Aptallık

Erdinç Gündüz

Kuzey’de olduğu gibi Güney’de de  olası bir ‘Çözüm’ün önüne barikatlar kurmaya çalışanlar  olduğunu biliyorduk zaten.  Bir sürpriz değildi.  Ama, işi Temsilciler Meclisi’ne kadar taşımak  ve öyle bir karar çıkarmak...(???)... (!!!) ....

 Kusura bakmasınlar ama tam da bu dönemde böyle bir davranış  ancak aptalların işi olabilirdi.  Ve oldu.

Sevgili komşularımızın oturup Kıbrıs adasında bu güne kadar yaptıkları  ‘aptallıklar’ın muhasebesini  yapmalarını beklerken,  aptallıklarına yeni bir aptallık daha eklemeleri, Kuzey’deki çözüm  ‘karşıt’larının da ekmeğine bal sürdü.

***

  • Adını ‘Bağımsızlık Savaşı’ koyarak ENOSIS manyaklığı savaşını başlatan kim ? Sen...
  • ENOSIS uğruna EOKA’yı kuran kim ? Sen...
  • EOKA’nla birlikte, ENOSIS uğruna Türkleri de hedef almayı başlatan kim ? Sen....
  • ENOSIS’i önlemek adına TMT’nin kurulmasına neden olan kim ? Sen...
  • ENOSIS hedefi için Akritas Planı’nı hazırlayan kim ? Sen...
  • Aralık 63’de, fırsat kollarmışçasına Türkleri yok etmek için saldıran kim ? Sen...
  • ENOSIS uğruna 1974’de darbe yapan ve Türkiyeyi Kıbrıs’a adeta  ‘davet’  eden kim ? Sen....
  • ENOSIS manyaklığı yüzünden ülkenin ikiye bölünmesine neden olan kim ? Sen...
  • Bütün bunlara rağmen hala ENOSIS diye bağıran kim ? Sen....
  • Annan Planı’na “Hayır” diyen kim ? Sen...
  • Türklerin ENOSIS konusundaki hassasiyetini hala anlamak istemeyen kim ? Sen...

Sevgili komşularım....  Bu gerçekler oracıkta dururken ne bekliyordunuz  yani ?  Türklerin, hiç ses çıkarmamasını mı ?

***

Kuzey’de her bir yandan  haklı tepkiler var.  Sağcısı, solcusu;  çözüm taraftarı, çözüm karşıtı; taraflısı, tarafsızı; düşüneni, düşünmeyeni tepkili.  Haksız mıdırlar ?

ENOSIS aptallığı değil midir ‘çıkmazların’ başlangıç noktası ?... ENOSIS aptallığı değil midir 55’leri, 58’leri,  63’leri yaşatan ?... ENOSIS aptallığı değil midir 20 Temmuz 1974’ü yaratan ? Binlerce insanın ölümüne, yüzbinlerin evini barkını terketmesine neden olan ?

***

Toplantı odasını Anastasiadis mi terkettiydi yoksa Akıncı mı ?

Ben şahsen, nerdeyse hiç ilgilenmedim bu konuyla. Meselenin ÖZ’üdür önemli olan. O ÖZ’ü ikinci plana itmeye çalışmak ise sadece ve sadece kurnazlıktır.

-------------

Birazcık ciddiyet lütfen

Bir yandan son ENOSIS rezilliğini ve sonuçlarını tartışırken bir yandan da kendi içimizdeki rezillikler nedeniyle kahrolmamak elde değil.  Azınlık hükümetimiz bazen o kadar komik durumlara düşüyor ki... Bir değil, iki değil, üç değil... Artık sayamıyoruz bile.

Şu mesai saatleri meselesindeki gelişmelere bakın. Hükümetimiz önce oturup bir karar alıyor ve resmen açıklıyor.  Tepkiler oluyor. Bunun üzerine de,  aynı çocuk oyunlarında olduğu gibi,  “Tutumayana” deyip  kararından çark ediyor.  Adı da konuyor hemencecik:  ‘Sivil Toplum Örgütleriyle konuyla , ilgili görüşmeler başlatılacak... Karar ertelenmiştir...’

Yapmayın Allah aşkına.... Bu kadar da ciddiyetsizlik olur mu hiç ? 

Bir karar alırken on defa,  her yönüyle düşünmeniz gerektiğini daha öğrenemediniz mi ?  Sivil Toplum Örgütleri, tepkilerinden sonra mı geldi aklınıza ?

Bazılarını biliyoruz, duyuyoruz da, Hükümet olarak aldığınız kararlar hep böyle ciddiyetten yoksun mu ?   Halkınıza, bu icraatlarla mı sevdirecek, benimseteceksiniz boğazınızı yırtarcasına savunduğunuz KKTC’yi ?

------------------------------

Sokak Ağzı

“ Ne çözüm ne mözüm...Aha bu da biddi...  Başından beri hiç umudum yoğdu zaten. Ama ‘belki’ derdim hep...”

***

“Dairlerin mesai saatleri ne oldu ne olacak, okul saatleri ne oldu ne olacak, hala anlamış değilim. Bunu bile allem kallem ettiler...”

***

“Hala umudla beklerig belki birileri çıkar da sokaklarımızdaki çukurları, deligleri kapadır diye...Memlekedde Hükümed yog, Belediye yog... Adım adım nereye gidiyorug acaba ?”

***

“Ma duydunuz ? Erzurumda Türk Milli Takımı 42-0 yenilmiş Ruslara... Maden yüzme bilmezdiniz ne çıgdınız ağaca  da rezil kepaze oldunuz dünyaya ?”

***

“Tam da Türkiyenin ‘Evet’-‘Hayır’ ları ile bizim buradaki ‘Evet-Hayır’ larımız nereye götürecek Türkiyeyi de Kıbrısı da’yı tartışmaya başlamışken, biz kurtulduk  ‘Evet-Hayır’dan...'