AMAÇSAL ARAÇLAR/ARAÇSAL AMAÇLAR

Sami Özuslu


Un, su ve şeker varsa börek yapılabilir. Kakao varsa daha güzel bir pasta hazırlanabilir.
Öğütülmüş fıstık varsa tatlı süslenebilir.
Krema varsa pastaneden çıkma bir ürüne dönüşebilir.
Amaç 'tatlı' yapmaksa, sonuçta eldeki malzemeye göre bir şey pişirilir.
Elde sadece gaz ocağı varsa başka türlü, yok fırın varsa daha farklı bir pasta yapılabilir.
Burada 'tatlı' bir amaçtır. Gerisi ise tamamen araç.
Eğer işe koyulunca 'amaç' unutulursa, fırından bir tatlı yerine zeytinli bitta da çıkabilir, hellim böreği de...
Yani süreç içerisinde erişilmek istenen hedefi unutmamak gerekir.
Buna 'vizyon' da diyebiliriz istersek.

*  *  *

Bazen yolda gideren 'gidilecek menzil' karışıyor.
Atladınız arabaya, bastınız gaza, düştünüz yola.
İyi de 'yolculuk' nereye?
Araba kendi halinde gitmez ki.
Direksiyon kimdeyse, onun istediği doğrultuda yol alır.
Mesela Lefkoşa'dan çıktınız, 'amaç' Mağusa'ya gitmek.
Lakin Değirmenlik kavşağına gelince kuzeye saptınız.
O yol Mağusa'ya gitmez ki!
Veya çok uzun bir tur attıktan sonra varırsınız.
Demek ki yolda giderken yolu kaybetmemek lazım.
Buna 'ilkeli olmak' da diyebiliriz istersek.

*  *  *

Sahaya çıkan takım yenilmek için oynamaz.
Hedef galip gelmektir.
Her zaman değil ama...
Bazen beraberlik de hedeflenebilir.
Eğer eleme usulüyse, deplasmanda 'dayak yememek' hedeflenebilir.
Antrenör sahaya sürdüğü oyunculara ona göre taktik verir.
Belki en klas golcüsünün yerine rakibi durduracak bir stopere görev verebilir.
Hesabı ilk maçta yenilmeyip ikinci maçta turu atlamaktır.
Defans ağırlık bir ekip kurar, belki takımı eski model 'katanaçka' oynatır.
Buna 'strateji' de diyebiliriz istersek.

*  *  *

Bir 'çok sesli koro' kuracaksınız.
Elinizde birkaç enstrüman çalabilen insan var.
Müzik eğitim almasa da kulağı ve sesi fena olmayan 15 kişilik de koro elemanı.
Şef olarak sizden bu ekibi bir konsere hazırlamanız isteniyor.
Baktınız, ekip pek de yeterli değil.
Keman, saz, vurmalılar var ama nefesli alet yok.
Koristler arasında tenor ve soprano söyleyen de yok.
Repertuarınızı ona göre oluşturur, tonlamayı ona göre belirlersiniz.
Sonuçta çıkar koro, verdiğiniz notalarla 'çok sesli' konserini verir,
alkışı alır.
Keman ile gitar, mezo sopranoyla alto önlerindeki notaya bakar, iki, hatta
üç sesli okur şarkıları.
Buna 'ekip işi' de diyebiliriz istersek.

*  *  *

Amaçlar araç, araçlar da amaç haline geliyor sıklıkla...
Vizyon unutuluyor.
Strateji atlanıyor.
İlkeler es geçiliyor.
Takım oyunu yerine tek kişilik şovlara dönüşebiliyor, neyse yapılan.
Hal böyle olunca gemi bir limandan yola çıkıyor ama okyanusta kayboluyor.
Pasta yerine çorba pişebiliyor mutfakta...
Aman dikkat.
Lütfen dikkat.