Adaletin kestiği parmak

Cenk Mutluyakalı

Adaletin kestiği parmak bu kez sızladı!
Fena sızladı hem de.
2.5 yaşında bir çocuk öldü(rüldü.)
Cinayet olsa farklı!
'Kaza' denince...
Üst sınır 7 sene!

***

“Çocuk bağlı değildi” diyenler var.
Öyleyse!
Bunun için de ‘ceza’ çıkmalı, sorumluluk kimdeyse!
Ama bu ‘kusur’, örtmüyor ki sürücünün ihmalini!

***

2.5 yaşında bir çocuğun canı gitti!
2 sene 'hapis' oldu karşılığı.

11 yaşındaki Nihat'a çarpan sürücü 2 yıl yatmıştı, şimdi serbest.

'5 bin TL' ceza alan dahi var, birkaç sene evvel...
"İhmalkarlık ve dikkatsizlik" yazılmıştı kararda!
Bir can, 5 bin TL'ydi o zaman.

***

Gönyeli'deki ölümlü kaza epeyce ses getirmiş, sürücü, aleyhindeki 5 iddianın tümünden suçlu bulunmuştu.
1 sene yattı!

***

Yeniden yazmıyorum tüm isimleri, yaraları kanatmamak, yeniden deşmemek için acıları.
Ama 'en yüksek hapislik' olarak hatırladıklarımdan biri, genç kızımız Asya'nın canını alan ağır ihmal, aşırı dikkatsizlikti.
‘Kaza’ denir mi ismine!
5 sene çıkmıştı kararı!
O lanet an, o sürücünün, 125 km hızla gittiğine kanaat getirilmişti (!)

***

Asya.. Cem... Nihat...  Şimdi İlayda... Sude...
Daha nicesi...
Pek çoğu masumdu...
Şimdi toprakta...
Ve geride bıraktıkları aileleri, o gün, o an, her gün, her an, kim bilir kaç kez öldü...
Ama sızlıyor işte, adaletin kestiği parmak...

***

Yüksek Mahkeme Başkanımız Narin Şefik'e ulaşmayı denedim dün...
Elbette meseleyi 'hukuk' açısından da değerlendirmek gerekiyor.
Yargıçların da bir sınırı var çünkü...
Bu cezaların üst limitini artırmak şart.
Yeniden gözden geçirmek yasaları...
Ve çok daha önemlisi, eğitim, kültür!

Keşke dağ taş bayrak boyayanlar, ısrarla 'andımız'a sarılanlar, trafik eğitim kitaplarını ambarlarda tutmasalar...
Doğru olmak... Çalışkan olmak...
'Söz'le değil çünkü... Ancak 'eğitim'le...

Ve adalet terazisinde bir ‘can’a karşılık, bu olmamalı denge...