Asıl hedef Kıbrıslı Türkleri hiçleştirmek mi?

Serhat İncirli

Bülent Ersoy’un saz arkadaşları tahliye oldu…

Geçmiş olsun güzel insanlar…

Bizim de Küçük Aysel’imiz öldü!

Bir Kıbrıslı çınar daha devrildi…

-*-*-

Hayvan üreticisi borç batağında!

Kimin umurunda!

Ersin başkan Gaziantep’ten geldi; uçak yakıtını daha dolduramadan, geri binip, bu kez Trabzon yolcusu!

-*-*-

Ne iş Sayın Başkan?

“Gidecem be gidecem, gidecem, gidecem!”…

Yaş 5 mi desem, şaşırdı mı desem, ne desem bilemem ki!

Bizim vergilerle gidiyor ama…

Aması maması yok; seçmeseydiniz!

Siz da haklı!

-*-*-

Toprağa telefon gömüp kurultay hesabı yapma devri de başladı!

Telefonla görüntülü aşk devriyle birlikte!

-*-*-

Sizin de içinizde  “bu kurultay zor biter” diye bir his var mı?

Yoksa ilk turdan bitecek mi?

-*-*-

Ve sahi, gazete başlıklarına bakıp notlar alıyorum; dünkü gazete başlığı değil ama hep aklıma gelir; HP’den ayrılıp da UBP’den yeniden milletvekili adayı olmak isteyen sevgili arkadaşlarım, yalınız kaldıkları zaman, “n’aptık be biz?” diye soruyor mu?

-*-*-

“Ayıp”tı değil mi?

Elbette ayıptı yaptıkları!

Ama KTFD ve KKTC tarihi, bu türden ihanetlerle veya bu türden siyasete güveni sarsan yer değiştirmelerle dolu değil mi?

-*-*-

Çok örneği var bu tür parti satışlarının…

Hem de çok…

Zaten ondan değil mi, yani taaa en baştan belli olmamış mıydı, Türkiye’nin karanlık insanlarına donu – gömleği  teslim ettiğimiz?

-*-*-

Hiç dik duramadık ki!

Duranlar olmuştur elbette ama yetmedi!

Yetmedi veya yetişmedi değil; “Etişmedi” der Kıbrıslı!

Gücümüz dik duruşla mücadeleye hiç etişmedi!

-*-*-

“Kıbrıs zafer” midir nedir bir film var…

Ada’da, askerlik yapmayan Kıbrıslı Türk erkek sayısı çok fazla değil; bir Cumhurbaşkanı ve birkaç daha O’nun gibi fanatik Türk milliyetçisi dışında, bu ülkede herkes askerlik görevini gururla yaptı…

-*-*-

Ve ne ilginçtir – bu toplum için belki de en büyük utançtır ama; Tatar’ın, hatta geçmişinde Türk Bayrağı yakmak gibi ilginç komünistliği bulunan şimdiki Türk milliyetçilerinin kahraman ilan edildiği bu ülkede; neredeyse hayatını toplumuna adamış Özker Özgür’ler, Ziya Rızkı’lar, Naci Talat’lar, “hain” göçtü!

-*-*-

Dizinin kahramanının kolunda “i watch” olduğu iddiası bile ortaya atıldı!

Baktım göremedim ama “gördük” diyenler çok!

Bizim tarihimizle bu kadar rahat alay edenler, bizim tarihimizle bu kadar rahat dalga geçenler…

Ve “Kıbrıslı Türklerin tarih bilincini” yeterli bulmayan, büyükelçiler…

“Size öğreteceğiz” diye Gestapo endamında demeçler verenler…

-*-*-

Aynı dizide; 1960’larda, RPG kullanan Türk kahramanlar!

Lütfen yahu; bunu olsun yapmayın…

Türk Mücahidi ne zaman Rus yapımı silah kullandı?

Filmde, komedyenden mücahitliğe terfi etmiş oyuncu diyor ki; “… Ver RPG’yi… Ve kapalı mekanda sıkıyor!”…

-*-*-

“Film bu, olacak böyle şeyler, beğenmezsen izleme” diyenler de haklı ama saçmaladıklarını söylemek de elbette bizim hakkımız!

-*-*-

Sahi bu arada sormak istiyorum, “Sizin bu filmin danışmanı hep asker kaçakları mı?”

Açar telefonu, sorardınız bir eski mücahide!

Açar telefonu, danışırdınız bir eski komutanımıza!

Bu kadar cehalet ve de bu kadar saçmalık olmazdı!

