90 yıllık hafızadan silinmeyenler…4

Sevgül Uludağ

90 yaşındaki Gönyelili emekli gardiyan Ahmet Demirel geçmişi hatırlıyor…

 

1928 Gönyeli doğumlu, emekli gardiyan Ahmet Demirel’le röportajımızın devamı şöyle:

 

SORU: Astılar mıydı bunları?
AHMET DEMİREL:
Ne zaman (Kıbrıs Cumhuriyeti) hükümeti kuruldu, bütün Limasol polisini görevden aldılar ve Limasol polisine olduğu gibi başka ekip gitti… Ve bunları tuttular. Bunu tuttular ama kardeşini nasıl oldu da tutamadılar, bilmiyorum. Kardeşi Andoni, bu Hambi idi… Hambi Zaharia, asılan… Diğerini niçin tutmadılar, bilmiyorum. Görüşmeye geldi kardeşiyle. Ben görmedim o günkü halini ama başka gün gördüydüm kendini… Belinde tabancaynan girmiş hapishaneye!
Bu defa bunu tutacakladı, bütün hapishanenin etrafı polis subayları ve çavuşlarla çevriliydi. Haber aldı bu ve kaçtı İngiltere’ye…
İstedi papaz, vermediler.
Kaçanın adı Andoni, bunun Hambi… Hambi’yi astılar.

SORU: O da mı hapishanede gömülüdür?
AHMET DEMİREL:
Hayır… Bu uzun, çok uzun bir meseledir, bütün gün anlatsam bitmez… Ben kısa keseyim… Onu asacaklarında başka idamhane yaptılar ve astılar kendini. O EOKA’cıların asıldığı yeri kirletmesinmiş…
Ben bunun son görüşmesini yapıyorum, hanımı geldi… Ağlar… “Biz onlara muhtacık” dedi.
“Niçin bizim o kadar evimiz yerimiz var” dedi Hambis karısına.
“Kimse ne gelir, ne yardım eder, ne bir kuruş alırık” dedi karısı. Bütün bağlar, bahçeler, her şey sıfırlandı. Ve herkese muhtaç kaldı hanımı, iki tane da çocuğu vardı.
Dedim bu kadar da olabilir mi? Bir padişah gibi yaşa ve sonra muhtaç olarak yaşa…
Bak sen ne kadar sadist p….k idi… Denktaş beyini koyduydu ya avukat, Denktaş beyin şeyinde bir Volvo’su vardı, o zaman en modern otomobil Volvo’ymuş… Ve o Volvo’yu Denktaş’a verdi. Ve torpido gözünde bir tabanca varmış, gümüş saplı… Bir da öküz şeyinden kırbaç varmış… Ve onlara acımış… Koskoca Volvo’yu acımıyor ve bunları acıyıyor…

SORU: Nereden verdiydi Denktaş’a o Volvo arabayı ve tabancayı?
AHMET DEMİREL:
Kendini kurtarsın mahkemede, mahkemede müdafaa etsin diye verdi…

SORU: Yani Denktaş’tı avukatı ama bunu kurtaramadı…
AHMET DEMİREL:
Kurtarılamazdı çünkü şöyle bir şey anlatayım: Bunu asacaktı hükümet, hükümet asacaktı…

SORU: Volvo da gitti, gümüş saplı tabancası da gitti Denktaş’a…
AHMET DEMİREL:
Evet… Asacaktı hükümet ama din adamı olduğu için papaz Makarios, imzalayamazdı idamlığı… Asılsın diye imzalayamazdı. Ve papaz memleketten kaçtı… Bağışlamaya bağışlayabilirdi ama asılması için imzalayamazdı din adamı olduğu için. Lüzum imzalasın da asılsın kişi…
Bu defa Makarios, Yunanistan’a gitti…

