Aha size ‘Seçim”

Erdinç Gündüz


UBP’ydi,  Kurultay’dı, Küçük’tü, Kaşif’ti, Eroğlu’ydu derken,  iş geldi  ‘Erken Seçim’ noktasına dayandı. Şimdi  görün siz  gündem’i.... Şimdiden uyarıyorum....Öylesine şişik  bir gündemle karşı karşıya kalacak ki ülke, herkes ama herkes şaşırıp kalacak.
Başbakan perişan ve üzüntülü. Hem de çok ama çok üzüntülü. Onun yerinde olmayı kim ister ki ?
Adam, tam da,  taaa Amerikalarda,  hem çok ama çok yetkili,  hem de çok ama çok ciddi kişilerle ‘memleketin’ ve Kıbrıs Türkü’nün geleceğini, çok ama çok ciddi boyutlarda konuşup tartışırken,  arkadan hançerlenmiş. Herşeyi yüzüstü bırakıp apar topar Kıbrıs’a dönmek zorunda kalmış. Bu çok ama çok önemli dış gezi için harcanan büyük paralar da savrulup boşa gitmiş.
Downer çok üzüntülü...
“Şuradan mı başlasak, buradan mı başlasak ? Şöyle mi başlasak böyle mi başlasak ?” sorularına yanıt bulmaya çalışırken, yeni bir hayal kırıklığı... Al sana bir seçim daha....Biri bitmeden diğeri geliyor. Planlanmışçasına.  Görüşmeleri ertelemek için yeni bir bahane daha...
Anastadiadis üzgün mü ?
Sanmam... Görüşmeler için zaten isteksizdi. Onun için öncelik Güney’in içine düştüğü ekonomik bataklıktı. Görüşmelerden, yara almadan nasıl kaytarabiceğinin hesapları içindeydi. İmdadına –kısa süreliğine de olsa- Kuzey Kıbrıs yetişti, hızır gibi.
“Erken Seçim’i çok istediğini söyleyen, bunca zamandır ‘Erken Seçim’ için uğraşan siyasi partilerimiz mutlu mu ?
Bilmem... Mutlu mu ? Seçim’e hazırlıklı siyasi parti var mı ? Bilmiyorum. Ama ‘hazırlıklı’ olanının var olduğunu da hiç sanmıyorum.  Bütçe konusu da var, adaylar konusu da. 
Bir ‘seçim’in siyasi partilere maliyetinin çift sıfırlı rakamlar olduğunu  biliyoruz.  Hazırda beklettikleri çift rakamlı paraları var mı yok mu ? Lefkoşa Belediye Başkanlığı Seçim sürecinden daha yeni çıkıldığını da unutmayalım.
Peki ‘adaylıklar’ konusu ? Eski milletvekilleri...Eskilerin çekilmesini isteyen yeni adaylar..... Listeler....Kontenjanlar.... Sıralamalar.....Başkanların adamları, Başkanların muhalifleri.... Delegeler.... v.s. v.s. v.s.
Seçmenler  ne durumda ? Beş sınıf var...
(1) Ne pahasına olursa olsun sandığa gidip Parti’sine oyunu verecekler olanlar.
(2) “Bunların birbirlerinden hiç farkı yok. Ben onların sandalye kavgasına katkıda bulunmam” deyip, sandığa gitmeyen ama her zaman ve her dönemde ve her şeye ve herkese muhalif  olanlar.
(3) Her seçimi kendisi ve ailesi için,  vede cebi için, çıkarına yeni bir ‘gün’ olarak görüp “Ne koparırsam faydadır” deyip pusuda bekleyenler.
(4)  Türkiye’den, sandıkta hangi partiye oy vereceğininin talimatını bekleyenler.  (5) Hangi parti benim çıkarlarıma hizmet edecekse oyum o’na diyerek seçim sonuçlarını hep etkileyen ‘yerleşik’ seçmenler.

Aha size seçim... Biraz daha zamanınız var. Bir ‘Seçmen’ olarak önce iyice düşünün...Sonra beş sınıftan hangisine mensup olduğunuza karar verin. Seçim günü de kararınızı ona göre verin.