Aziz Sofuoğlu, Yerolakko’da bulduğu fotoğrafları sahiplerine iade etmek isteyince torunu Ziliha Uluboy bizimle temasa geçti... POLİTİS’teki sayfamızda yayımlanan fotoğrafların sahiplerini bulduk: Diamantos ve Kokos Hristodulu çiftinin kızı Athina Hristoforidu bu fotoğrafların annesiyle babasının düğün fotoğrafları olduğunu söyledi...
92 yaşındaki Aziz Sofuoğlu, Yerolakko’da bir evde bulmuş olduğu üç fotoğrafı tam 51 senedir korumuş ve fotoğrafları sahiplerine iade etme umudundan hiç vazgeçmemiş... Biz de onun bu insani isteğine yardımcı oluyoruz ve POLİTİS’te yayımlanan yazımız ardından bir gün içerisinde fotoğrafın sahiplerini buluyoruz...
FOTOĞRAFLARI İADE ETMEK İSTİYOR...
Aziz Bey, benden fotoğrafların sahiplerini bulmamı istiyor, böylece bu fotoğrafları onlara iade edebilecek... Ben de Aziz Bey’in fotoğraflarını bulabilmesi için bu yazımı ve Aziz Bey’in bulduğu üç fotoğrafı geçtiğimiz Pazar günü POLİTİS gazetesindeki sayfamda yayımladım ve mail adresimi ve CYTA telefon numaramı Kıbrıslırum okurlarıma verdim...
Nitekim dün aldığım bir mesajda, aslında bu fotoğrafların, Aziz Bey’in Yerolakko’daki evin sahipleri olmadığı, başka bir çift oldukları belirtiliyor. Buna göre, fotoğraftakiler Diamanto ve eşi Kokos imiş. Bay Kokos’un Lefkoşa’da Athalassa Caddesi’nde bir benzin istasyonu bulunmaktaymış... Dün bir başka mesaj daha alıyorum: Athina Hristoforidu, kendisini aramamı istiyor. Onu aradığımda, bu resimlerin annesiyle babasının düğün resimleri olduğunu öğreniyorum... Annesi Diamantos ve babası Kokos Hristodulu, Yerolakko’dan 1974’te göçmen oldukları için ellerinde hiç düğün fotoğrafı yokmuş... “Bu fotoğrafların bulunduğu ev, belki de dedemlerin eviydi veya başka bir akrabamızın” diyor... Dedesinin bir zamanlar Yerolakko’da “Picadilly” adlı bir lokanta ve sineması varmış... Şimdilerde orası bir kulübe dönüştürülmüş diye anlatıyor...
Ona isterse kendisini Aziz Bey’e ziyarete götürebileceğimi söylüyorum, böylece fotoğrafları Aziz Bey’den alabilir... Veya Aziz Bey’in torunu Ziliha Uluboy’la buluşup fotoğrafları ondan alabilir... Kendini nasıl rahat hissederse, o şekilde bir organizasyon yapabileceğimizi söylüyorum... Athina Hanım, önemli olan şeyin Aziz Bey’in bunca yıldır bu fotoğrafları saklamış olması olduğunu söylüyor... Onunla ilerleyen günlerde haberleşeceğiz ve fotoğrafların iadesi için yapmamız gereken neyse, onu birlikte yapacağız...
AZİZ SOFUOĞLU 92 YAŞINDA...
Bu fotoğraflarla ilgili olarak yaşadığımız süreci de aktarmak istiyorum okurlarımıza... Uzun yıllar Kayıplar Komitesi’nde psikolog olarak çalışan arkadaşımız Ziliha Uluboy’un organizasyonuyla onun çok yaşlı dedesini Gönyeli’deki evinde görmeye gidiyorum... 92 yaşındaki Aziz Sofuoğlu, balkonda oturmuş, beni bekliyor, sıcak bir karşılamayla birlikte balkonda oturup kahvemizi içiyoruz... Az sonra Ziliha da geliyor, ekmek gadeyifi ve dondurma getiriyor – aslında dedesinin ekmek gadeyifi yapacağını söylemişti çünkü misafirlerine kendi eliyle yaptığı ekmek gadeyifini ikram etmeyi çok severmiş... Ancak son birkaç gündür gözleriyle ilgili bir sorun yaşadığı için bu kez Ziliha getiriyor ekmek gadeyifini – torup gadeyiflerimizi yiyoruz, kahvemizi içiyoruz... Bu ekmek gadeyifi gerçekten nefis, gülümseyerek yiyoruz üstündeki dondurmayla birlikte – Kıbrıslırum arkadaşlarımız da bu tatlıyı çok seviyor... Baklavadan çok ekmek gadeyifi isterler “Ne getirelim?” diye sorduğumuzda...
