37 arkeologdan 24’ü kadın!

Sevgül Uludağ

Mevlevi’de (Kyra) bir “kayıp” şahıstan geride kalanlar, bir dere yatağına gömülmüş biçimde bulundu. Kayıplar Komitesi kazı ekibinin Mevlevi (Kyra) köyünde yürüttüğü kazılarda yaşlı bir çoban olduğu sanılan bir “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşıldı.

Mevlevi’de (Kyra) askeri bölge yakınlarında deneyimli arkeolog Demet Karşılı’nın ekip liderliğini yürüttüğü Kayıplar Komitesi Kazı Ekibi’nde Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum arkeologlar kazıyı birlikte yürütüyor. Kazı yapılan alanın etrafında çeşitli patlamamış mühimmatın da bulunduğu, bu yüzden kazının çok hassas ve tehlikeli koşullarda yürütüldüğü öğrenildi.
Kazı ekibinde bulunan arkeolog Çınar Karal, bir ay kadar sonra doğum yapacak fakat sekiz aylık hamile olmasına rağmen ekipte görevini yapıyor...... Sekiz aylık hamile olmasına karşın bu kadın arkeoloğumuz Mevlevi’deki (Kyra) kazılara katılmayı sürdürüyor...
Kazı ekiplerinde çok sayıda kadın arkeolog bulunuyor ve geleneksel kadın rollerinin ve kadınlara yakıştırılan mesleklerin dışında, çetin arazi koşullarında erkek arkeologlarla birlikte kazıları yürütüyorlar.
Kayıplar Komitesi’nin kazı ekiplerinde toplam 37 arkeologdan 24’ü kadın... Kazı ekiplerinde 24 kadın arkeolog ve 13 erkek arkeolog görev yapıyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çekilen bir fotoğraf da, onları makyajsız, süssüz, iş giysileri içinde, toz toprağa bulanmış vaziyette iş dönüşü Kayıplar Komitesi ofisinde gösteriyordu... FACEBOOK’ta Dünya Kadınlar Günü’nde paylaşılan ve o gün çekilen fotoğrafın altına arkeolog Demet Karşılı şöyle bir not düşmüştü:
“Bunca yıldır ölümün ortasında kayıp yakınlarına, aslında en çok da kendileri gibi kız evlatlarına, annelere ve eşlere umut arayan KŞK arkeologları-kadınları, her günkü gibi 7.45-16.00 arası topuksuz, makyajsız, ojesiz ve fönsüz bugün de arazide ve labta,
Öylesine benzersiz ve kıymetli aynı zaman da çetrefilli, karmaşık, çoğu zaman hayli ağır koşulların içinde,
Cesur, özgüvenli, dişiliğiyle değil kişiliğiyle, güçlü bir şekilde ayakta duran ve direnen meslektaşlarım,
8 Mart’ın anlamını unutan hatta sorsan hiç bilmeyen, restorantları dolduran kokoşlara inat gün aslında en çok da sizin gününüzdür…Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun…..
Sevgiyle…..
Bütün gün soğukta toprağın altında geleceğe umut arayan Kıbrıslı bir kadın…”
Geleneksel kadın mesleklerinin ve kadın rollerinin dışına çıkarak, en çetin arazi koşullarında kesintisiz biçimde kazıları sürdüren ve  bundan hiç yakınmayan tüm kadın arkeologlarımızı bir kez daha kutluyoruz ve kazasız belasız kazılar diliyoruz...
Onlar genç kızlarımıza “rol model” olacaklar, geleneksel kadın mesleklerinin dışında çalışan birilerini göstereceğimiz zaman onları örnek göstereceğiz... Onlar bizzat kendi yaşam ve çalışma pratiklerini ortaya koyarak eşitlikçi bir toplumun öncülüğünü yapıyorlar... Hepsine de “Bravo!” derken, bir ay sonra doğum yapacak olan arkeolog Çınar Karal’a da kolay ve sağlıklı bir doğum diliyoruz...

 

***

“Barışmak için bir de hatırlamak gerek...”

BAHAR ÇUHADAR

'Antigone 2013'ün kahramanı kardeşinin kemiklerini arayan Kürt Antigone. Oyun 'barışın' bir şartının da hatırlayıp yüzleşmek olduğunu anımsatıyor.
Sophokles’in 2500 yaşındaki eserinin kahramanı Antigone’nin, günümüzde yaşayan Mutkili bir Kürt kızıyla nasıl bir benzerliği olabilir? İktidar savaşında ölen iki kardeşinden biri törenle gömülürken diğeri ‘hain’ damgasıyla ‘gömülmeme’ cezası alınca, Antigone krala başkaldırır, diğer kardeşini elleriyle gömer. Kürt Antigone’nin ise bir kardeşi devlet tarafından ‘şehit’ ilan edilmiş, diğeriyse devlet eliyle ‘yok edilmiştir.’ O da kardeşlerinden gerilla olanın kemiklerinin peşinde uzun bir yolculuğa çıkar.
Hikâyenin izleyeceğimiz kısmı yolculuğun ‘gerdek gecesi’ ayağı. Kardeşinin kemiklerini bulup gömmek niyetiyle kurduğu oyunun son sahnesidir bu gece. Kardeşinin cesedini yok etmekle ‘görevlendirilmiş’ bir askeri ‘eş’ olarak seçmiş, intikam değil ama hakikati öğrenmek için ince ince kurduğu ‘tuzağın’ sonucunu almak, kardeşinin akıbetini öğrenmek istiyor.
Sophokles’in metninden esinle yazılan oyun, Kürtçe tiyatro yapan Destar Tiyatro’dan Berfin Zenderlioğlu’nun imzasını taşıyor. Geçen yıl ‘Antigone 2012’ydi adı, ‘Antigone 2013’ olarak devam ediyor. Gelini Zenderlioğlu, damadı Mirza Metin oynuyor. İki sandalye, bir büyük akvaryum ve hem gölgelerini kullanmalarını sağlayan hem de projeksiyon vazifesi gören paravanlarla sade bir sahne kurmuşlar. Küçük bir ön oyunla -öfkeli Kürtçe mırıldanmalarla- giriş yaptıktan sonra hikâye akmaya başlıyor. Fonda Kürtçe repliklerin Türkçe tercümeleri eşliğinde.
‘Antigone 2013’ zekice bir esinlenme örneği. 60 dakika içinde ‘olaylar’ hızla önümüze seriliyor, mekânın darlığı küçük kovalamaca sahnesinin sıkışık bir alanda yaşanmasına sebep oluyor ve içi balık dolu akvaryum hem rejideki yeriyle hem de verdiği ‘balık hafızalı toplum’ mesajıyla biraz fazla ağırlık yapıyor ama hiçbiri oyunun ‘ağırlığından’ bir şey eksiltmiyor.
Zenderlioğlu; kemiklerin nerede olduğunu hatırlamayan asker aracılığıyla, ‘haklı/haksız taraf’ ayrımı yapmadan, yakın dönemin ‘unutturulmaya çalışılan’ kayıplarının hesabını soruyor. “Bu kadar şey sadece kemikler için mi?” diye soran eski askere karşılık, Kürtler için hakikate ulaşmanın kıymetini hatırlatıyor. Barışma ihtimali ilk kez bu kadar yakındayken, gerçek bir barış için kayıpları, kemikleri, sorumluları, kısacası ‘hakikati’ de bulup çıkarmamız gerektiğini fısıldıyor. Bu günlerde izlemenin vaktidir...
www.sermolaperformans.com
(RADİKAL – Bahar ÇUHADAR – 10.4.2013)