AŞKIN ESKİ HALLERİ

Sami Özuslu


"Şimdiki çocuklar bizden çok farklı" mı dediniz?
 Tabii farklı olacaklar.
Biz de büyüklerimize göre farklıydık.
Hem şimdiki zamanda teknoloji öyle ağır ağır değil, adeta ışık hızıyla ilerliyor.
Bir hafıza turu yapalım isterseniz.
1960'lı yılların son diliminde doğanlar, 'cihaz' anlamında nelerin değiştiğini hatırlıyor?
Bir o döneme, bir de şimdiki zamana bakalım bakalım.

*  *  *
İlk çocukluk anılarımdan itibaren hayatıma giren 'teknoloji ürünü' cihazları şöyle sıralayabilirim 'bizim kuşak' adına...
Transistörlü radyo vardı.
Elektriğe bağlı, büyük radyolar vardı. Kısa dalga yayınları iyi çekerdi.
Televizyon vardı, ama siyah-beyaz. Savaş sonrası her eve girdi gibi.
Telefon uzun süre sadece köy kahvehanesinde vardı. Bizim köyde 1980'den sonra evlere telefon bağlanmaya başladı.
Pick-up vardı, plak çalmak için.
Müzik dinlemek için teypler vardı. Sonra radyo-teyp'ler de girdi hayatımıza.
Evlerde buzdolabı vardı genelde, ama eski moda.
Çamaşır makinesi çok sonra yaygınlaştı.
Bulaşık makinesi diye bir cihazla tanışmamız gençlik döneminin ortalarına rastlar.

*  *  *
Bizim kuşak daktiloyu yetişti.
Bilgisayarla tanışmamız 90'lı yıllarda oldu.
Kulüplerde, lokallerde elektronik oyun makineleri vardı, onlarla oynadık.
Langırt, bilardo, darts, masa tenisi ile zaman geçirirdik.
Üniversite yıllarında jetonlu, kartlı, postaneden bağlamalı telefonlarla haberleştik.
Telgraf kullandık.
Teleks vardı.
Bir dönem 'çağrı cihazı' kullanıldı.
Negatif filmlerle çeken fotoğraf makineleri kullanıyorduk.
Karanlık oda vardı. Kart baskısı yapılıyordu, eğer film yanmamışsaydı.
Gazeteler metal harflerle, tek tek hazırlanıyordu baskıya.
Pikaj ve pikajcı, montaj ve montajcı vardı.
E-posta falan olmadığından bildiğimiz 'mektup' yazıyorduk.
Kartpostalı yaşadık.
Anılarımızı  depolayacak sistemler henüz icat edilmemişti, biz de 'hatıra defteri' tuttuk, mutlaka bir arkadaşımız içine "Sepet sepet yumurta, sakın  beni unutma" diye yazdı.
Onu sakladık.

*  *  *
Son 10-15 yılı saymazsak, 'bizim kuşak' teknolojinin yavaş yavaş geliştiği bir dönemde yaşadı.
Oysa şimdi, yani son dönemeçte ve 'yeni neslin'  hayatında o kadar hızlı giriş çıkışlar oluyor ki!..
Biz 30 senede geçebildik ancak teypten CD'ye, oysa son 10-15 senede ipod da çıktı, ipad de çıktı, iphone da çıktı, hem de her birinin çeşitlisi, icatlısı...
Kadranlı köy telefonundan çağrı cihazına terfi süresi 25 sene sürdü ama şimdi her hafta yeni bir modeli çıkıyor cep telefonunun...
Biz kitabı köye ayda bir gelen 'gezici kütüphane'den ödünç alıp okurduk, şimdi dün çıkan kitap e-book formatında internette, okumak isteyen varsa elbette...
Sevgiliye haber salmak, ilan-ı aşk etmek için 'gizli kurye' vasıtasıyla  iletilirdi, ucu yakılmış, kokulu kağıda yazılan aşk mektupları, oysa şimdi face'den yaz, viber'dan sesli konuş, tweet at, e-mail döşe, messenger'dan  yüzyüze görüş...
Aşk da zor zanaattı bizim zamanlarda...
Daha eskilerde daha da zor.
Belki ondan, daha kutsaldı aşk...
Yoksa 'biz'e mi öyle geliyor?