Ziliha gelmeden önce biz röportajımıza başlıyoruz Aziz Bey’le... Ziliha da bir kamera getirmiş, kayda almak istiyor sohbetimizi... Röportajımız bitmeden önce, Ziliha’nın Londra’da yaşayan dayısı da İngiliz eşiyle birlikte geliyor ve balkondaki sohbetimize katılıyor...
İçeride duvarlarda asılı resimlerin fotoğraflarını çekiyorum... Aziz Bey, rahmetlik eşi Ziliha’yla birlikte bu fotoğraflarda... Bu ev pozitif bir atmosfere sahip, güzel bir enerjiyle dolu, tüm kapılar ve pencereler açık, Gönyeli’den Girne’nin Beşparmak dağları görülüyor oturduğumuz balkondan... Aziz Sofuğlu, birbuçuk yıl önce kaybettiği eşinden söz ederken büyük bir hüzün hissediyor... “Bir evim vardı, şimdi evsizim” diyor, eşini kaybetmenin yarattığı sarsıntıyı anlatırken...
TERA KÖYÜNDE DÜNYAYA GELMİŞ...
Aziz Sofuoğlu 1933 yılında Baf’ın Tera köyünde dünyaya gelmiş, tam 92 yaşında şimdi... Her sene yaşgününü kutlamaya Tera’ya gidermiş ancak bu yıl sağlık sorunları nedeniyle gidememiş yaşgününü köyünde kutlamaya...
“22 sene Tera’da yaşadım” diyor...
“İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri RAF askeri üslerinde oksillari polis olarak görev yaptım... 1956 yılında Ziliha Hanım’la evlendim... O da Teralı idi... İki çocuğumuz oldu... Oğlum İngiltere’de yaşıyor, kızım Lefkoşa’da... Birbuçuk sene önce eşimi kaybettim... Beşbuçuk ay süreyle hastanede yattı, çok acı çekti... Şimdi huzur içinde yatsın... Onsuz şimdi yarım bir insan gibiyim, sanki bir yarım yoktur... Onu çok özlerim” diye anlatıyor...
FEDONİ ADLI BİR KIBRISLIRUM KOMŞU...
1974’ten önce Leymosun’da yaşıyorlarmış... 1974 sonrasında ise Yerolakko (şimdiki adıyla Alayköy) köyüne yerleştirilmişler ancak daha sonra Girne’de yarı inşaat halindeki bir yeri alıp kendileri bir ev inşa etmişler...
“16 sene Leymosun’da yaşadım... Kıbrıslırumlar’la, Kıbrıslıtürkler’le, İngilizler’le çalıştım... 1960 öncesi oksillari polis idim. Sonra polis oldum, bir sene de Lefke’de kaldık. Sonra Leymosun’a gittik ve orada 16 sene yaşadık...
Leymosun’da geceleri havaya ateş ederlerdi gergin dönemlerde ancak sabah herkes gene işinin başına giderdi... Leymosun’da bir Kıbrıslırum komşumuz vardı, adı Fedoni idi... Erkekler esir alınmadan önce, birbirimizin evlerine gidip gelirdik. Evlerimiz Pragas Sokağı’nda idi. Fedoni polisti, biz de polistik ancak bizler Kıbrıslıtürk tarafında hizmet etmekteydik – kimse ne olacağını bilmiyordu, kestiremiyordu... Yeniden birleşeceğimizi düşünüyorduk... Ancak görürsünüz kaç yıl geçti ve hala yeniden birleşme olmadı, hiçbir şey olmadı...
Fedoni bizi kurtardı... Bazı EOKA-B’ciler geldiler ve insanları taciz etmeye başladılardı – bazı Kıbrıslıtürkler’in evlerine giriyorlardı... Fedoni bu EOKA-B’cilere “Bu insanların bir suçu yoktur, masumdurlar... Onlara dokunmayacaksınız” dedi ve bizi korudu... Barikatlar açıldıktan sonra Leymosun’a gidip Fedoni’yi ziyaret ettik, birlikte fotoğraf da çektik...
1974’te tüm diğer Kıbrıslıtürk erkekler gibi ben de Leymosun’da esir alınarak üç ay esir tutuldum... Kızım ve oğlum, eşimle birlikte o günlerde yasadışı yollardan kuzeye geçtiler, taksilerle... Eşimin kızkardeşi Kaymaklı’da kalıyordu, onun yanına gittiler. Esir değiş-tokuşu esnasında Kasım ayında geldim ve eşimle çocuklarımı buldum. Kızım o günlerde 14 yaşındaydı, oğlum da 15 yaşındaydı...”
“YEROLAKKO’DAN BİR DÜLGER...”
“Eşim hasta oluncaya kadar Girne’deki evde yaşıyorduk... Eşim hastalanınca Lefkoşa’da bu eve yerleştik ve Girne’deki evimizi kiraladık. Eşimin tedavisi için Lefkoşa’da olmamız gerektiği için böyle yaptık” diyor...
