Önüme çıkarsa izlerim!
Badminton!
Vikipedi diyor ki, “… Kaz tüyünden yapılan bir top ve raketle oynanan bir oyun olan Badminton, badminton topunun file üzerinden rakip alana atılması ve geri dönmemesini sağlamak amacına dayanan bir spor dalıdır.”
-*-*-
Yine Vikipedi dostumuza göre, “… MÖ 5’inci Yüzyılda Çinliler badmintonun atası sayılan Ti Jian Zi adı verilen bir oyun oynarlarmış. Yine badmintona benzeyen bir oyun, 19’uncu Yüzyıl ortalarında Hindistan'da poona adıyla oynanıyormuş. Birçok açıdan günümüz badmintonuna benzeyen bu oyunu gören İngiliz subaylar, 1860 yıllarında bunu ülkelerine getirmişler. Beauford Dükü'nün kızları bu oyunu ilk defa Badminton Evi'nde oynamışlar. Badminton ismi de bu salondan gelmekteymiş…”
-*-*-
Efendim, KKTC’de de bu spor yapılıyor…
Federasyonu da var…
-*-*-
Tıpkı en büyük federasyonumuz “futbol” veya “basketbol” gibi…
-*-*-
Özellikle liseler arasında müsabakaları falan var…
-*-*-
Haliyle federasyonumuz, “uluslararası tanınmamışlık” denen, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı acı durum nedeniyle, dış temas engelli durumda!
-*-*-
Bazı sporcularımız Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, bazıları Türkiye Cumhuriyeti’nde, farklı yaş gruplarında lisans falan çıkarıyor… Basketboldaki gibi…
-*-*-
Ve hatta, her iki devlette kayıtlı olup da, devletlerden biri tarafından ceza bile verilen sporcularımız söz konusu…
Örneğin Türkiye’deki federasyon, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde de lisans çıkardığını öğrendiği bazı sporcularımıza ceza vermiş…
“Bizde oynayamazsınız” demiş…
-*-*-
Neyse, mesele tabii ki Kıbrıs sorununu çözümünü şart kılıyor…
Bu tür aksaklıklar, Kıbrıs sorunu devam ettiği sürece, bizdeki tüm federasyonlar gibi, Badminton Federasyonu’nun da “yok” hükmünde olmasına sebep oluyor…
-*-*-
Acısını gençler çekiyor!
Ersin Tatar gibiler ise bu işten siyasi nemalanma elde edip, “izolasyon altındayız, ambargolar bizi dışlıyor” diyerek, siyasi basiretsizliklerini, çözümsüzlüğe gaz vererek örtmeye çalışıyor!
-*-*-
Uluslararası sporun yasal anlamda içerisinde olmadığımız için, bizdeki maçlara, Türkiye’nin ceza verdiği torpilli sporcuların katılması engellenemiyor…
Cumhurbaşkanı seviyesinde, bakan seviyesinde, “bırakın ya hu çocuk oynasın” müdahaleleri yapılabiliyor…
-*-*-
Badminton bile!
Evet bu spor bile, KKTC’yi anlatmaya yeter ve artar!
-*-*-
Genç sporcular, kendi ülkelerinde oynayamıyor!
Türkiye ceza veriyor, KKTC’de siyasi torpil bu sporun içine kadar uzanmış durumda!
Ve sporu çok seven bazı gençler, bu acayiplik nedeniyle kızgın!
-*-*-
Bir sporcu, annesine, “bu ülkeden kaçacağım, bir daha da dönmeyeceğim” demiş!
-*-*-
Evet, KKTC’nin çökmüşlüğünü, sadece badminton sporundan bile anlayabiliriz!
Ne acı!
-*-*-
Çözüm mü?
Evet, bildiniz, yukarıda da belirttiğim gibi, Kıbrıs sorununu çözmezsek, tükeneceğiz!
Dişi bastık mı?
Bastiş meselesi mide bulunadırıyor!
Oysa bastiş ne güzel bir şey!
-*-*-
Neden mide bulandırıyor?
Çünkü, ortada bir isim var!
Ve bu isim, iddialara göre, Omorfo’daki üniversitenin parasıyla, evladının düğünündeki bastişleri ödemiş!
Daha doğrusu, Omorfo’daki üniversitenin hesabından, bu kişinin evladının düğünündeki bastişlerin 34 bin TL’lik bedeli ödenmiş!
