AKP-MHP Koalisyonunun Kıbrıs’a Kem Bakışı

Niyazi Kızılyürek

Geçtiğimiz haftalarda bir grup yurttaş cesur ve anlamlı bir çaba sarf ederek, son seçimlerde Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesine karşı giriştiği baskı taarruzunu raporladı ve tarihe not düştü.

Müdahale Raporunda belgelenen olaylar kadar, müdahalenin biçimi ve üslubu da insanın kanını donduruyor.

Türkiye’nin bütün kurumlarından, elçilikten, hükümetten, askerden ve istihbarat birimlerinden oluşan müdahale ekipleri, düşman bir sahada çalışır gibi çalışmışlar.

Belli ki, Kıbrıslı Türklerin büyük bir bölümünü “hasım” olarak görüyorlar.

Mustafa Akıncı’yı desteklemeyi vatan hainliği ile bir tutuyorlar.

Federasyon savunmayı da öyle...

Bırakın kendinizi “Kıbrıslı” saymayı, “Kıbrıslı Türk” olmayı bile “Türklüğe” aykırı bir kimlik olarak tanımlıyorlar.

Siyasileri ve gazetecileri hizaya getirmek için açık açık tehdit ediyorlar.

Sınırsız bir pervasızlık sergiliyorlar ve kin dolu bir çıplak şiddet dili kullanıyorlar.

Seçimlerden önce Türkiye televizyonlarında boy gösteren AKP’li ve MHP’li milletvekilleri de Akıncı destekçilerini, yani toplumun yarısını “içimizdeki Yunanlılar” olarak lanetliyorlar.

Kısacası, lanet yağdırıp, kin kusuyorlar.

Müdahale Raporu, bütün bunları gösteren bir ayna işlevi görüyor.

Ve bu ayna bize, AKP-MHP hükümetinin Kıbrıslı Türkleri nasıl gördüğünü gösteriyor.

Yani, Kıbrıslı Türkleri bütün haklarından arındırılmış, soyundurulmuş Homo-sacer (çıplak-insan) olarak gördüklerini gösteriyor...

Bu kindar ve saldırgan yaklaşımın demokrasi ile hiçbir bağı olmadığı ortadadır.

Fakat sadece demokrasi ile değil, bu tavırlarda İslami öğretiden de eser yoktur.

İslam, “bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe yöneltmesin” der.

“Adil ol! Adaletli davran!” der.

“Senden olmayan birine yapılan adaletsizliğe karşı çıkmıyorsan, takvalı değilsin” der.

“Namazın ve orucun bir işe yaramaz” der.

Bunlardır İslam’ın öğrettikleri...

AKP’nin Kıbrıs Türk toplumuna reva gördükleri, adaletten, adil olmaktan çok uzak olduğu gibi, İslam’dan da uzaktır.

Güçlü olmadığın, mağdur olduğun zamanlarda adalet isterken, güçlü olduğunda adaleti unutursan, adil değilsin!

Vicdanında adalet duygusu yoktur demektir...

Böylesi kin dolu bir yaklaşımın dindarlıkla bir ilgisi olamaz zaten.

Kıbrıslı Türklere bu bakış açısıyla yaklaşan bir zihniyetin Kıbrıslı Rumlara nasıl baktığını tahmin etmek zor olmasa gerek!

Ülkesinin yarısı zorla elinden alınan, malından mülkünden edilen, canına zarar verilen Kıbrıs Rum toplumuna karşı bu zihniyetin adil olması hayal bile edilemez.

Adil olmak bir yana, o topluma karşı düşmanlık ve kinden başka bir duygu beslemedikleri pek açıktır.

İslam’ın “adil ol, akraban söz konusu olsa bile adil şahitlik yap” çağrısına kulakları ve vicdanları kapalıdır.

Zihinlerinin kapılarını ve pencerelerini kinle kilitlemişler, Ötekine sımsıkı kapatmışlardır.

Ötekinin hikayesini dinleyen yok!

Onların dünyasında Öteki sadece Kıbrıslı Rumlar değildir.

Müdahale Raporu bize açıkça göstermiştir ki, AKP-MHP koalisyonunun Kıbrıslı Rumlara bakışları ile Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğuna bakışları pek de farklı değildir.

Öyle anlaşılıyor ki, her iki topluma da kem gözle bakıyorlar.

Her ikisini de “Darül Harp” sayıyorlar...