Açık ve kapalı kapılar

Tayfun Çağra

Seçimler yapıldı, sonuçlar açıklandı, günlerdir de yorum yapılıyor…

UBP beklenmeyen bir şekilde oylarını artırarak birinci parti oldu. Birinci parti olması bekleniyordu ama oy miktarı daha az tahmin ediliyordu. Seçimin mağlubu CTP oldu. Bir önceki seçimde %38 olan oy miktarı bu seçimde %21’de kaldı. Tabii ki bir mağlup da DP idi. Büyük bir düşüş yaşadı DP de çeşitli sebeplerle… TDP’de çok az bir artış olurken, HP iki yıllık bir parti olarak 9 vekille meclise girmeyi başardı. YDP ise beklenmeyen bir şekilde 2 vekille girdi meclise…

***

UBP’nin başarısına, CTP’nin düşüşüne bir bakalım;

Öncelikle UBP’nin neden bu kadar artışla birinci parti olduğunu anlamakta her seçim olduğu gibi bu seçimde de güçlük çekiyorum. Vatandaş, seçmen hep şikâyetçi oldu geçmiş dönemlerde de, bu dönemde de ama UBP’yi önemli bir artışla yine birinci parti yaptı. Yolsuzluktu, suiistimaldi, dağıtılan arazilerdi, havada uçuşan dolarlardı, golifa gibi dağıtılan vatandaşlıklardı, betonlaşma ve rüşvetlerdi, bireyselliğin tavana çıktığı dönemdi ama seçmen yine seçti. Anlamak ne mümkün! Sadece bir tek şey anlaşılabilir bu sonuçtan; Belki bir gün bana da!...

***

CTP’ye gelince;

Eleştiriler yapılıyor; Hatalar yapıldı, alınacak dersler var, yapılacak şeyler var, böyle yapılır mıydı, şöyle edilir miydi? Tamam, mutlaka hatalar da yapılmıştır, daha çok yapılması gereken şeyler de vardır ama bu diyarda siyaset yapmanın bu kadar zor olduğu bir yer daha yoktur herhalde!.. Siyaset nedir aslında; Genel tanımlamaya göre “devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı”. Bunun için de planlar, programlar yapılır, sağlıktan eğitime, turizmden ulaştırmaya, ekonomik planlamadan şehirleşmenin nasıl olacağına dair programlar seçmene sunulur ve onlar da bu planlara, programlara göre oyunu kullanır. Tabii normalde! Bizde her şey normalin dışında geliştiği için siyasetin de bu anlamda yani normalin dışında geliştiğini ve yaşandığını anlamak gerekiyor galiba…

CTP de, TDP de aslında bu normali, olması gerekeni yapmaya çalışıyorlar ama demek ki olmuyor. Normal dışı mı olmak lazım, yoksa normali zaman sınırlaması olmadan siyasete yerleştirmek için uğraş vermek mi? Her ikisinin dengesi mi var yoksa? Biraz normal dışı, biraz da normal!.. Nasıl bir şeydir bu? İşte bu kadar garip bir ülke… Siyaseti, sandığa pusula atan ellerin kişisel taleplerine göre biçimlendirmeye çalışılan bir düzen, daha doğrusu düzensizlik… Gerçekten tuhaf, hem de çok.

***

Son olarak seçim sonuçlarına göre ortaya çıkan kaosu aşabilmek için neler yapılabilir? Bunun olası yeniden seçim alternatifi dışında tabii ki koalisyonlar da olabilir. Ancak UBP’li bir koalisyon zor görünüyor. Üç partinin kapıları UBP’ye kapandı. Çünkü CTP de, HP de, TDP de UBP ile koalisyona girmem açıklaması yaptılar. Peki diğer üç parti ‘yokum’ dediğine göre UBP-DP-YDP koalisyonu olur mu? Sayısal olarak olur ama meclis komiteleri işlemez. Başka alternatifler de var;

Komiteleri ve meclisi çalıştıracak koalisyon CTP-HP-TDP-DP koalisyonu olabilir mi? Olabilir ama dörtlü koalisyonun çalışması da zor, 26 sayısının sürdürülebilirliği de… Ancak Avrupa’da 20 civarında 2’li, 3’lü, 4’lü koalisyon hükümetlerinin olduğunu da bilerek neden olmasın diye sorulabilir. Demokrasiyi eğer içimize sindirebilirsek yürür.

Bu da olabilir, yukarıda dediğimiz gibi yeniden seçim de… Bunun için de seçim hükümeti.