Anasatasiadis’in Son Şansı!

Niyazi Kızılyürek

 

Geçen hafta yapılan Anastasiadis-Akıncı görüşmesinin iyi geçtiği anlaşılıyor. Görüşme birkaç açıdan önemliydi. Son zamanlarda Türkiye’nin Kıbrıs Rum tarafı ile “resmi olmayan” bir takım temaslar yaptığı, Kudret Özersay’ın öne çıkarıldığı ve konfederasyon tezinin dillendirildiği bir ortamda gerçekleşti. Kıbrıs Rum tarafında da hava epeydir epeyce bulanıktı. Anastasiadis bir yandan federal çözüm zemininden kopmadığını ve ortaya attığı “gevşek federasyon” tezinin “işler bir federal devlet” kurulmasına yardımcı olacağını söylerken, öte yandan da Kıbrıs Federasyonunun olmazsa olmazı olan Kıbrıslı Türklerin federal organlara etkin katılımını “sorun” olarak gösteriyor ve “yeni fikirler” için nabız yokluyordu.

Neyse ki, iki lider de federal çözüme olan bağlılıklarını taahhüt ettiler ve spekülasyonlara şimdilik nokta koydular.  

Bilindiği üzere, Mustafa Akıncı’nın federal çözüme olan bağlılığını vurgulamasını Ankara “sevimli” bulmuyor. Akıncı buna rağmen inatla başka bir çözüm modelini tartışmayacağını söylüyor. Anastasiadis’in ortaya attığı gevşek federasyon tezine kapalı değil. Yeter ki, Kıbrıslı Türklerin federal kurumlara etkin katılımı gölgelenmesin.

Görüşmeden Akıncı gibi Anastasiadis de memnun ayrıldı. Beklenildiği gibi, Akıncı gevşek federasyon fikrine karşı çıkmadı. Açıkçası, iki lider yeniden diyalog kapısını araladı.

Gelgelelim, geç gelen bu soyut anlayış birliği zor bir döneme denk geldi. Bir yandan doğal gaz arama çalışmaları ve Ankara’nın gösterdiği tepkiler, diğer yandan da Kıbrıs Türk siyasetinde yaşanan gelişmeler iyiye gidişe dair umut vermiyor.

Önce iç politikada yaşanan gelişmelere değinelim. Ulusal Birlik Partisi (UBP) yeni bir başkana kavuştu. Hüseyin Özgürgün gitti yerine Ersin Tatar geldi. Bu sıradan bir değişiklik olarak algılanmamalı, çünkü siyaset sahnesini yeniden düzenleyecek dalgalanmalara yol açabilir. Son seçimlerde UBP birinci parti olmasına karşın hükümet dışı kalmışsa, bunda yolsuzluk iddiaları ve Kudret Özersay’ın Özgürgün UBP’si ile koalisyona girmeyeceğini açıklaması etkili olmuştu. Şimdi “Özgürgün engeli” ortadan kalkmış sayılır. Bu durumda yeni koalisyon arayışları gündeme gelebilir. Kısacası, 2020 seçimleri yaklaştıkça iç politikada hareketlenmeler yaşanacağına kesin gözüyle bakabiliriz.

UBP, patronaj ilişkileri üzerine kurulmuş bir partidir. Yurttaşları “müşteri” gibi görüyor ve öyle davranıyor. Yurttaşların çoğu da zaten “müşteri” gibi davranmaya heves ediyor. Bu yüzden UBP uzun süre muhalefette kalamaz, çünkü varlık nedeni yara alır. Dolayısıyla erken zamanda hükümet olmak isteyecektir.

Kudret Özersay ise liderlik koltuğuna oturmak istediğini her haliyle belli ediyor. Bu özlemini gidermek için de UBP ile işbirliği yapmaktan kaçınmayacaktır. Dolayısıyla iki tarafın da kazanacağı bir durum söz konusudur. Bu konuda yapılacak pazarlıkta Ankara’nın da etkili olacağından emin olabiliriz. Mutlaka bazı “tavsiyelerde” bulunacaktır. Bir yol kazası olursa, başka isimler bulunacaktır. Fakat “seçilmiş” kim olursa olsun, “artık federasyon görüşülmeyecektir” şeklindeki açıklamalarla sahne alacak ve “kutu dışına” çıkmaktan ve de “yeni fikirlerden” söz edecektir.

 Bunun anlamı şudur: Türk tarafı Akıncı’nın gitmesinden sonra konfederasyon tezini resmen masaya koyacaktır!

Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset yeniden dizayn edilirken, diğer yandan da Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal gaz arama faaliyetlerini engellemeye çalışıyor. Ankara’ya göre Kıbrıs Rum tarafını konfederasyona zorlamak için doğal gaza ulaşmasını engellemek gerekiyor. Kıbrıslı Rumlar Türkiye’nin engellemeleri sonucu doğal gaza kavuşamayacaklarını görürlerse, o zaman “yeni fikirlere” yani, konfederasyona açık olacakları düşünülüyor.

Nitekim Anadolu Ajansı’nın Ankara muhabiri Tuğçenur Yılmaz geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı bir yazısında Ankara’nın taktiğini şu sözlerle anlatıyordu: “mevcut şartlarda Rum tarafının kalıcı bir çözüme yanaşma ihtimali, Türkiye'ye rağmen doğal gaz kaynaklarını tek taraflı olarak kullanamayacağını anlamasıyla mümkün olabilir. Şu an için, Rum tarafının Türkiye'nin kararlılığını aşarak enerji kaynaklarında bir sonuca ulaşamayacağını idrak etmesi, BM ara buluculuğunda bir çözüme razı gelmesinin tek yolu gibi görünüyor. Bu açıdan "yeni fikirler" Rumlar için de bir çıkış yolu olabilir.”

Görüleceği gibi, Türkiye bugünlerde “yeni fikirler” olarak adlandırılan konfederasyon tezini Kıbrıs Rum toplumuna kabul ettirmek için doğal gaz arayışlarını sekteye uğratmayı hesaplıyor!

Eğer Anastasiadis “hem ağlarım hem giderim” ruh haliyle konfederasyona gitmenin gizli hayali içinde değilse, bu senaryoyu Akıncı ile bozabilir. İki liderin cömertçe harcadıkları bunca zamandan sonra ellerinde son bir fırsat vardır. Akıncı gitmeden bu fırsatı iyi değerlendirmelidirler. Süratle iç konulardaki görüş ayrılıklarını giderip dünya kamuoyuna duyurmalıdırlar. Gerisi beşli/çoklu konferansta halledilebilir.

Bu federal Kıbrıs devleti için Akıncı’nın olduğu gibi Anastasiadis’in de son şansıdır!

Tabii Anastasiadis’in böyle bir niyeti varsa...