Yrd. Doç. Dr. Huri Yontucu’nun kaleme aldığı “Algıların Ötesinde Dijital Bilgelik /Çatışma Bölgelerinde Dezenformasyonla Mücadele ve Medya Okuryazarlığı” kitabını büyük bir titizlikle, satırların altını çizerek okudum. Üzerinde düşünerek…
İngiliz Yüksek Komiserliği’nin desteğiyle, üç dilde hazırlanan kitap, medya okuryazarlığı ve dezenformasyonla mücadelede biz basın mensuplarına bir kaynak mahiyetinde.
***
Çünkü haberin ışık hızında yayıldığı bir çağda, medya okuryazarlığı ve dezenformasyonla mücadele hiç olmadığı kadar hayati.
***
Gazetecilik, yalnızca “haber vermek” değildir. Kullandığımız dil, seçtiğimiz başlık, hatta tercih ettiğimiz bir kelime bile öfkeyi körükleyebilir ya da barışı besleyebilir. İşte bu noktada Yontucu’nun uyarıları kulağımıza küpe olmalı.
Kitabın önsözünde şöyle sesleniyor okurlarına:
“Yeni ve daha önce benzerini görmediğimiz bir çağda yaşıyoruz. Dijital medyanın karmaşık yapısında gerçeği görebilmek için öncelikle zihnin önyargılardan, inançlardan ve korkulardan arınmış olması önemlidir. Gerçekliğin giderek bulanıklaştığı bir dönemde, böyle bir arınma, yönümüzü şaşırmamak, yolumuzu kaybetmemek için gereklidir. Algıların şekillendirildiği, manipüle edildiği bir dünyada bilgelik, yalnızca bilgiye ulaşmakla sınırlı değil, o bilgiyi nasıl yönettiğimizle de ilgilidir.”
Gerçekliğin giderek bulanıklaştığı bir dönemde bundan daha doğru bir tespit olabilir mi?
***
Bu dijital çağda, algıların ötesine geçerek medyayı bilgece okumalı ve üretmeliyiz.
“Dijital medya artık sadece bilginin aktarıldığı bir araç değil; aynı zamanda algıların şekillendirildiği, kimliklerin yeniden inşa edildiği ve ne yazık ki çatışmaların da beslendiği bir zemin haline gelmiştir” diyor Yontucu.
İşte “Algıların Ötesinde Dijital Bilgelik / Çatışma Bölgelerinde Dezenformasyonla Mücadele ve Medya Okuryazarlığı” bu noktalara dikkat çeken bir masa üstü kaynağı bizim için.
***
Peki, böyle bir ortamda iyi bir medya okuryazarı olmak yeterli midir? Hayır, yetmez!
Aynı zamanda, barış gazeteciliği bakış açısıyla da hareket edip kutuplaşmanın önüne geçmeliyiz. Empatiyi besleyen bir bilgelik inşa etmeliyiz.
***
Çatışmalar yaşamış coğrafyalarda barış ne anlam ifade eder?
Şöyle diyor Yontucu:
“Özellikle çatışmalar yaşamış ve toplumsal olarak bölünmüş coğrafyalarda barış, yalnızca silahların susması anlamına gelmez. Barış; diyaloğun ve empatinin öncülük ettiği, özgür düşüncenin kök saldığı, kelimelerin anlayış ve hoşgörüyle kullanıldığı bir süreci ifade eder. Bu süreçte medya, yalnızca haber veren bir araç olmaktan öte; toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden ve barışa katkı sunan bir aktör olmalıdır.”
***
Ve kapak yazısı…
“Sahi, siz kimin gerçekliğini yaşıyorsunuz?
(……)
Gerçek, yalnızca görünen değildir. Dijital çağın karmaşasında yönünüzü bulmak istiyorsanız: sorgulayın, doğrulayın, dönüştürün.”
***
Kitaptan benim çıkardığım ders şu:
Bu çağda sadece haberi aktaran değil, aynı zamanda toplumsal barışı gözeten, empatiyi besleyen, bilge bir medya okuryazarı olmak zorundayız. Aksi hâlde, başkalarının kurguladığı gerçekliklerin figüranına dönüşürüz.