SORU: Dr. Küçük mü imzaladıydı?
AHMET DEMİREL:
Cumhurbaşkanı kaçtığında daima Meclis Başkanı vekalet ederdi kendine… O zaman Meclis Başkanı Kleridis, Kleridis imzaladı ve astılar…
Bu kadar varlıklı olmasına rağmen, padişah gibi bir hayat yaşarken, bu şekilde oldu sonu…
Ve dediler ki o zaman köylüler, “Şayet köyümüze gömersanız, çıkaracayık ve köpeklere yedireceyik ölüsünü…”
Astılar, sonra Lefkoşa Belediyesi’ne verdiler, Lefkoşa Belediyesi gömdü kendini…
Ne kadar sadist olduğunu anlatayım size… Hükümsüzdü, ben da hükümsüzleri beklerim… Bir da mutemeti soydulardı Baf tarafında, bir polis… Polis yani… Resmi polis durdurdu şeyi, anlaştılar ve mutemeti (para taşıyan kişiyi) soydular.
Bu polis da, o da hükümsüz… İkisini beklerim ben…
Hükümsüzleri bir saat sabahtan, bir saat da akşamüstleri çıkartın kendilerini, bütün zaman kilitlidirler. Çıkarın kendilerini…
Bunlar bir yaz günü polisle bu yatıyorlar…
Polis bundan bir sigara istedi…
O da dedi, - sadistliğe bak – “Ayağımı kokularsan veririm…”
İnsanı bu kadar şeysiz düşünebilir min? Bir sigara… Ve “Yok” dedi, naz etti falan… Ondan sonra koklandı ayağını…
Ayağını koklattı bir sigara verecek diye!
Ve o adam da, koskocaman bir polis, ayağını kokulatacan adama böyle…
Kokladı…
“Olmadı” dedi, “böyle içine çektiğinde kokuyu duyacayım” dedi.
Ve koklattı ayağını… Bu kadar sadist yani… Bu kadar bağımlılık yapabilir mi bir sigara yani? Bir sigaraya şey yapacan yahu, ayak koklatacan!

SORU: 1963’ten sonra bu yanda tekrar gardiyan olarak devam ettiniz?
AHMET DEMİREL: 
Evet… Sekiz sene o tarafta yaptım, 22 sene bu tarafta yaptım… Sonra emekli oldum.

SORU: Emekli olduktan sonra çalışmadınız…
AHMET DEMİREL:
Teklif ettiler bana çünkü ben cezaevinde hem maliye şefiydim, hem da ambar eminiydim.
Sivil hayatta iş teklif ettiler bana. Dedim “Yok, ben çalışacak olsam, olduğum yerde padişahıdım…”
Ben bir ilkokul mezunuyum. Bir ilkokul mezunuyum ve maliye şefiyim. Ben böyle düşünürüm ki insan azmettikten sonra her şeyi yapabilir.

SORU: Evlendiniz… Çocuklarınız oldu… Kaç çocuğunuz oldu?
AHMET DEMİREL:
Beş tane çocuğum oldu, dört kız, bir da erkek oldu…
On tane torunum var şimdi, iki tane da torun çocuğum…

DEVAM EDECEK

 


 

Tekke Bahçesi kazılarında kalıntıları bulunan Ekrem Şemiler, Pazartesi günü Tekke Bahçesi’ne defnedilecek…

 

Tekke Bahçesi’nde Kayıplar Komitesi tarafından 2016 yılında yürütülen ve Ayvasıl’dan getirilen Kıbrıslıtürkler’in defnedilmiş olduğu mezarlarda yapılan kazılarda kalıntıları bulunan 1963 “kaybı” Ekrem Şemiler, 21 Mayıs 2018 Pazartesi sabahı askeri bir törenle ailesi tarafından Tekke Bahçesi Şehitliği’ne defnedilecek.

1963 Kaymaklı “kaybı” Ekrem Şemiler için 21 Mayıs 2018 Pazartesi sabah saat 09.00’da Küçük Kaymaklı Camisi’nde cenaze namazı kılınacak.

