Adalet, ibadet ve fazilet!

Serhat İncirli

Bir kadın, tabiri caizse, önüne geleni “kandırmış” veya “dolandırmış”, birinden 100 TL, ötekinden bin TL, daha sonrakinden ne bileyim 300 TL vurmuş!

-*-*-

Tabii ki suç işlemiştir!

Bahsettiğim 28 yaşında, Tavuri’nin dişi modeli bir kadın...

İsmi lazım değil; gelin “Tavukena” diyelim!

-*-*-

Polis dosyasını hazırlamış, mahkeme başlamış, derken geçtiğimiz gün bu kadın “2 sene” hapis cezasına çarptırılmış!

-*-*-

Adalet!

Vicdan rahatsız mı?

Benimkisi kaldıramıyor bu cezayı!

-*-*-

Vicdanen kaldıramamamın sebepleri var!

-*-*-

Mesela sebep 1!

Değerli “adalet”; Kıb – Tek’e Türkiye’den bir veya birden çok şirket akaryakıt satıyor...

Evet yasadışı!

İhale Yasası’na aykırı!

Ve bu akaryakıt için, cebimizden fazladan para (ç)alındığı iddiası gibi; hepimizi zehirlediği, kalitesinin iğrenç olduğu iddiası da var!

-*-*-

Polisimiz araştırdı mı?

Başsavcılık hareketlendi mi?

-*-*-

Mesela sebep 2!

İSİAS Hotel’i yapanlar, yaptıranlar, sahipleri, imar affı çıkaranlar, izin verenler falan ve de filanla ilgili Adıyaman’daki yargılama süreci başladı!

Bu süreç sonucunda hepimiz biliyoruz ki; “kader” meselesi ağır basacak ve yargılananların alacağı cezalar “adil” ya da “evlatlarını kaybedenler için” bir nebze rahatlatıcı olmayacak!

-*-*-

Hatta inanç gereği “kader” denilip, beraat etme ihtimalleri bile “yok” değildir...

Haksız mıyım hukukçu ve sayın ekselansları Ankara’nın Lefkoşa Valisi – bardon büyükelçisi?..

-*-*-

Tavuri’nin dişisi Tavukena; 300 TL, 500 TL çok zeki dolandırıcılık tekniklerinden dolayı 2 sene hapse girecek; ama bunlar bizi toptan soyacak, çocuklarımızı – meleklerimizi öldürecek ve biz “şükran” ya da “kader” dışında bir şey yapamayacağız ha!

-*-*-

KKTC Polisi ve KKTC Başsavcılığı, Hala Sultan Kolej’de bazı öğretmenlere, “... gereği yapılacaktır inşallah” diye mesaj atan “sapık”la ilgili araştırma yaptırdı mı?

-*-*-

Aaaa, Serhat, değerli bir hocamıza “sapık” dedi!

Ne diyeyim ki!

Hepimizi temizleme hayali kuran faşiste sapık dediğime şükredin siz!

-*-*-

Neyse, bu ülkede adalete, yargıya, yargıçlara, savcılara güvenim tamdır...

Elbette Tavukena’yı 2 yıl hapse mahkum eden yargıç ya da yargıçlar da huzuruna getirilen bulgulara göre karar vermiştir...

Şüphem yoktur ama vicdanım çok rahatsızdır!

-*-*-

Ben olsaydım ne mi yapardım?

Tavukena’yı Merkezi İhale Komisyonu’na Başkan olarak atardım!

Şaka şaka!

Grivas’ın mirasını devralan hacı hocalar siz de çok yaşayın ve bizi artık bir temizleyiverin!

Canlarım benim!

-*-*-

Bu arada değerli Ersin Tatar kardeş; sen da çok yaşa!

Sen korkma, Grivas’ın vasiyeti gereği bu badem bıyıklı – sakallı EOKA B’ciler önce bizi temizleyecekler; senin gibilerin icabına, kullanım süren dolduktan sonra bakacaklar!

-*-*-

Bu arada belirtmekte fayda görüyorum; en sevdiğim sözdür:

“Bir günlük adalet altmış yıllık ibadetten faziletlidir.”


Türk siyaseti değişkendir!

