Alfa!

Cenk Mutluyakalı

Barikatta yine o bitmek bilmeyen, yorgun kuyruk...
Sabah sabah.

Adam simit satıyor, boynunda pörsümüş bir atkı, elleri soğuktan morarmış, kim bilir gün doğumunda başlamış...

- Günaydın.
- Tamamdır!
Bay bay!

- Herede!
- Galimera!
Bay bay!

Uh!
Arabanın tekerlekleri de ilaçlanıyor.
- Şap(ur) Şup(ur)
- Endaksi!

Arındık mı şimdi?
40 dakika daha gitti ömrümüzden...

***
Markette et kuyruğu...

- Alfa!
- Numara al.

Ana dil Türkçe adeta...
480 lira geliyor kilosu...
- Bizim tarafta iyiden geçiriyorlar.

- Beninda dessera
Burada!
- Öyle anlamaz.
Anlar anlar meraklanma!

***
Dönüş!
Çok da kabalık yok...

"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti; dönen yok seferinden...."

Bir sene daha devrilirken...
Ah gidenler!

***
Herede!
- Yassas!
Bay bay!

- Merhaba!
- Tamamdır!
Bay bay!

***
Bir kadın boynunda atkısı, yaldızlı, gözler rimelli, yanaklar al al...

- Bilet alır mısın?
- Olur!
Tam seri alıyor herkes...
- O ne kadar?
Dört bin lira.
Yok! İki bilet bana...

***
- Ne var, ne yok gündemde?
Tuvalet kağıdında kampanya var!

- Bir adam, kız arkadaşının yanağını ısırmış... Bir kadın, erkek arkadaşının üzerine çamaşır suyu dökmüş.
- Temizlenmiş mi adam?

***
Yollar dolu, yollar telaşlı, yollar kaos...
Yollar delik delik, çukur çukur...
Arabalar ihtişamlı...
Çamur çamur...

"İnsan yaşadığı yere benzer..."
Biraz delik deşik, biraz çamurlu, yüzler ihtişamlı maskelerin ardında saklı...

- Ne olur bu sene?
Geçen sene ne olduysa öyle!
- Kimi yer kim bakar.
Kıyamet kopar dedikleri de yalan... Baksana kopmuyor işte!

Bir mağazada, 13'üncü maaşını alanlara hediye paketi sarıyor, 12'nci maaşını henüz alamamış tezgahtar...

Bir delikanlı, hayalini kuramadığı arabaları yıkıyor oto galeride...

Yol uzadıkça uzuyor.

***
Fark ettiniz mi bilmem, sokaklarda artık siyahlar azaldı, beyazlar çoğaldı.
İçimiz kapkara.

Yalnızlık da bir ülke, gidip yerleştiğin" der İlhan Berk...
Bizimkisi giderek öyle...
Hem de kalabalıklar içinde...

Gidip yerleştiğin değil doğup büyüdüğün bir ülke üstelik...

Yine iç çekelim o zaman...
"Ah o eski günler.
Çocukluğumuz...
O eski dostluklar, samimiyet, masumiyet, umut...
O eski sokaklar, tanıdık yüzler..."

"Yeni" diyorsak, onca eskiyi unutmadığımız içindir bazen...
Bazen de unutmak istediğimiz...

***
"Uzay 1999"u izlerken çocuklukta...
- Maya hala yaşıyor mu acaba o meçhul galaksilerde?

İlk gençlikte 1984'ü okurken...
- "Barış Bakanlığı savaşla, Hakikat Bakanlığı yalanlarla, Aşk Bakanlığı işkenceyle ve Bolluk Bakanlığı açlıkla ilgileniyor..."

Tanıdık geliyor mu bir yerlerde?

Meydanlarda gırtlağımızı yırta yırta bağırırken: Kıbrıs'ta barış engellenemez!

"Küçük Ev"ler büyüdü...
Masalları Adile Teyze anlatsa keşke...

- O zaman da Tommiks'in yardımcısı Konyakçı'ydı...
- Konyakçıydı ama iyi kalpliydi be!

***
Bak, 2026 geldi bile...

O zaman hade!
Mutlu seneler...
Hronya bolla...
Ya da yüreğinizden ne geçiyorsa...

* [ Yılbaşı nedeniyle biraz mola!
5 Ocak'ta görüşmek üzere... ]