500 “bakıcılı” hastane!

Cenk Mutluyakalı

Hastanede bir hasta canına kıydı.
İşin detaylarına girmek sorumlu gazetecilik olmaz.
Üzücü, trajik ve sarsıcı bir son yaşandı.
Elbette bu gelişmeyi tümüyle görmezden gelmek de mümkün değil.

"Devlet" hastanesinden söz ediyoruz ve bir devlet, özellikle de sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamusal hizmetlerin kalitesiyle ölçülür.
Sordum, soruşturdum ve yine iki temel sorun çıktı karşımıza: Biri güvenlik, bir diğeri bakım!
Yönetemiyoruz ve yönetilmiyoruz gerçeği bu!

***

Hastanelerimizde yıllardır “bakıcı” krizi yaşanıyor.
Paranız yoksa eğer bu “devlet” size bakmıyor!

Verginizi alıyor, bakmıyor.
Fon, harç, pul alıyor, bakmıyor.
Oy istiyor, nutuk atıyor, bakmıyor.

Ya aileniz, evlatlarınız, yakınlarınız işini, gücünü bırakacak, yanınızda olacak gece, gündüz…
Ya da bakıcı tutmak için maaşınızı feda edecekseniz.
Hele asgari ücretle çalışıyorsanız, hele özel sektördeyseniz…

***
Sağlıkta tam bir “bakıcı pazarı” kuruldu.
İşin aslı, çoğu Türkmenistanlı bu insanlar da olmasa, ortada kalacak hastamız, yaşlımız…
Kokacak!

***

Eşitmiş, egemenmiş, devletmiş.
Peh!
Tam bir acizlik yaşanıyor bu anlamda…

Hastanelerde “bakıcı” kadrosu olmadığı gibi uzmanlık da yok bu yönde…
Sertifikalı, kayıtlı, tanımlı insanlar yok.
Özellikle yaşlılar için tam bir kâbus haline geldi “yatalak” olmak, ne acı…

***

Yurt dışında yaşayan Kıbrıslılar, özellikle yaşlandıkları zaman adaya dönmek istemezler.
Hele kronik rahatsızlıkları varsa…
Gelmek istemezler ve konuştuğunuzda “orada devlet bize bakıyor” derler.

Evlerde bakım vardır.
İlacına, bezine, sargısına, bakıcısına destek vardır.
Gelmezler!
Üzücü de olsa en sonunda cenazeleri gelir.

***

Herkes biliyor bu sorunları…
Çözüm değil bahane üretiyoruz genelde…

Ülkenin mali kaynaklarını sorunların çözümüne göre kullanmıyoruz.
Önceliklerimiz yok!

Birisi “500 yataklı hastane yapacağız” diyor örneğin!
O yataklarda kim, nasıl yatacak, hastalara kim bakacak, bunu düşünen yok.
Duvar var, yatak var, beton var, cihaz var ama organizasyon yok, hekim yok, hemşire yok, bakıcı yok, can güvenliği yok!

Siz bize “500 bakıcılı hastane” müjdesi verir misiniz önce!