4 olay 3 fotoğraf ve eşit egemen devlet

Serhat İncirli

Hiç göstermeden, üç adet fotoğraf ve dört ayrı olayı anlatmak istiyorum...

Birinci fotoğraf ve birinci olay, çok meşhur olan “Kaptan Tatar helikopterden el sallıyor” fotoğrafı...

Uzun uzadıya anlatmanın bir anlamı yok; ülke yanarken, ülkenin Cumhurbaşkanı, helikopterle gezeceği için çok mutlu, saf, masum bir küçük çocuk gibi eğleniyor... Ve karşısında Fuat Oktay, kesinlikle kendisine acıyarak ve bir miktar da “utanarak” bakıyor...

Ve eşit egemen devlet havası!

-*-*-

Ve aynı Fuat Oktay, bu fotoğraftan bir kaç gün sonra Cezayir’e gidiyor...

Akdeniz Oyunları’nda Türkiye’yi şeref tribününde temsil ediyor.

Gülümseyerek tabii ki...

Seremonide, Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı taşıyan sporcular ve Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı taşıyan sporcular geçiyor önünden, selamlıyor...

-*-*-

Derken Akdeniz Oyunları’nda çekilmiş bir fotoğraf...

Bu da ikinci fotoğrafımız ve ikinci olayın devamı...

Üç sporcu şeref kürsüsünde...

Erkekler jimnastikte aletli bir dal...

Dalı boş verin...

Birinci Kıbrıslı bir sporcu...

İkinci ve üçüncü ise Türkiye’den...

İki eşit ve egemen devletin sporcuları...

-*-*-

Ve üçüncü olay ve fotoğrafa gelelim...

Madrid’te NATO Zirvesi...

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan...

Yanında tercümanı...

Ve bir adım karşısında, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis...

İki eşit ve egemen devletin başkanları...

-*-*-

Olay 4 mü?

Ersin Tatar, Omorfo’da portakal festivalinde...

Taze sıkılmış portakal suyu içiyor...

Gelmişken, düğünleri de geziyor...

Korumalarla falan...

-*-*-

Yazı bu kadar!


Sahillerimiz, siyasetimiz gibi!

İskele’de Long Beach sahilini affedersiniz “mok götürüyor”...

Üzgünüm ama böyle!

Sevgili Belediye Başkanı, “... yok öyle değil, bu akan şey, kanalizasyon değil” dese de, belli ki bölgede “altyapı” yeterli değil!

İskele’de deniz suyu “Girne”leşti!

-*-*-

Girne mi?

Abi Girne bölgesinde, tut Karşıyaka’dan, gel Yudi Tepesi’ne kadar, bir kaç küçük koycuk bulup da temiz suya rastlarsanız, haber verin!

-*-*-

Peki neden böyle oldu?

Bir: Ganimet kültürü...

İki: Kültürsüzlük...

-*-*-

Ne demek mi istiyorum?

Topraklar, arsalar, araziler, evler, plajlar, denizler “hırsızlık” olduğundan ve bundan da hepimiz bilinçaltı veya bilinçüstü haberdar olduğumuzdan, tümünü ciddi anlamda hor kullanıyoruz!

-*-*-

Cumhurbaşkanı da çıkıp, altyapıyı umursamadan ülkeyi betona boğan kapitalist vahşiliğe, “plan, yasa takmayın, yapın arkanızdayız” deyince, olacağı budur...

-*-*-

Anlayacağınız, tıpkı siyasetimiz gibi; sahillerimiz de “moktan”...


Ahbaplara para var aldatılan işçiye yok!

Özel bir şirketin bir milyar TL’lik borcunu “bizim adımıza” üstleneceksiniz...

Ercan Havaalanı’nı yapan şirketin 20 milyon TL’lik vergi borcunu erteleyeceksiniz...

Ama 200 işçiye 3 aydan beri maaşlarını ödemeyecek ve yedi aydan beri de yatırımlarını yapamayacaksınız... İnsanları ezeceksiniz, aç bırakacaksınız ve alay da edeceksiniz...

(Bu satırları yazdığım dün öğleden sonraya kadar henüz ödeme yapılmamıştı)

-*-*-

Taşeron firmalara kayıtlı işçiler haklı olarak ayaklandı.

Bu işçilerin tamamına yakını UBP’ye oy verdi veya yakınları fanatik UBP’li...

Hepsine seçimden önce “sizi işe alıyoruz, şimdilik böyle idare edin ama kesin devlette çalışır olacaksınız, oylar UBP’ye” denmiştir.

-*-*-

Bu durum, jeneratör karşılamak için Lefkoşa’dan kalkıp Mağusa’ya giden Ünal Üstel ve iki bakanının ama hepsinden öteye hükümetin büyük ortağı UBP’nin bir utancıdır, ayıbıdır.


Ersin Tatar, en son Tayyip Erdoğan ile ne zaman görüşmüştü? Galiba Geçen sene Aralık ayındaydı... İster misiniz Erdoğan, artık doğrudan Nikos Anastasiadis ile görüşsün! “Böyle bir durumda, Ersin Tatar da gider, Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekler!” mi diyorsunuz? Şaka bir yana, Tatar için ne zor bir durum! Türkiye’nin sadece iki adet en alt düzey memuru ile görüşüyor... Onlardan talimat alıyor, bazı düğünlere gidiyor ve eşit egemen devletin cumhurbaşkanı olduğunu sanıyor...