Aç-Kapa diye diye sürükleniyoruz

Ünal Fındık

Covid-19 virüsü ile tanışmamızdan bu yana nerdeyse bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde istikrar adına tek bir adım atılmadı.

Önce bilinmezlik vardı. Karanlıkta el yordamı ile hareket ediliyordu. 10 Mart 2020’de KKTC’de de diğer ülkelerde olduğu gibi tam kapanma kararı alındı. Neredeyse 3 ay evlerimize kapandık. Bu sürede günlerce sıfır vaka sayıldı.

Sonra kısmen denilerek açıldık. Vakaların sıfır olduğu dönemde salgına karşı hiçbir hazırlık yapılmadı. Ne pandemi hastanesi, ne yoğun bakım ünitesi ne de başka herhangi bir teknik teçhizat alınmadı.

Açıldıktan sonra, hele aceleyle garantinasız girişlerin de açılmasıyla vakalar artmaya başladı. Ağustos 2020’de kurban bayramında tamamen açıldık. Bedeli ağır oldu. Eylül 2020’de vakalar tavan yaptı. Garantinasız girişleri kaldırarak ülkeyi yeniden kapadık.

Ardından turizmi kurtaralım diyerek 3 günlük garantinasız gelişler diye yeni bir açılım yapıldı. Kumarhane turizmi için alınan bu karar aralık başına kadar uygulandı. Bu sırada vaka sayıları artmaya devam etti.

Unutmadan söyleyim bu arada Ankara tarafından bize 100 yataklı bir pandemi hastanesi inşa edildi. Bizi yönetenlerin bir türlü yapmadığı, yapamadığı işi Ankara üstlendi. Parayı Ankara ödedi. Proje Ankara’da çizildi. İşi de Ankara’dan gelen müteahhit yaptı. KKTC’nin bütün kurumları devre dışı idi.

Bu nedenle inşa edilen hastane hala yasal hale getirilerek sağlık bakanlığı tarafından resmen devralınamadı. Hastalar bu binadatedavi edilmeye başladı. Ama bina hala kaçak inşaat durumundadır ve şantiye elektriği ile çalışıyor.

Yılbaşı ise şimdilik son dönüm noktası oldu. Herkes eve kapatıldı ama casinolu otellerde düzenlenen eğlence programları sabaha kadar devam etti.

Sonuçta bu kez “yerel bulaş” tavan yaptı. Ocak ayı başında alınması gereken tam kapanma kararı oyalandı, oyalandı ve ocak sonunda alındı.

Bugün güya kapalıyız ama vaka, hem de yerel vaka sayısı kısmen düşse bile sıfırlanamıyor.

Salgının başladığı günlerden bu yana bir yıl geçti. Bu sürede önce UBP-HP, şimdi de UBP-DP-YDP hükümettedir. Ama tutarsızlık ve istikrarsızlık aynen devam ediyor. Hedefsizlik ve öngörüsüzlük aynen devam ediyor. Popülizme yenilmede iki hükümetin birbirinden hiç farkı yok.

Ne yapacağımızı bilmiyoruz.

Nasıl yapacağımızı hiç bilmiyoruz.

Sağlık allaha emanet gidiyor. 100 yataklı yeni pandemi hastanesi geçen haftalarda tek kişilik odalara ikişer kişi yatırılarak bile dolmuştu. Bu arada eskiden pandemi merkezi olarak kullanılan Dr. Burhan Nalbantoğlu hastanesi içindeki bina da tamamen dolmuştu.

Ekonomi derseniz tamamen allaha emanet. Ülkeyi kapatıyorsunuz, insanlar işyerlerini kapatıyor, çalışanlar işsiz kalıyor, gün işleyip gün yiyenler aç kalıyor ama devlet en küçük bir tedbir almıyor.

Kapanan tüm ülkelerde devlet iş sahiplerine, çalışanlara, işyeri kapalı olan esnafa ayakta durabilecek kadar ekonomik destek veriyor. KKTC de devlet olduğunu iddia ediyor ama sadece “borç alın, borçlarınızı ödeyin” diyor. 

Bu nedenle iş çevreleri sağlık endişesini bir kenara bırakarak bir an önce açılmak için çaba harcıyor. Dahası Ticaret Odası “ne isterse olsun Pazartesi mağazalarımızı açacağız” diyor.

Bu ülke bir yıldır yönetilmiyor. Sadece sürükleniyor. Ülke ile birlikte biz de sürükleniyoruz. Hedefsiz, amaçsız ve herhangi bir stratejik plan olmadan sadece sürükleniyoruz.

Nereye mi sürükleniyoruz?

Yok oluşa.

Tükenişe.

Bu sürede herşey Ankara’ya havale edildi. Cumhurbaşkanı Ankara’nın açık ve aleni müdahalesiyle seçtirildi. Başbakan Ankara tarafından atandı. Hükümet Ankara’da kuruldu.

Geçen hafta Ankara’dan kalabalık bir üst düzey heyet geldi. Köy yollarınızı da biz yapacağız dedi. Size şu kadar da maddi destek vereceğiz dedi. Dahası Lefkoşa’ya yeni hastane binasının projeleri Ankara’da çiziliyor. İhalesi Ankara’da açılacak. Müteahhid de Ankara’dan tayinle gelecek. Karayolları ihaleleri ve başka ihaleler de öyle.

Ekonomik örgütler 23 Şubatta Kıbrıs işlerinden sorumlu Fuat Oktay’la görüşmek üzere Ankara’ya gidiyor. Artık işlerin nereden çözülebileceğini göstermesi bakımından bu ziyaret önemlidir. 

Artık herşeye Ankara karar verecek.

Bizim hükümetimiz ne mi yapacak?

Kukla rolünü oynamaya devam edecek.

Biz de tükenişe doğru sürüklenmeye devam edeceğiz.