Baf biterse…

Serhat İncirli

İran, İsrail’i vurmaya çalıştı!
Amerika’nın da el yordamıyla veya hava savunma teknolojisiyle, İran’ın tüm füzeleri, armut gibi toplandı!

-*-*-

Ve bu arada uzun süre sayılan bir bayram arasından sonra (galiba dört gün yazmadım), bugün ikinci kez yeniden yazı yazmanın verdiği mutlulukla, Baf Ülkü Yurdu’nun gayrı federe liglere düşmesi meselesini anlatma şansım doğdu!

-*-*-

“Be Allah bilmem neyini versin, Dünya Savaşı çıkıyor, senin derdin Baf Ülkü Yurdu mu?” sorusu, haksız bir soru olmamakla birlikte, bu okuduğunuz sayfayı hazırlayıp, kalan ömrümde ekmek paramı kazanma zorunluluğum olduğunu hatırlatır; ayrıca gerçekten duyduğum “futbol acısı ötesinde yok olma stresi” kaynaklı üzüntüyü eklemek isterim.

-*-*-

Haaa, Baf Ülkü Yurdu’nun gayrı federe liglere düşüşünü, Türk Ocağı Limasol’un ve Yeni Boğaziçi’nin “küme düşüşleri”ne bağlayıp, konuyu “Kıbrıslı nesli tükenmiştir” meselesine getireceğimi de, “önce sonunu gösterip, sonra filmi en baştan alan yönetmenler misali” belirtmiş olmak istiyorum…

-*-*-

Kıbrıslı Türk toplumu içerisinde en yoğun nüfusun “Baflılar” olduğunu söyleyebilirim…
Elimde bir istatistik var mı?
1974’e kadar olanlar var!
Mesela, inceleyebildiğim kadarıyla, “en çok Türk yerleşim yeri olan resmi kaza, Baf kazasıdır…”

-*-*-

Ve mesela bir Yalyalı ya da bir Baf Ayyorgili, önce kendi köyünü söylese de, sonuçta “nerelisin?” sorusuna maruz kaldığında “Baflı”dır!

-*-*-

1974 sonrası Baf nüfusu tamamen dağıtılmıştır…
“Kasaba” dediğimiz “Esas Baf merkezi” özellikle Mağusa ve Omorfo’ya yerleştirilmiştir…

-*-*-

Geçen 50 sene içerisinde, çok ciddi sayıda Baflı ve Polemityalı Omorfo’yu terk edip, Gönyeli’ye yerleşmiştir…

-*-*-

Genelde Kıbrıslılar, özelde Baflılar; “yurtsuz, eğreti toprak üzerinde yaşamaya zorlanınca”; göç ve doğurmama “sosyolojisi” ya da “jinekolojisi” ile birlikte, azaldıkça azalmış, dağıldıkça dağılmış, tükendikçe tükenmiştir!

-*-*-

Baf bitmiştir…
Haaa Limasol da Limasollu olmak da bitmiştir…
Türk Ocağı Limasol, artık maunacıların takımı olmaktan çıkmıştır…

-*-*-

“Aytotorolular  Aysergili olmakta ve Aytotoroluluğu çoktaaan unutmaktadır” derken, zaten hepsi birden Yeni Boğaziçili’dir ve belediye başkanları da Çaykara (Alisinos) Uuzuntarla Trabzon 1959 doğumlu Katip abidir!

-*-*-

Sonuç!
Evet sonuca gelecek olursak, İran – İsrail savaşı resmen başlamıştır…
100 bin ya da 120 bin Kıbrıslı Türk’ün tükenmiş olması da kimsenin, hatta “Kıbrıslı Türk toplumu lideri” sıfatlı Londrez muhasebecinin hesaplarında dahi görülmemektedir!”

-*-*-

Kıbrıslı Türk nüfusun tükenmiş olması; Kuzey Kıbrıs coğrafyasında şu anda ganimet mülkler üzerinde keyif eyleyen en az bir milyonluk nüfusu içerisinde, kimsenin “mikinde” de değildir!

-*-*-

Rusya’nın “mik”i vardır!
Rusya, acaba “mik” kullanıp, Amerika’ya “saplayacak” mıdır?

-*-*-

Akritas Planı’nın sonuna gelmiş bulunmaktayız…
EOKA’cıların 1960’ların başında yazdığı ve uygulamaya koyduğu “Kıbrıslı Türkleri yok etme planı”, 1974’te EOKA B tarafından başarılamamıştır ama EOKA C, meseleyi çözmüştür!
Eserinizle övünebilirsiniz!

-*-*-

İngilizlere bir soru: Buralarda savaş çıkarsa, vatandaşlarınızı kurtarma planınız var mı?
Yok canım, biz yine vatanımız için ölmeye hazır olacağız da, malum muhasebeci kardeşi alıp gidecek misiniz diye soracaktım!
Korkmasın gariban!

-*-*-

Yoksa İlham Aliyev O’nu tanıyacak ve koruyacak mı?
Bugün bu konuyu da yazacaktım ama sıkıldım, yazmıyorum!
Ne dedi muhasebeci abi?
“Azerbaycan” dedi!
“Yunanistan’a KKTC’yi tanımayacağı sözünü vermedi, Yunanlılar yalan söyler” diye konuştu!
Garibimi kim kandırıyorsa!
Neyse!
Geçmiş bayramınız kutlu olsun!


