“Ahmet İbrahim Sarandagi, 1 Temmuz 1958’de sırtından beş kurşunla vurulmuştu…”

Sevgül Uludağ

1 Temmuz 1958 tarihinde sırtından beş kurşunla vurularak öldürülen Ahmet İbrahim Sarandagi’nin torunu Ahmet Ersöz, dedesini hatırlıyor… FACEBOOK paylaşımında Ahmet Ersöz şöyle yazdı:

“Babasını erken yaşta kaybetmenin acısını en derinden yaşayanlardan sadece biriydi babam Teoman Ersöz.
Dedem 1913 yılında Limasol'da doğdu. Tuhafiyeci ve berberdi. Hem Türklerin hem de Rumların sevip saydığı bir esnaftı. 1955’te Rumların EOKA'yı kurması ve ona karşılık Türklerin TMT'yi kurması, ileride başlayacak çatışmalar için önemli sinyallerdi. Özellikle 1950-55'lerde Rumlar İngilizleri adadan atmak için eylemler içerisindeydi. Fakir olan birçok Kıbrıslı Türkün parasızlıktan İngiliz polisi altında çalıştırılması da İngilizin kötü bir oyunuydu sanki. Eylem yapan Rumların karşısına onları sürmek olayların Rumlarla Türkler arasına kaymasına sebep oldu.

Merhum Ziya Rızkı'nın 1958 yılının haziran ayında özellikle esnaf olan Türkleri, Doğan Türk Birliği Kulübü’nde toplayıp, "Arkadaşlar olaylar biz Türklere yöneliyor. Buralardan kaçmamız uygun olacak. Fikriniz nedir" sorusuna O "İki oğlum burada. Onlara soralım" dedi. Amcam ve babam Türk semtine dönelim dese de oradaki zengin esnaf ayrılmama kararı vererek iş yerlerine döndüler. Nitekim bu toplantıdan bir hafta sonra işte böyle bir gün, 1 Temmuz 1958’de Limasol'da Köseoğlu mahallesinde bulunan dükkanından evine bisikletle dönerken arkasından gelen 5 kurşunla hunharca öldürüldü. O'nun öldürülmesi ile birçok Kıbrıslı Türk bölgeyi terketti. Evet ben O'nun torunu olarak O'nun adını taşıyorum ve gurur duyuyorum. Her iki toplum arasında yaşanan tüm olaylara rağmen her zaman inancım ve arzum iki toplumun birlikte barış içinde bu adada yaşaması oldu. Faşist grupların, provokatörlerin her dönemde misillemeleri ve eylemleri olsa da çözüme olan inancım hiç tükenmedi. Şehit torunu olsam da kinle nefretle onlara yaklaşmadım. Önyargılı olmadım. Her iki tarafı yönetenlerin de böyle düşünmesini, davranmasını bekledim. Halen de bekliyorum. Bu özel günde hiç tanıyamadığım merhum dedem Ahmet İbrahim Sarandagi’yi rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun...(a.e.)”

----------

“1 Temmuz 1973’te Kiriakos Papalazaru,  Baf’ta ağzına tabanca sokularak  EOKA-B’ci bir polis tarafından öldürülmüştü…”

Mihalis Mihail, iki kardeşin trajedisini yazdı…
Kiriakos Papalazaru, 1 Temmuz 1973’te Baf’ta EOKA-B’ci bir polis tarafından ağzına tabanca sokularak vurulup öldürülmüştü… Bundan bir yıl sonra da kardeşi Sotiris, 1974’teki savaşta öldürülmüştü…
Mihalis Mihail’in FACEBOOK sayfasında paylaştığı bu cinayetle ilgili anlatımı özetle şöyle:
 

***  Kiriakos Papalazaru, 1 Temmuz 1973’te Baf Polisi’nde EOKA-B üyesi bir polis tarafından öldürüldü…
Bundan bir yıl sonra da kardeşi Sotiris, Türk işgalcilerin kurşunlarıyla öldürüldü… Sotiris, Sovyetler Birliği'nde öğrenciydi ve tatil için Kıbrıs’a gelmişti…

***  1974’teki büyük felaket öncesinde, pek çok siyasi cinayet işlendi ve bu cinayetleri işleyenler hiçbir zaman hesap vermediler. Böylesi bir cinayet kurbanı da Kiriakos Papalazaru idi… Papaz Papalazaru’nun dokuz çocuğundan üçüncüsüydü… Kiriakos’u hatırlayanlar, onun düşlerle ve kaygılarla dolu genç bir insan olduğunu anımsıyorlar…
 

*** Kiriakos öldürüldüğü zaman henüz 17 yaşındaydı… Bir polis kurşunuyla öldürülmüştü, 1 Temmuz 1973 şafak vaktiydi…

***  Kiriakos’un öldürülmesi bilinçli, soğukkanlı, siyasi bir cinayetti. Katil Kirakos’un ağzına tabancasını sokmuş ve onu vurmuştu. Bu katil hiçbir zaman herhangi bir şeyle suçlanmadı… Hatta emekli oluncaya kadar polisteki görevine devam etti. Papalazaru ailesine de “Dava kapanmıştır çünkü dosya kayıptır” denildi.
Böylesi cinayetleri hatırlamak,  intikam için değil, o korkunç yıllarda öldürülmüş kahramanlarımıza bir borcumuz olduğu içindir… Bu hatıraları korumalıyız ki aynı hatalar tekrar işlenmesin…” DEVAM EDECEK