Aferin be çocuklar

Cenk Mutluyakalı

 

Gençler elde şemsiye, havlu “otel”in yolunu tuttu: “Plajlar halkındır!”
Keşke halkın olsa!
Pek çoğu parsellendi.
Tellendi, barikatlandı, betonlandı...

*  *  *

Gençler plaj maceralarını filme çekti, yaşanan tartışmayı gözler önüne serdi.
Eylem farkındalık yaratıyor, bu önemli.
Çok ama çok önemli.
Herkes bunu konuşuyor.
Ama "çözüm" üretmiyor.
Çünkü çözümü üretecek olan, o gençler değil, siyasiler, yasa koyucular, denetleyiciler.

*  *  *

Çözüm üretilmeyince de bu eylemler "araç" değil "amaç" gibi duruyor.
"Magazin" niyetine izleniyor.
Gülünüyor...
Slogan atılıyor...
"Helal olsun be çocuklar" deniyor...
Ve sonra...
Yine "tıpış tıpış" geri dönülüyor gerçeğe...

*  *  *

Plajların gasp edilmesi, 1974 sonrasının sorunu...  Savaştan önce insanlar denize "biletle" girmezdi. Hele bir dinleyiniz eskileri, plaj anılarını...
Sizce rastlantı mı, denize sıfır ilk otellerin, tümünün, o dönem UBP ilçe başkanı olması!
"Devlete sahip çıkıyorlar"
şimdi...
Ve böylece "bilet”le giriyoruz plajlara...
Yetmedi!
"Pasaport" da isteyecekler yakında...
“Vize” de koyarlarsa şaşmayınız derim...

*  *  *

Bir de "askeri" plajlar var tabii...
Onlar da izole!
Kim kimi yiyecekse!
Hem güvenliğini “garanti” ediyor, hem de “aynı”  plajda yıkanmıyor, nasıl bir ironiyse!

*  *  *

Gençlerin ses vermesi, plaja inmesi, haklarına sahip çıkması, sosyal medyada filmler yayımlaması, olabildiğince ilgi görmesi yetmiyor.
Ne yazık ki hayatın pratiği değişmiyor.
En azından plajlara "alternatif giriş" için girişim başlatsa birileri... Girişlerde “barikat” kurulmasının önüne geçilse, sadece şemsiye ya da şezlong sırasında istense para...
Yok...

*  *  *

Anayasa’ya... Anayasa Mahkemesi’ndeki emsal kararlara... İnsan Haklarına rağmen...
“Gösteri”
bitince, hayat “yalan”a dönüyor yine...