Aziz Bey’e mesleğini soruyorum...
“Hırdavatçılık yaptım, bir dükkanım vardı...” diye anlatıyor.
Yerolakko’da 1974 sonrası yerleştirildikleri evde üç tane fotoğraf bulmuş... Yerolakko’daki evin Kıbrıslırum sahibi evi ziyaret etmiş ancak fazla kalmamış...
“Hatırladığım kadarıyla dülgerdi... Ziyarete geldikleri gün çok kalmamışlardı ve o gün fotoğrafları bulup onlara verememiştim. Sonrasında da biz Yerolakko’dan ayrılıp Girne’ye yerleşmiştik... Yerolakko’ya ancak arada bir gidiyorduk... Yerolakko’da bir dükkanımız vardı... Evin sahipleri köye gittiklerinde beni bulamadılar çünkü ben artık Girne’de kalıyordum... Torunum Ziliha Uluboy’dan bu fotoğrafların sahibini bulmasını istedim ki kendisine bu fotoğrafları iade edebilelim, Ziliha da seni buldu yazasın diye... İnşallah bulun bize kendini” diyor...
Dört torunu, dört de torun çocuğu var Aziz Bey’in...
“EŞİMLE 63 YIL GEÇİRDİK...”
“25 sene boyunca hırdavatçılık yaptım” diyor... “Şişeleme de yapıyordum... Mesela tahın alıp şişelere doldurup satıyordum... Girne’de yaşamaya alıştıydım. Evimiz Girne’nin en güzel yerindeydi, Temroz’a (Templos/Zeytinlik) doğru giden yolun üstündeydi... Oğlumun adı Erdinç Aziz, kızımın adı Ayşe Sofuoğlu...
Eşimle 63 sene birlikte yaşadık. Her zaman birlikteydik... Çok yakındık... Hastalandığında ona baktım, ona yemek yaptım... En kötü şey, onun geride bıraktığı boşluktur... Daha önce bir evim vardı, şimdi onsuz kendimi evsiz biri gibi hissederim... Girne’deki ev, bizim evimizdir, kendi paramızla satın aldık, yarım inşaatı, bunu bitirip ev haline getirdik... Ancak Yerolakko’daki ev, bizim evimiz değildi...”
“YEROLAKKO’DAKİ EV...”
“Leymosun’dan Kıbrıs’ın kuzeyine geçtiğimizde Yerolakko köyüne gönderildik, burada boş bir eve yerleştirildik... Anladığım kadarıyla bu evin sahibi Kıbrıslırumlar yeni evliydiler... Evin içinde çöp yığını vardı, bu çöpleri temizlemek epeyi zamanımızı aldıydı... Ganimet edilmişti, bu yüzden ev boştu biz gittiğimizde, içinde yalnızca çöpler vardı” diye konuşuyor Aziz Bey...
“TERA” ADLI BİR ÇOCUK...
Bay Aziz Sofuoğlu’na da, onunla röportajımı organize eden torunu Ziliha Uluboy’a da çok teşekkür ediyorum...
Ziliya on yıldan fazla süreyle Kayıplar Komitesi’nde psikolog olarak görev yapmıştı. Şimdilerde kendi kliniğinde mesleğini sürdürüyor. Harika arkadaşımız Öncel Polili’yle evlidir. Öncel Polili avukattır ancak sıradan bir hukukçu değildir Öncel... Uzmanlığı insan hakları alanındadır ve onu aktivistleri, sendikacıları, muhalifleri mahkemelerde savunurken görebilirsiniz – haksız yere tutuklandıklarında ya da mahkemede savunmaya ihtiyaç duyduklarında, Öncel Polili bir hukukçu olarak onların yanındadır... Vicdani red ve insan hakları konulu davalarda da görev yapıyor. Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı’nın yönetim kuruluna da uzmanlığıyla zenginlik katıyor. Öncel Polili, Kıbrıs’ta “kayıplar” gibi son derece hassas insani konuda da çalışma yaptı ve çeşitli raporlar hazırlayarak durum değerlendirmesinde bulundu... İlerici bir Kıbrıslıtürk’ü simgeleyen parlak bir örnektir kendisi ve Ziliha’yla birlikte “Tera” adını verdikleri bir de kızları vardır... Evet, “Tera” köyünün adı, bir kız çocuğunun adı olarak yaşamaya devam ediyor...
Aziz Sofuoğlu, torunu Ziliha Uluboy ile...
Ziliha Uluboy ve Öncel Polili'nin düğününde rahmetlik Ziliha Hanım ve onu hiç unutmayan eşi Aziz Bey
Yerolakko'da Aziz beyin bulduğu bir fotoğraf...
Yerolakko'da Aziz beyin bulduğu fotoğraflardan biri...
Yerolakko'da bulunan fotoğraflardan biri...