-*-*-
“Haberim yoktu!”
“Kemal Dürüst benim kardeşimdir!”
“Kardeş, kardeşe düğün hediyesi şey ettiydi!”
Demeyin sakın!
-*-*-
Lütfen mazeret uydurulmasın!
Bu satırları yazdığım sıra henüz öyle bir şey olmamıştı ama ilgili kişi, yavaş yavaş eşyacıklarını toplasın, haydi eyvallah!
-*-*-
Tamam, seni çok seviyoruz ama yok da bu gadar be gardaş!
Lefke’ye gazete!
Lefkelilerin en kızdığı soru: “Siz hangi köylüsünüz?”
Lefkeli, bu soruyu işittiği anda sinir olur!
Tepki verir!
Çünkü Lefke asla bir köy değildir!
-*-*-
Lefke benim için yeryüzündeki cennettir…
Suyuyla, toprağıyla, havasıyla ve insanıyla…
-*-*-
Lefke benim için bir tarihtir…
Coğrafyadır…
Değerdir…
-*-*-
Lefke’ye artık gazete bile gitmiyormuş!
-*-*-
Lefkeliler sık sık eylemler yapar!
Sorunlarını dile getirir…
Bence artık öyle bir eylem düşünülmelidir ki, Lefke’ye “köy” diye muamele yapan cahiller bir yana; Lefke’yi köy yapan beceriksizler en büyük dersi alsın!
-*-*-
Mesela mı?
Mesela sevgili Adil Özgey, UBP İlçe Başkanlığı’ndan da, UBP’den de, istifa etsin…
Mesela, tüm UBP’liler, DP’liler ve YDP’liler, partilerinden istifa ettiklerini açıklasınlar!
-*-*-
“Efendim Lefke’ye gazete gitmemesi, özel bir şirketin, maddi olanakları ile alakalıdır” mı diyeceksiniz?
Yoksa, “artık basılı gazeteler zaten okunmuyor”a hiç sarılmayın!
Sakın demeyin!
Lefke’ye gazete gitmiyorsa, devlet, hükümet, gitmesi için bir şeyler yapmalıdır!
Egemen eşit devleti aşağılamak!
Ersin Tatar vatan haini mi?
Ya hu böyle soru mu olur!
Olmaz tabii ki!
Adam vatan kahramanı!
-*-*-
Peki, “hain” kimdir?
Mesela bana göre “hain”, devletini küçük düşüren kişidir!
-*-*-
“Abartıyorsun” diyenler var!
“Adam iyi niyetle devleti için çalışıyor, çaba harcıyor” diye ekliyor abarttığımı iddia edenler!
-*-*-
Ama öyle değil!
Mesela son bir konu!
Cumhurbaşkanlığı bir haber geçti!
Ve bu haberde dendi ki, “… Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TC Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’la görüştü”…
-*-*-
BRTK, “Tatar, Ersoy ile bir araya geldi…” diye yazdı…
-*-*-
Oysa bir Cumhurbaşkanı, bir bakanla ne görüşebilir ne de bir araya gelebilir!
Cumhurbaşkanı, yabancı bir devletin bakanı ile asla görüşemez, kesinlikle de bir araya da gelemez!
Peki ne yapar?
“Kabul eder”…
-*-*-
Efendim, bu hatayı Ersin Tatar yapmadı ki!
Olabilir, ama hata yapanlardan sorumlu olan kendisidir…
-*-*-
Ve hepsinden kötüsü, TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Antalya’da çekilen ve basına servis edilen fotoğraf…
Hakan Fidan, Tatar’ın koluna girmiş!
-*-*-
Ne yani giremez mi?
Elbette girer!
Samimiyetlerine kimse karışamaz!
Ama bir ülkenin cumhurbaşkanı, yabancı bir ülkenin bakanı ile böyle bir samimi poz veremez, bu poz basına servis edilemez!
-*-*-
Bu, KKTC devletini aşağılamaktır!
İhanettir!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Ayrıca, Hakan Fidan açısından da “rezalet”tir!
Diplomatik gaftır, hatadır!
Çünkü bu hareketle, “canım, seni çok seviyoruz ve yanındayız mesajı verilmek istenmiş olabilir” ancak olay tam bir aşağılamadır!