Tahsin Ertuğruloğlu en genel anlamıyla diyor ki, “... Kıbrıs’taki Türk siyaseti değişmez...”

Çok değişti!

Ve değişir!

-*-*-

Nasıl  mı?

“Ey Yunanistan, bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek, tehdit sallayan Türk siyaseti, dün “kucak kucağaydı...”

Gülücüklerle fotoğraflar çekildi...

-*-*-

Suudi katillerin kendi ülkelerinin vatandaşı gazeteciyi İstanbul’da kıyma makinesinde öldürmesi sonrası söylenenlerle akabinde yaşanan büyük değişiklik de “Türk siyaseti”nin değişebildiğinin son yıllardaki en çarpıcı örneğiydi...

-*-*-

Hatta, ayıptır söylemesi, ey sevgili Tahsin abi; İsrail’i bir yandan tehdit eden, öte yandan da 7 Ekim’den bu yana aynı ülkeyle 300 gemilik ticaret yapan” da Türk siyasetidir...

-*-*-

Faiz de yükselemezdi!

Çatır çatır yükseliyor!

-*-*-

Hatta, BM Genel Sekreteri Kıbrıs’a yeni bir temsilci atayamazdı değil mi?

Tahsin abi de Ersin Tatar da bu konuda aslan kesilmemiş miydi?

Ne oldu peki?

Efendim “özel” değil ama “kişisel” bir temsilci atandı!

Hade ya hu!

Yani yeni temsilci, şimdi bu ülkeye gelecek ve sevgili Özdil Nami’nin defalarca söylediği gibi; “BM Kararları dışında kararlar mı üretecek?”...

Mümkün değil!

Nami’nin dediği gibi, değil “özel” veya “kişisel” temsilcisi, BM Genel Sekreterinin kendisi gelse; BM kararları dışında asla yürüyemez ki!

-*-*-

Yani, bu konuda da “Türk siyaseti” değişmiştir hatta en acısı, (yazarken bile utanıyorum) Tahsin abi ve Tatar’a, tüm tükürdükleri resmen yalattırılmaktadır!

-*-*-

Kıbrıs’taki Türk siyaseti değişemezmiş!

Yapma be Tahsin abi!

Etme eyleme!

Dağa çıkacağın tehditlerini savurduğun günleri de görmedik mi?


Tarih bu sessizliği affetmeyecek!

Ne acıdır ki, Filistin – İsrail savaşını yazmaktan da konuşmaktan da vazgeçtik!

Meclis futbol takımımız, Filistinli gençlerle maç yapmış!

O kadar!

-*-*-

İsrail’i korkudan titrettiğinden değil elbette ama Zorlu Töre bile konuşmayı durdurdu!

-*-*-

Bir tek, Tayyip Erdoğan sürekli tehdit yağdırıyor ama Ahmet Davutoğlu, “İsrail’le ticareti sürdüren ve katliamın başladığı günden bu yana en az 300 gemi gönderen kim?” diye soruyor!

“Çıksınlar yalanlasınlar” diye de meydan okuyor!

-*-*-

Evet, Filistin’de şu ana kadar en az 16 bin 500 kişi öldürüldü...

Bunların yüzde 70’e yakını kadın ve çocuk!

-*-*-

Amerika, İsrail’in faşist hükümetine 10 milyar dolarlık yardım kararı aldı bu arada; daha çok çocuğa ve daha çok kadına bomba yağsın diye!

-*-*-

Dünya sessiz!

Ve Gazze’den şu ana kadar 1 milyon 800 bin kişinin kaçtığı belirtiliyor!

“Bilinen nüfusa göre, şu anda Gazze’de 400 bin kadar insan kaldı; Amerika’nın ve AB’nin yardımı; diğerlerinin de körebe oyununda olmaları nedeniyle İsrail onları da öldürdükten sonra; doğal gaz işini konuşup, barış ve demokrasiyi getirdikleri için Netanyahu ve kabinesine Nobel Barış Ödülü bile verebiliriz değil mi?

-*-*-

Elbette Filistin için ayağa kalkan, yürüyüşler düzenleyen, protestolar organize eden milyonlarca insan var dünyada...

Güzel insanlar onlar...

Ama tarih bizi – sessizleri affetmeyecek!

Bilesiniz!