Başbakan İrsen Küçük dün coştu. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde konuştu. “Çocukların sağlıklı gelişimi, sağlıklı bir toplum yapısı için çocukların iyi bir eğitim alması ve sıcak bir aile ortamında yetişmesi gerektiğini vurguladı.
Hangi sağlıklı gelişim, hangi sağlıklı toplum yapısı hangi iyi eğitim anlayamadım!..
Çocukların en önemli hakkı olan eğitim hakkını bile vermekten aciz, aylarca onları öğretmensiz bırakan, küçük çocukların kapı önlerinde eylem yapmaya mecbur bırakan bu zihniyet değil mi?
Sağlıklı bir toplum yapısı gerekir diyor Sayın Küçük…
Nerede sağlıklı bir toplum yapısı, var da biz mi göremiyoruz?
Mazbata mağdurlarını mı sayalım, güvencesiz çalışan insanları mı, yoksa aylardır sokakta olan aç belediye çalışanlarını mı?
Sayın Küçük, siz böylesi bir günde elbette siyaset yapacaksınız.
Ancak insanları da enayi yerine koymayacaksınız.
Söylediklerinize siz bile inanmazken, lütfen çocukların yanında böyle konuşup onlara kötü örnek olmayınız.
Ve son vurgulayıcı cümleyi de söylüyor Küçük, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bir bayan olmasının bu bakımdan çok yararlı...”
Yararı nerede göremedim pek doğrusu…
Bir çocuk cinayetinde yaşanılan rezilliği bu toplum daha unutmazken, çocuklara hediyeler alıp basının karşısına geçip poz vermekle pek de yarar sağlamıyor.
Çocuk işçiliğine, çalışanların sosyal güvencesiz çalışmasına göz yuman bu bakan değil mi?
Çocukların sağlığını, geleceğini çalan da o bakan ve siz değil misiniz Sayın Küçük?
Uyuşturucu kullanımı ilkokul düzeyine kadar inerken, çocuklar şiddet görürken ve hiçbir önlem dahi alınmazken nasıl böyle boş boş konuşursunuz?
Artık bir sussanız!
Atalay’dan Küçük’e avukat takviyesi
Ara Emri davasını kaybeden Başbakan İrsen Küçük, henüz istinaf için başvuruda bulunmadı.
Davayı kaybeden Küçük, işi kendi avukatlarına bırakmamış.
Kurultay’da Türkiye’den yardım isteyen ve sürekli ‘Türkiye benim yanımda, beni istiyor’ propagandası yapan Küçük, dava için de Türkiye’ye başvurmuş.
TC Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşleri’nden Sorumlu Bakan Beşir Atalay’ın son Kıbrıs ziyareti sırasında Küçük, Atalay’dan yardım istemiş.
Şimdi kulislerde konuşulan; Ara emri davasında İrsen Küçük’ün yaptığı savunmayı yetersiz bulan TC Bakanı Beşir Atalay iki tane özel hukukçu göndermiş istinafın dosyalanmasında Küçük’ün avukatlarına yol göstermesi için.
Şimdi o hukukçular ile Küçük’ün hukukçuları harıl harıl dosyanın hazırlanması için çalışıyormuş.
Hasipoğlu sessiz
YENiDÜZEN’in Lefkoşa Belediyesi grevi nedeniyle “devletin malını kimse deniz zannetmesin” diyen Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu’nun 2002 yılında Cumhurbaşkanlığı’nın “örtülü ödeneği”nden para verildiği, ancak bu paranın nerede kullanıldığının bilinmediği ortaya çıkardı, ancak Hasipoğlu konu hakkında bir açıklamada bulunmadı.
1’nci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından 2001 yılında Hasipoğlu’na neden bu parayı verdiği, hangi hizmete karşılık olarak verildiği konusunu dileriz Hasipoğlu en kısa zamanda yanıtlar. O zaman biz de ‘devletin malı deniz mi deniz değil mi’ görürüz.
Sular duruluncaya, kalem kırılıncaya kadar!
“Doğru okuyorsam emekçinin gözünü, sözünü: Vazgeçmeye niyetleri yok eylemden.
