Ah TL ah!..

Sami Özuslu

 

TC-KKTC ekonomik protokollerini savunan her kim varsa…
“Biz bu reçeteyle düze çıkacağız” diye savunan her kimse…
Bu yazıdaki bütün soru, eleştiri ve göndermelerin hedefinde siz varsınız!
Özellikle de ‘solcu’lar…
Çünkü bir kez daha sınıfta kaldınız.
Kitapta yazılan ekonomi bilgilerini, kitapta yeri olmayan bir yerde uygulamanın bilimsel olmadığını kabul edip ahaliden özür dileme zamanı çoktan geldi.
Kabul edin ki, bu ‘ne olduğu belirsiz’ yapıda istikrardan söz etmek mümkün değil.
Ekonominin hiçbir enstrümanı elinizde değilse ve ‘ekonomi yönetmek’ten söz ediyorsanız, komik duruma düşersiniz.
Aynen öyle oldunuz!..

*  *  *

Döviz kurlarına bakıyor musunuz siz?
Gördünüz mü 1 Euro kaç TL oldu?
3,5’i geçti, değil mi?
Dolar?
3,2’ye dayandı demek…
Hele Sterlin’e ne demeli? Brexit referandumundan beri düşüyordu, mahkeme kararı işleri bozdu, yeniden tırmanışa geçti. 4 TL’ye yaklaştı 1 Sterlin. Belli ki aşacak o duvarı da…
Peki ya bu ülkede yaşayanlar ne yapacak?
Bir tek şey hariç her şeyin –ama her şeyin- dövize endeksli oluğu bu ‘nevi şahsına münhasır’ coğrafya parçasındaki insanların halini kim düşünecek?
‘Altında kalanın boynu kopsun’, değil mi?
Kopsun, kopsun!

*  *  *

Demek ekonomiyi yöneteceksiniz ha!..
TC ile her sene oturup ‘mali yardım’ karşılığı ‘tedbir paketleri’ uygulayacaksınız.
“E ne var, IMF ve AB de batmış ülkelere benzer reçeteleri uyguluyor”, öyle mi?
Aynı çünkü bizim TC-KKTC ilişkisiyle örneğin Yunanistan-AB ilişkisi…
“Bizim IMF’miz de Türkiye, ne yapalım!..”
Vay!..
Tek savunmanız bu. Ve bunun da altı üstünü tutmuyor!
Laftan öteye gitmiyor tüm protokollerde yazılanlar.
İçindeki bazı ‘doğru’ları kanıt göstermek de işin edebiyat tarafı bence…
Durmuş saat misali, günde iki kez ‘doğru’yu gösteriyor o protokoller, programlar ve diğer külliyat. Hepsi bu!..

*  *  *

Vakt-i zamanında ‘AB para birimine endekslenelim’ öngörüsünde bulunanlar, milliyetçilik engeline takılmıştı.
TL’nin en kötü dönemlerinden biriydi 1990’lı yıllar ve mantıklı bir görüştü bu… Muhasebe birimi olarak –o dönemki adı ECU’ydu, sonra Euro oldu- AB para birimi kullanılacaktı.
Piyasada olduğu gibi…
Nasıl ki ev kiraları, araba dahil her çeşit mal ve hizmetin karşılığı döviz cinsinden, devlet de her alış-verişini döviz cinsinden yapacaktı.
Olmadı!
‘TL-Zone’dan çıkabilir miydik biz hiç?
Çıkmadık. Çıkamadık.
Her konuda olduğu gibi bunu da ana-yavru ilişkisine bağladılar.
Ve sonuç…
Sürekli fakirleşen, cebindeki para oturduğu yerde eriyen, borçlanmaktan ya da memleketi terk etmekten başka şans bırakılmayan bir toplum…
Sınıfsal bakıp ‘sosyal devlet’i güçlendirmek yerine sürekli gerilettiler, bir avuç zengin daha fazla semirirken, en geniş kitleler ‘açlık sınırı’na çoktan ulaştı.

*  *  *

Hala “TC-KKTC protokolleri ve mali programlarıyla ekonomimiz düzelecek, refahı bulacağız” diyen varsa, lütfen artık sussun!..
Özellikle de ‘solcu’ olanlar…