Ardından Ekrem Şemiler, Tekke Bahçesi Şehitliği’nde askeri törenle saat 10.00’da defnedilecek. Törende, Ekrem Şemiler’in yeğeni Bülent Şemiler’in 55 yıl aradan sonra kalıntıları Tekke Bahçesi’nde Ayvasıl’dan getirilmiş olan Kıbrıslıtürkler’in defnedilmiş olduğu mezarlardan çıkarılan “kayıp” amcası Ekrem Şemiler için aile adına bir konuşma yapması bekleniyor.  Biz de cenaze törenine katılıp “kayıp” Ekrem Şemiler’in mezarına çiçek koyacağız ve ailesinin acısını paylaşacağız…

 

EKREM ŞEMİLER, NASIL “KAYIP” EDİLMİŞTİ?

Ekrem Şemiler’in “kayıp” edilmesiyle ilgili olarak sayfalarımızda geçtiğimiz haftalarda şöyle yazmıştık:

“Ekrem Şemi ya da Şemiler 1920 doğumluydu, Belkola’da çalışıyordu. Kaymaklı’da annesinin evinde kalıyordu… Bekardı… 24 Aralık 1963’te Küçük Kaymaklı’daki evinin verandasında iken üç arsa uzaktan Nikos Sampson’un adamları, Kaymaklı’ya operasyon düzenlerken ateş edilerek vuruldu. Olay, annesi Emine Şemiler’in gözleri önünde olduğu için annesi sinir krizi geçirdi… Bu halde oğlunun cesedini verandadan evin içine çekti ve sonra da düşüp bayıldı… Komşuları kendisini elden ayaktan taşıyarak bir arabaya koyup hep beraber Hamit Mandrez köyünün ovalarına kaçtılar. Çadırlara göçmen oldular. Ekrem Şemiler’in cesedi evde kaldığı için kardeşi Hamit Şemiler ertesi günü İngiliz subayı Major Macey’nin veya başka bir subayın ayarladığı bir zırhlı araç ve İngiliz askerleri ile eve gitti ancak ceset yoktu. Kıbrıslırum komşuları, belediyenin cesetleri etraftan toplayıp götürdüğünü anlatmışlar ama nereye götürüp gömdükleri bilinmiyordu. Ancak Genel Hastane’nin morguna konuldukları söylenmişti fakat bundan sonra izi bulunamadı.

Daha sonra Ayios Vasilios (Türkeli/Ayvasıl) köyünde bazı Kıbrıslırumların yaptığı katliamda oraya gömülen bazı Kıbrıslıtürk köylülerden oluşan bir toplu mezar bölgesi meydana geldi. Daha sonra hastane morgundan alınan bazı Kıbrısıtürkler’in naaşları da buraya gömülmüştü.  Hamit Şemiler bu söylentiler üzerine gidip burada aramış ve toplu mezarlar açılırken orada hazır bunmuş ama o kadar kötü bir şekilde insan cesetleri yarı gömülmüş vaziyette imiş ki haftalarca et yiyememiş ve sinirleri bozulmuş. Daha sonra buradan alınan cesetler, Lefkoşa’da Tekke Bahçesi’ne gömülmüştü.  Kayıplar Komitesi yıllar sonra burada kazı yapınca, DNA testinde buradaki kalıntılardan birisinin de Ekrem Şemiler’e ait olduğu belirlendi. Elbiseleri ile gömülmüştü…  Anlatılanlara göre kaburgalarında üç-dört adet kırık vardı ve pek çok kurşun ile göğsünden vurulmuştu… Dil kemiğinde de kırılma tespit edilmişti. Bu, verandada vurulduğu için annesi onun vücudunu içeri çekmeye çalışırken olmuş olabilir veya yaralı kalıp yaralı halde Nikos Sampson’un adamları tarafından alınıp götürülmüş olabilir..

