Bahşedilen düzen!

Cenk Mutluyakalı

Sendikacı dostum Ulaş Gökçe hepimizin bildiği bir sırrı paylaştı:
“Kamu maliyesi belediyeden - devlete tümden adaletsiz ve batıktır.”
Derken çok da “alışkın” olmadığımız bir öneri yaptı:
“10 lira alan ben, benimle aynı işi yapıp 5 lira alanla aynı maaşı almak istiyor muyum? Evet. Bunun için şeffaf, genel kamu çıkarından yana bir kamu maliyesi için 7.5 lira almaya hazırım.”

*  *  *

Buna “hazır” kaç kişi var, bilmiyorum.
İki elin on parmağını geçeceğini de sanmıyorum.
Kimseler de “razı değilim” demez elbette, ancak, öylesi “ama”lar sıralanır, o kadar çok “önce şuradan başlansın” denir ki, imkansız istenerek, mevcut kurulu düzen böylece korunur.

*  *  *

Yargıçlıktan istifa ettiği dönem Tacan Reynar’la yaptığım röportajda şu sözlerini not düşmüştüm:
“Bize bahşedilen düzenden aidiyetimizi kopartmalıyız.”

*  *  *

Siyasetçi de adım atmaz bu yönde, sendikacı da…
Yurttaşın “balı tutan parmağını yalar” tabakası da düzenini bozmaz.
Üstelik o “bahşedilen” düzenden kopamayanlar çoğunlukla en şikayetçi kesim olurlar.
Ülkenin gerçek yoksul ve güvencesizleri de hem dermansızdır, hem de örgütsüz.

*  *  *

Bir parantez açalım arada...
Kamuda gerçekten özenle, özveriyle, delice çalışan insanlar vardır, en önemli haksızlık onların emeğinedir aslında…
Çok fazla mı sayıları, değil.
Onlar da gerçeği görür:
Bu ülkede gelir dağılımı adaletsizdir.
Kimileri bütçe gerçeğimizin ve ürettiğinin çok üzerinde bir gelire sahipken…
Kimileri de alın terinin, emeğinin ve üretiminin karşılığını alamaz asla…


*  *  *


Doğru söylüyor Ulaş Gökçe.
“Yol için, sağlık için, altyapı için ödenen maaşa gidiyor. Yol için ödenen yola giderse maaşa kalmayacak. Neden Mağusa ve Lefkoşa Belediyeleri yol ve altyapı yapamıyor? Çünkü aldıklarını maaşa veriyorlar. Bu nedenle paranın doğru yönde kullanılmasını talep etmek sorunun bütününe çözüm değil.”
Haklı!
Çünkü “seyrüsefer vergisi” örneğin yollara aktarılırsa – ki öyle olmalıdır.-
Maaşlar için başka başka dolaylı vergiler yaratılacak.
Peki, neden göç yasasına tabi düşük maaşlı var? Çünkü yüksek maaşlı var.” diyor!
Bununla da yüzleşen yok.
“Neden kamuda çalışanlar, özelde çalışanların iki katı hasta oluyorlar” diye soruyorum, senelerdir.
Kimseler üzerine almıyor.
Bir ülke en azından “salgın falan mı var” diye merak etmez mi?
Etmez!
Çünkü sebebini biliyor.

*  *  *

Toplumun bir tabakası artık “lüks düşkünlüğü”nü terk etmelidir.
Kamu maliyesi de vazgeçmelidir, gereksiz istihdamdan, gereksiz ek mesaiden, şaşadan, gösterişten; bu kadar çok amirliğin, şefliğin, müdürlüğün, üst kademenin de sonu gelmelidir.
Pahalı evler, arabalar yerine daha iyi yollara, çağdaş okullara, modern hastanelere ihtiyacımız olduğu anlaşılmalıdır.

*  *  *

Böyle bir yüzleşme olur mu?
Sanmam!
Mülke karşılık yurdunu yitirmenin eşiğine gelen bir halktan söz ediyoruz.
Yurttaşlık dağıtımına karşı ikramiyeye ya da koltuğa razı bir yapı var.
Bize bahşedilen düzene yeterince başkaldırmıyoruz.
Hep “sebeplerimiz” var, hep…
“Devlete sahip çıkalım” diyorlar, biraz bağırdığınız zaman…
Bu düzenin adına bir de “devlet” diyorlar!
Utanmadan…