Ersin beyin Türkiye gezilerinden beter; acaba diyorum, filmle ilgili bu teknik aptallıkları da O’ndan öğrenmiş olmayasınız!

Bilmez!

Biliyorsunuz değil mi?

-*-*-

Her şeyimiz sahte!

Filmler bile!

Acaba diyorum; bilinçli bir sahtelikle, sürekli yalanlarla, aptalca tavırlarla bizi hiçleştirmek midir asıl hedef?

Ne bileyim?

Zaten Türkiye için her zaman “hiç” değil miydik?

Dizide bile anlatılan o değil mi?

“Kurtarılan hiçler!”

“Şimdi bitirilen hiçler!”…

İtiraz eden bizim gibiler mi?

Eh, onlar da “hiç” gibi bir şey!

Gavur hiçi!

İngiliz hiçi!

Gibi!

Yazık; ne hallerdeyiz değil mi?

-*-*-

Büyükelçi, muhalefeti ve iki eski cumhurbaşkanını TC Büyükelçiliği’ndeki 29 Ekim Resepsiyonu’na davet etmemiş…

Siz asıl bombayı yarın bekleyin; Cumhurbaşkanı Tatar ve Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Büyükelçi Ali Murat Başçeri’yi, bu davranışından ötürü “Persona non grata” ilan edecekler…

Bakın izleyin görün!

-*-*-

Şaka canım, şaka

“Persona non bronzo” meselesi ama olsun…


Kıbrıslılar avda!

Cennet ada!

Şeftali kebabı!

Av başladı!

Av sofrası; yak mangalı!

Çakıstes, o garayağın içinde gömülü olacak!

Ve çörek veya pide; olmazsa çok sert köy ekmeği, o garayağa batırılacak!

Ve çekecen gonyağı!

-*-*-

Türkçe, Rumca şarkılar çalacak “telefon”dan!

“Daldan kopan kuru yaprağa döneceğiz; leylim ley”…

Tüfekler kırık, ağaca dayalı, gargılık üstünde asılı!

-*-*-

Çobanlar azaldı farkında mısınız?

Sürü kalmadı!

Satılık sürü ilanları görmeye başladık sanal reklamcıklarda!

Hayvancı bitti!

-*-*-

Şerefe gardaş!

Amma gaçtı beytambal ha!

Bak sana ne deyim, tüyleri döküldü sen da gördün; bu fişekler iyi değil!

Fişekler da çok bahalı oldu be gavollem!

-*-*-

“Ay bir yandan sen bir yandan sar ben ahhh Leylüm ley”…

Resmen “sarallar bizi” gardaş!

Dalga geçiyorlar bizimle!

Faiz, Hasan ne fark eder ki?

“Türkiyesiz olmaz” diyenler bunlar; oysa Türkiye ile hiç olmadığını ve olmayacağını biliyorlar!

Ne acı!

Dök bir bodiri daha!

İki da buz at genne!

Kolasız olmaz be!

-*-*-

Gardaaaaş!

İç da boş ver yahu!

Bak bu gara zeytin, bizim ülkedendir!

Yok olan bu zeytin da Türkiye’den gelir; boyalıdır, sahtedir ve gulumrayla gitmez!

Zeytinimizi da mı bitirdiler?

Yok bunlar ülkedendir; gulumranan ve çöreğinan gider gardaş; batır çöreği çakıstesin yağına göresin!!

Çek 31’i!

Ne 31’i be amma delirdin?

31 be 31!

Gonyağın adı!

Şerefe!

Ben da zeneddim UBP başganı olmamı isden?

-*-*-

Gardaş be; farkındasın av da galmadı!

Her şeyimizi tükettiler!

-*-*-

Yok yahu köpek yok bizde da ondandır!

Nasıl köpek yok!

Ortalık ne güzel sadık köpeklerle dolu!

Be amma nedir senin dediğin?

-*-*-

Rastgele avcı gardaşlarım…

Avınız – keyfiniz bol olsun…

Bir o galdı Gıbrızlı; aman bitirmesinler…


Avrupa Birliği digital aşı sertifikası… Bundan elinizde yoksa, Avrupa’ya seyahat edemezsiniz… Ama Gaziantep ve Trabzon mu? Bilemem… Ersin bey bilir… Ersin bey, kendi toplumunun da bu sertifikalara kolayca ulaşabilmesi için bir şey yapıyor mu? Hayır yapmıyor… Neden? Vakti yok da ondan! KKTC’yi, Antep’ten sonra, Trabzon’a tanıtıyor… N’apsııııın!