Çok sevdiğim ağabeyim, yoldaşım Asaf Şenol’un vefat haberiyle yıkıldık.
İlk kez, daha içimdeki sosyalist ateş yeni yeni kıvılcımlar halindeyken tanımıştım onu. Genç, heyecanlı ve memleket meselelerine duyarlı bir delikanlıydım. O ise bilgeliği, sakinliği ve birikimiyle hepimize yol gösteren bir ağabeydi.
Öylesine güçlü, öylesine net bir duruşu vardı.
Sonrasında yollarımız hep kesişti. Yoldaş olduk Kıbrıs’ın demokrasi mücadelesinde.
Aynı saflarda yürüdük…
CTP’nin farklı kurullarında birlikte görev aldık.
Bir süredir hastaydı.
İçimizde hep bir umut vardı, “İyileşecek, güzel haberler alacağız” diyorduk.
Ama ne yazık ki beklediğimiz o haber gelmedi.
Acı haberi geldi.
Çok üzgünüm.
Bu topraklar çok kıymetli bir evladını, çok özel bir insanını kaybetti.
Bizse bir dostu, bir rehberi, bir yoldaşı kaybettik.
Şimdi bir kez daha eksildik, biraz daha yalnızlaştık.
***
Ders Çıkarmıyoruz…
Geçtiğimiz hafta trafikte yaşanan çarpışmalar, yine yüreğimizi yaktı.
Yine canlar yitirdik.
Yine genç insanlar hayatlarının baharında aramızdan ayrıldı.
Yine acılar, gözyaşları, öfke, çaresizlik…
Ama tüm bunlara rağmen, ders çıkarmıyoruz.
Hiçbir şeyden.
Bu hafta Lefkoşa trafiğinde karşılaştığım iki manzarayı paylaşmak istiyorum.
Yenişehir’de, trafik ışıklarında durdum.
Yanımdaki araçta 2-3 yaşlarında bir çocuk, bir kadının kucağında oturuyordu.
Ne emniyet kemeri vardı, ne de çocuk koltuğu…
Arabanın hareket hâlinde olmasına rağmen kimsenin umurunda değildi.
Yanımda oturan arkadaşım aracın plakasını aldı ve “Ben bunu şikâyet edeceğim” dedi.
Bir başka gördüğüm manzara da şöyle; Gönyeli’den Hamitköy’e doğru, akşam saatlerinde yoğun trafikte ilerliyorum.
Dr. Fazıl Küçük Bulvarı üzerinde önümdeki araç aniden sağa doğru yöneldi, sonra tekrar sola kırdı.
Yanından geçerken kafamı çevirdim.
Genç bir sürücü, elinde telefonla görüntülü sohbet ediyor, hem de kahkahalar atarak.
Yolu, diğer sürücüleri, olası kazaları umursayan bir tavrı yoktu.
Ve ne yazık ki bu da alışıldık bir tablo hâline geldi.
Biz bu yüzden trafik sorunlarını yıllardır konuşuyoruz.
Çünkü yitip giden canlardan ders almıyoruz.
Çocuklarımızın, gençlerimizin hayatları göz göre göre heba oluyor.
Ve biz her seferinde sadece üzülmekle yetiniyoruz.
***
Ciğerimizi Yakan Yangınlar
Geçtiğimiz hafta sadece trafikte değil, doğada da büyük kayıplar verdik.
Limasol’da çıkan ve kısa sürede geniş alanlara yayılan yangın, hepimizin içini yaktı.
Alevler sadece ağaçları değil, orada yaşayan kuşları, böcekleri tüm canlı yaşamı yok etti.
Eratosthenes Mükemmeliyet Merkezi’nin verilerine göre, 120.7 kilometrekarelik bir alan tamamen kül oldu.
Yani 9.251 kilometrekarelik yüzölçüme sahip olan Kıbrıs’ın yüzde 1.3’ü yandı.
Bu korkunç bir oran.
Sadece sayılarla açıklanamayacak kadar büyük bir felaket bu.
Ormanlar yandığında, yalnızca yeşil alanları değil, tüm bir geleceği kaybediyoruz.