Akıl hocaları

Sami Özuslu

 

En fazla ‘akıl hocası’ maç izlerken vardır.
Herkes en iyi futbolcudur sanki tribünde ya da televizyon karşısında...
Sürekli akıl verir böyleleri.
- Pas ver!
- Adam kaçıyor, yetiş!
- Bak, rakibini tutamadı, şimdi golü yedik!
- Vur!
- Yuh! Öyle mi vurulur topa!
- Zaten antrenörde iş yok ki! Böyle takım mı çıkarılır sahaya?
 

**

Sahaya inmeden top oynamak kolaydır.
En iyi takımı çıkarır, en güzel kafayı vurur, harika paslar verir, muhteşem goller atarsınız.
Oysa sahanın kenarına gelseniz iş farklıdır.
Artık ‘laf’ değil, ‘iş’ vaktidir.
Tribünde lafazanlık etmek kolaydır da, lafla gol olmuyor işte.
‘Akıl hocalığı’ orada işlevsiz kalıveriyor!
**
‘Akıl hocalığı’ sadece futbolda değil, siyasette de pek yaygın.
Öyle ‘hocalar’ var ki, sanırsınız hayatı siyasette geçti, dünyanın tüm ideolojik akımlarını hatmetti, seçim sistemlerini inceledi, dünyanın her model rejiminden haberi var.
Öyle olmalı ki bu kadar ‘akıl’ verebilsin!
Yoksa nereden bilecek bu kadarını, değil mi?

**

Oturduğu yerden ‘siyasi akıl’ dağıtanlar çoğaldı galiba.
Biraz da ‘sosyal medya’nın rolü var bunda.
Herkesin bir fikrinin olması hoş tabii.
Gerçi kimileri ‘bilge’ tavırlarla siyasi partilere, parti liderlerine, tabanına ve adaylara ‘yön verme’ gibi misyonlar üstlendikleri sanısına kapılıyorsa da zaman zaman, zararı yok bunların.
Maksat ‘gol’ olsun!

**

Nasıl ki top sahada oynanır, siyaset de sahada yapılır aslında...
Dünyanın en müthiş fikri sizde olsa da, halkla buluşmayan, bütünleşmeyen kadrolarınız yoksa eğer, kimse sizin peşinizden gelmez.
Kitleler içselleştirmedikleri politikalara prim vermedikleri gibi, eğreti duranlara da ‘gel beni yönet’ demez.
Hamurunda insan olan örgütleriniz yoksa sahada, siyasette gideceğiniz köyün minaresi bile yoktur. Çünkü bu şekilde gidilebilecek herhangi bir köy bulunmaz.

**

Bolca ‘akıl hocalı’ bir seçim daha yaşıyoruz.
Tribünden, ekran başından ‘taktik’ verip duruyor bazıları...
Farkında değiller ki ne tribündekinin sesi duyulur sahadan, ne de ekran başındakinin...
Ama olsun.
Bu da lazım.
Seyircisiz maç ‘kabak’ karpuza benzer zaten!

(ARŞİVİMDEN)