‘Ahmak’  ISLATAN!

Cenk Mutluyakalı

 

“Bu kadar mı fark var” dedim!
Bilmeme rağmen!
Büyük bir kazık yemişiz galiba.
İnsan “yavrusuna” bunu yapar mı ha?

*  *  *

Toplumsal yığınlar söylendi durdu:
“Bir su meselesini bile çözemediniz...”
Sabretmediler!
Çünkü bu ülke “tepeden inme” kararlara alıştı, öyle “tartışma, sorgulama, didişme” sanki de ayıptı!
Birileri uyarmak istedi, dinlemedik!
Birileri anlatmak istedi, aldırmadık!
Birileri herkesi dürttü, uyanmadık!

*  *  *

Lefkoşalı, bir ayda 149 bin lira su parası ödüyordu! Türkiye’nin suyu gelince, bu rakam 800 bin kusura yükseldi...
Evet evet, fark tam da bu.
149’dan 828 bine!

*  *  *

Mağusa’da 34 binden 450 bine çıktı.
Gönyeli 14 bin ödüyordu, şimdi 400 bin!
Girne 67 bindi, şimdi 334 bin!

Yurttaşın cebinden çıkıyor bu para ve tüm yatırımı da biz ödüyoruz böylece.
“Size su getirdik” diyorlar ama asla söylemiyorlar:  Sizin paranızla!
Anamur’dan Geçitköy’e oradan da Dipkarpaz’a kadar yatırım anlamında ne var, ne yok ödüyoruz, kuruş kuruş, cepten!

*  *  *

Havadis’in manşetinde Bertuğ Topal imzalı haberi okuduktan sonra araştırdım.
Böyleymiş, doğruymuş, gerçekmiş.
Yani bizim “misli misli” ödediğimiz bu para, doğrudan Türkiye’nin hazinesine gidiyor!
Milli hamasetiyle suluyorlar bizi, “helal” ediyoruz, kendi paramızla, toprağımızı bile!
Ne zaman ki müzakere masasındayız “ganimet” için dahi dört göz açıyoruz!
- “Tek karış vermeyiz.”

*  *  *

Altın soru şu.
Madem ki bedelini ödüyoruz, mülkiyet, ishale hatları da dahil neden Türkiye’nin üzerine geçiyor?
Bu nasıl iştir anlayan var mı?

*  *  *

Bu miktarı eğer seçilmiş belediye başkanları isteseydi çiğ çiğ yerdik!
Türkiye girince araya “tatlanıyor” (!).
Yama mı olduk şimdi, matara mı yoksa?
Ne olduk?
Bu nasıl hesaptır, biri herkese anlatmalı...
30 bini zoraki ödeyen ahali, şimdi 500 bini veriyor, sesi çıkmıyor!
Mülkiyeti de veriyor üstelik...
Ve bir de laf duyuyor üzerinden...