Savaşmayın, sevişin! Bastır Tatar!

Açıklamalar genellikle “İsrailci” taraftan geliyor…
İran, toplamda 300 “drone” ve “füze”sini İsrail’e doğru fırlattı…
İsrail ve Amerika, bir kısmı Yemen ve Irak topraklarından “havalandığı” iddia edilen 300 “bombanın” yüzde 99’unu havada vurdu!

-*-*-

Ama, hangi hava sahasında, nerede, nasıl vurduğu konusundaki bilgiler çok da açık değil…

-*-*-

Ölen, yaralanan olmadığı belirtilirken, İsrail’den “bir askeri tesisin küçük bölümü zarar gördü” açıklaması geldi.

-*-*-

İran, ikisi general, toplam yedi askerinin öldüğü Şam’daki bir saldırıyı İsrail’in yaptığını öne sürmüş ve “intikam alınacak” demişti…

-*-*-

Şimdi!
Evet şimdi, Cumartesi gecesini Pazar sabahına bağlayan saatlerde fırlatılan 300 füze ve dronla birlikte çok merak edilen sorular var!
Mesela en başta gelen soru şu; Türkiye hangi tarafta yer alacak?
Yoksa II.’nci büyük savaştaki gibi, “dışında” mı kalacak?
Dışında kalmayı başarır mı?

-*-*-

Amerika, Fransa, İngiltere ve Almanya; net bir şekilde İsrail’in yanında duruyor…
Rusya açık bir şekilde karşıda; Putin, “Amerika, İran’ı vurursa İran’ı koruyacağız” dedi mi?
Dedi!

-*-*-

Çin şimdilik sessiz!
Hindistan’dan açıklama yok!
Pakistan, Bangladeş izliyor…
Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda sessiz!

-*-*-

İspanya, İtalya ve diğer Avrupalılar açıkça “NATO”cu…

-*-*-

Ukrayna, sarhoş!
Polona, mayhoş!
Yunanistan, eminim “Amerika nere biz ora”…

-*-*-

Peki Dünya Savaşı çıkar mı?
Nükleer savaş görür müyüz veya göremeden ölür müyüz?

-*-*-

Kıbrıs savaşta mı?
Evet!
İngiltere, bölgeye savaş uçakları konuşlandırmış!
Bölge derken?
Ağrotur tabii ki!
İran, Kıbrıslı deyişiyle, “bicez da ora gönderir mi?”
Ağrotur’a gönderilen beytambal azıcık saparsa ne bileyim Limasol’a düşer mi?
Azıcıktan fazla saparsa Lefkoşa’nın göbeğine bir tane iner mi?

-*-*-

Tahminim mi?
Vallahi yok!
Hiç tahmin yürütemiyorum…
Ne desem “spakülasyon”!
Okumaya çalışıyorum ama kesin bir yargıya varamıyorum!

-*-*-

Büyüme, yayılma, dediğim gibi “III. Dünya Savaşı” noktası mümkün mü?
Evet mümkündür!
Nüfus çok arttı, ekonomiler zorda, zaten her yerde savaş var…
“Yayılır, büyür, genişler” demek sanki daha “kolay”!

-*-*-

Peki kaç insan ölecek?
Ne bileyim ben!

-*-*-

Bildiğim tek şey, maçı idare etmek!
Bulabildiğimizi yiyelim, alabildiğimizi içelim, gidebildiğimiz gezmelere gidelim; yarın ya da yarından da yakın; kim bilir, buuuuum!

-*-*-

Sloganla olacak gibi de değil!
Çık sokağa bağır; “Kahrolsun İsrail!”
Hele yıllardır “Katil Amerika” ile sonuca varılmadı, bundan sonra da varılmayacak!

-*-*-

Ama bir slogan var ki, “maçı idare etmek adına çok uygun”; “kalan ömrünüzde savaşmayın, sevişin”…
Şaka bir yana, ne yapabiliriz ki!
Filler tepişecekse, biz sadece eziliriz!

-*-*-

Haaa bu arada Azerbaycan KKTC’yi tanır mı?
Alın size bir slogan daha, hem de yepiz yeni: “Bastır Tatar!”

Uluslararası ilişkiler kesinlikle çıkara dayalıdır… Yani, bir ülke, başka bir ülkeye, güzel gözü, enfes yemekleri ya da balık gibi yüzebilen insanları var diye destek vermez, veremez! Güç var mı? Paranız var mı? Örneğin KKTC’de bu ikisi varsa; ya da Anavatan dediğiniz Türkiye’nin gücü, dayanılmaz bir güçse, ekonomisi ortalığı yakıp kavuracak büyüklükteyse, bazı “iddialarınız” anlaşılır olabilir ama acı gerçek ortadadır… Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Pakistan; KKTC’yi niye ve neden tanısın ki? Ne tür bir çıkarları olacak! Bu yüzden, boş yere deli deli konuşmalar yapmayalım lütfen… Günümüzde, Azerbaycan’ın KKTC’yi resmen tanıma olasılığı, fotoğraftaki “cumhuriyeti” tanıma olasılığından azıcık aşağıdadır… Yalana gerek yok be canım! Yemeyin canınızı! Keyifle yiyin banananızı!