Ailelerin devletten özele geçiş planı!

Tayfun Çağra

Ailesi Türkiye’den gelmiş…

Hatta bu gelmişlik, dededen beri gelen bir gelmişlik…. Kendisi burada doğmuş, büyümüş… Hayat mücadelesinde, gelecek planlama derdinde, arkadaşıyla Avrupa’yı, dünyayı gezme derdinde ama bunu planlarken burada da hayatını idame ettirecek bir işin endişesinde…

Konuşuyoruz, soruyor, cevap arıyor…

Avrupa’da gelişen ırkçılık, nedenleri, göç hareketleri, silahlanma, savaşlar, ölümler, savaşın sonrasında yeniden yapılanmadan kazanılması planlanan paralar…

Avrupa’da ve dünyada artan ırkçılığın ülkemizde de görülme endişesi, bu olgu burada var mıdır, yok mudur?

Farklılaşan nüfus ve birlikte taşınan kültür ve yaşam tarzları yerel halkın üzerinde bir sıkıntı, bir bunalım yaratıp bir isyana neden olabilir mi?

Bu isyan ‘ırkçılık’ olarak isimlendirilebilir mi yoksa olabiliri tartışırken zaten bu sözcükler ve düşünceler şu an hayatımıza girmiş olabilirler mi?

Neden olmasın!

Kendi hayatımda da yaşıyorum şu an tartıştığımız konuları…

Artık ülkemizde nereye kaçarsanız kaçın yaşam tarzınızın dışında yaşayan, yıllar geçtikçe daha da medeni bir ortamı düşlerken bu düşlerinizin yavaş yavaş iptal olduğunu gördüğünüz ve farklılaşan nüfusun yaşam tarzına (çok daha fazla oldukları için) ne yazık ki sizin uymak zorunda kaldığınız günleri yaşıyoruz…

Devlet otoritesinin olmadığı, zaten en baştan eli-kolu bağlı, çaresiz boyun eğmek durumunda kaldığımız politikalar nedeniyle farklı hayatlar yaşamak zorunda kaldığımız günlerin bundan sonra geriye dönmesi, yani yakalamaya çalıştığımız çağdaş yaşamın hiç olmazsa geldiği noktadan devam etmesi sağlanabilir mi?

Niyet varsa sağlanabilir elbette ama zamanın da aleyhimize işlediğini söylemek lazım.

Aileler de devletten özele geçebilir mi?

Eğitimde yaşadığımız devletten özele geçme zorunluluğunu aile hayatımızda nasıl yaşayabiliriz?

Biliyorsunuz ki ilk ve orta öğretimde sınıflardaki değişen popülasyon ve devlet okullarında (A4 kağıt ve tuvalet kağıdının bile bulunmadığı) eksiklikler nedeniyle aileler maddi anlamda çok zorlanmalarına rağmen çocuklarını özel okullara göndermek durumunda kalıyorlar.

Örneğin Türkiye’nin özellikle doğusundan farklı kültür, farklı ve eksik eğitim almış çocuklar ilkokuldaki sınıfları doldurmuş. Rusya’dan, Ukrayna’dan, diğer eski Doğu Bloku dediğimiz ülkelerden ve Pakistan, Hindistan’dan gelen çocuklar da bu sınıflarda yer almışlar.

Böyle bir sınıfın öğretmeni aralarında tek tük kalmış, daha iyi eğitimli, ailesinin birikimini ona ayırdığı öğrencileri mecburen atıl durumda bırakıp, Türkçe bilmeyen, okumayı öğrenmemiş, matematikte 2’yle 2’yi dahi toplayamayan öğrencilere zamanını ayırmak durumunda kalıyor.

Tek tük kalmışlar çünkü parası olmasa da, borca girip çocuğunu buradan alıp özele götüren ailelerin, çocukları gibi kendi yaşam tarzlarını yavaş yavaş kaybederken onların da özel bir yaşamı seçme şansları olabilir mi!

Devletten özel yaşama geçişin faturası nedir? Böyle bir ütopya olabilir mi? Bu topraklarda ama değil.

Bu toprakların dışında olabilir belki ama işte o da özel okula öğrenci göndermek durumunda kalan ailelerin borca batmaları gibi değil de daha büyük, hiç içinden çıkamayacakları bir bataklığa gömülmelerine neden olabilecek.

Belki gençler, genç aileler bu şanslarını deneyebilirler ama artık ilk ve ortaöğretim yaşını geçirmiş! aileler gidecekleri özel bir okul(ülke) da bulamazlar artık çünkü “sizin yaşınız geçmiş, bize genç-üretken insan lazım” diyecek o gitmek istediğiniz okullar!..

Başta tartıştığımız göçler, ırkçılık, güncel yaşam ve gelecek endişelerimizin bizi nasıl içler acısı düşüncelere götürdüğünü gördüğümüzde endişeler daha da artıyor.

Bu endişeler giderilebilir mi, birileri bize “siz haklısınız, alın yaşamınızı geri veriyoruz” der mi yoksa ‘yeter artık’ diyebilme gücümüzün farkına varıp, Meclis’te düşüncemizi ve endişelerimizi temsil edecek bir yapıyı oluşturmaktan başlayıp, Kıbrıs sorununun çözümüne varacak bir dayanışmayı gösterebilme becerimizi ortaya koyabilir miyiz?