Doğru okuyabiliyorsam ey dost gidişatı, bu sorunu çözmeye niyetsiz göründükçe sorunu yaratanlar, daha çok kokuşacak ortalık. Hem sadece çöplerin kokusu değil, yıllardır halı altına süpürülmüş pisliklerin de kokusu saracak dört bir yanımızı.
Eğer bir inatlaşma ise Lefkoşa Belediyesi’nin sorunlarını çözmemek, inatlaşanların da işine yaramayacak biline.
Ey dost!
Eğer bu gün Lefkoşa Belediyesi çalışanlarını direnişi açığa çıkarırsa çok koltuklar tepetaklak, yalakalar yağsız, çok saygınlar saygısız kalacaklar ortalıkta.
O nedenle haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Zira hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.(Hz. Ali)
Merak etmeyin sular duruluncaya, kalem kırılıncaya kadar dik durmak şerefiniz pahasına olunca değer!”
ÇİĞDEM DÜRÜST
İşadamı ve siyaset
“Başta Bankacılık ve İnşaat sektörü olmak üzere, yerli sermayenin etkin olduğu birçok farklı iş kolundaki şirketlerimiz artık birleşerek güçlü bir sermaye yapısına ulaşmalı ve ülke ekonomisi için güçlü bir sermaye ve geniş katılımcılar ile yatırımlar yapmalıdırlar.
Ülkenin ne halde olduğu ortadadır. Bu ülke lidersiz-plansız-programsız bir şekilde, siyasi rantın ve bu rantı kurup yönetenlerin insafına terkedilemeyecek kadar güzel bir ülkedir. Artık toplum olarak da bunun farkına varmalı ve bazı şeyleri bir kez daha gözden geçirmeliyiz.
Sn. Koç’un şu sözünü çok severim; “Ülke menfaatlerinin, şahsi menfaatlerimden daha önemli olduğunu bilmiş olsaydım, Türkiye’nin değil Dünya’nın en zengin adamı olurdum...”
İşte tüm mesele bu...”
MEHMET SAYDAM
Koku bile alamazlar
“Kuşkusuz; Lefkoşa’da yaşayan insanlar, yollara dökülen çöpler nedeniyle ciddi sağlık endişesi yaşıyor ve bu duruma tepki gösteriyorlar...
Tepkilerin yanlış olduğunu iddia edemeyiz...
Halk artık çöp eylemi nedeniyle patlamak üzeredir...
Eylemin bir süre daha devam etmesi, hele UBP’nin ‘istinaf sonucuna’ kadar uzatılması durumunda, halkın göstereceği tepkiyi hesaplamak zordur...
Ay sonunda maaşını eksiksiz alan UBP’li bakanlar, milletvekilleri, üst düzey bürokratlar ve sıkıştığı zaman Girne’deki yazlığa kaçma şansı olanlar, Lefkoşa’daki gerilimi görmezden gelebilirler...
Ne var ki; durumun çok ciddi olduğunu artık herkesin anlaması gerekir...”
REŞAT AKAR
“Çocukların sağlıklı gelişimi, sağlıklı bir toplum yapısı için çocukların iyi bir eğitim alması ve sıcak bir aile ortamında yetişmesi gerekir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bir bayan olmasının bu bakımdan çok yararlı.”
İrsen KÜÇÜK (Başbakan)
“Kendilerinden psikolog istedik. Bir de bizi tutuklamalarını talep ettik. Dışarıda açız. Herhalde devlet içeride bizi doyurur diye düşünüyoruz”
Mustafa Yalınkaya (BES Yönetim Kurulu Üyesi)
“Çay sadece hasta olunca içilir! Ben hasta deilim ÇAYKUR!”
İsmet OYAL’ın profilinden
***
“Bazıları gerçekten laftan değil dayaktan anlar. Yapacak bir şey yoktur yani. Çekecen topuzu derdi dedem...O hesap...”
Ulaş BARIŞ’ın profilinden
FOTO YORUM
Çocukların geleceğini çalanlar çocukların ellerinden tutuyor onlarla yürüyor. Ne kadar samimi, sevecenler değil mi?