamasını ve farklılıkların farkında olmasını açıklamaktadır.
     
  3. Kültürlerarası beceriklilik: Farklı kültürlerden kişilerle etkileşim içine girildiğinde, sözlü ve sözsüz iletişim becerilerini kullanarak etkin olmayı ifade etmektedir.