Şimdi kalıntıları, yapılacak bir tören ile Tekke Bahçesi Şehitliği’ne 21 Mayıs 2018 Pazartesi sabahı defnedilecek… Ekrem Şemiler, “kayıp” edildiği zaman 43 yaşındaydı…

Ekrem Şemiler Kaymaklı’dan “kayıp” edilmişti… Kaymaklı’da öldürüldükten sonra Lefkoşa Genel Hastanesi morguna götürülen diğer Kıbrıslıtürk “kayıplar”la birlikte burada bir süre bekletilmiş ve hastane yetkilileri Kıbrıslıtürk makamlara Kızılhaç aracılığıyla bir liste göndererek, 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün naaşının hastane morgunda olduğunu belirtmişler ve gelip bunları almaları istenmişti. Ancak Kıbrıslıtürk makamlar Kızılhaç aracılığıyla gönderilen bu mesaja rağmen hastane morguna gitmemiş veya gidememişlerdi. Kıbrıslırum makamlar da bir süre bekledikten sonra bu naaşları Ayvasıl Kıbrıslıtürk mezarlığı dışına kazdıkları çukurlara topluca gömmüşlerdi.

13 Ocak 1964’te bu kez Kıbrıslıtürk yetkililer bu toplu mezarlarda kazı yürüterek çıkardıkları naaşları “Ayvasıl şehidi” adı altında Tekke Bahçesi’ne gömmüşler ve hastaneden gönderilmiş olan 21 kişilik listeyle kıyaslaya gitmeden bunu yapmışlardı. Böylece Ayvasıl’da öldürülmüş olan dokuz Kıbrıslıtürk’ün yanısıra, hastane morgundan götürülüp aynı yere gömülmüş diğer “kayıp” Kıbrıslıtürkler de Tekke Bahçesi’ne 1964’te defnedilmişti.

On yıl önce Tekke Bahçesi’ne bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülmüş olduğu yönünde bu sayfalarda geniş yayınlar yapmış, bu yönde elimize geçen belgeleri ve Ayvasıl’daki toplu mezarları kazan Dt. Hüsrev Dağseven’in röportajını yayınlamıştık ancak o günlerde Tekke Bahçesi’nin kazılmasına “izin” verilmemiş ve bu “izin” ancak 2016 yılında çıkabilmişti. 10 yıl boyunca ısrarla Tekke Bahçesi’nde “kayıplar”ın da gömülmüş olduğunu yaptığımız röportajlar ve okurlarımızın anlattıklarıyla yazmıştık, ta ki burasının kazılabilmesi için yetkili makamlardan Kayıplar Komitesi’ne “izin” çıkarılabilsin…  Cumhurbaşkanlığı’na Mustafa Akıncı seçildikten sonra, güvenlik danışmanı Halil Sadrazam’ın ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin çabalarıyla en nihayet bu kazı “izni” çıkarılabilmişti…

Tekke Bahçesi’ne kazı “izni” ancak Ayvasıl’dan getirilip gömülmüş olanların mezarları için çıkmış, bir de Ülfet Canseç’in sevgili babacığı İsmail Bekir’in gömülü olduğu beş kişilik mezar için “özel Bakanlar Kurulu kararı” çıkarılabilmişti.  Tekke Bahçesi’nde ancak kısmi olarak kazılabilen ve yalnızca Ayvasıl’dan getirilip gömülmüş olanların mezarlarında yürütülen kazılarda pek çok “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşılmıştı… Özellikle Kaymaklı’dan “kayıp” edilen bazı Kıbrıslıtürkler, Tekke Bahçesi’ne gömülmüş ve yarım asır süreyle bu gerçek, toplumumuzdan gizlenmişti… Halen Tekke Bahçesi’ndeki pek çok mezarın üstünde yazılı isimlerin altında kimlerin yattığı tam olarak bilinmiyor ve her şeyin açıklığa kavuşabilmesi için bu şehitlikte yeni kazıların yapılması gerekiyor…”