24 HAZİRAN SONRASI TÜRKİYE VE KIBRIS

Sami Özuslu

24 Haziran’da seçimler var.
Bizde yerel…
Türkiye’de ise hem Başkan, hem parlamento…
Bizdeki belediye ve muhtarlık seçimlerinin sonuçları iç siyasete kimi etkiler yapacaktır muhakkak.
Partiler alacakları oy ve kaybedip kazanacakları belediye başkanlıkları üzerinden hesaplar yapacaklardır.
Yeni hükümet senaryoları falan da yazılabilir. Meraklısı çok!
Ancak 24 Haziran’da buradakinden çok Türkiye’deki seçimden çıkacak sonuçlar merak ediliyor.
Halihazırda 106 bin seçmenin zaten Türkiye’deki seçimler için oy verdiği, her haliyle ‘entegre’ olmuş Kuzey Kıbrıs’ın ve de Kıbrıs adasının ‘geleceği’yle ilgili neler olabileceğine kafa yoruluyor.
Yalnız Kıbrıs’ın kuzeyinde de yapılmıyor bu hesaplar. Kıbrıs’la alakalı herkes 24 Haziran –ya da 1 Temmuz- sonrasını öngörmeye çalışıyor.
‘Kim kazanırsa ne olur’ diye…

*  *  *

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, parlamento seçiminde de tahminde bulunmak kolay değil. Seçimlerin adil ve şeffaf olmadığı konusunda genel bir algı var. ‘Sandıklar değişecek ve bu nedenle Erdoğan da, AKP de seçimi kazanacak’ diyenler çoğunlukta.
Bence durum o kadar net değil. Aksine seçimden bir ‘denge’ çıkma olasılığı var. Erdoğan’ın ilk turda değil ama ikinci turda seçim kazanacağını, AKP’ninse tek başına ‘çoğunluk’ olamayacağını düşünüyorum.
Yeni ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde Başkan çok güçlü olacak elbette, ama parlamentoda oluşacak böyle bir aritmetik, hem demokratik bakımdan bir sübap, hem de sonraki seçimler için umut teşkil edebilecek.
Yok eğer Erdoğan-AKP zaferiyle biterse 24 Haziran seçimleri, Türkiye’de modern yaşamın ve demokrasinin hilafına çok daha kötü gelişmeler yaşanması olası.

*  *  *

Gelelim ‘bizim soru’ya…
Yani Türkiye’deki seçimin sonucuna bağlı olarak Kıbrıs’ta ne olacak?
Hem Kuzey Kıbrıs’ta…
Hem de Kıbrıs sorununda…
Sorunun birinci kısmı, yani Kuzey Kıbrıs’la ilgili tarafı da kuşkusuz ikinci kısma, yani Kıbrıs sorununun gelişimine bağlı.
Meali şu: Kıbrıs sorunu çözüm yoluna girmezse eğer, Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye’ye çok daha bağımlı hale gelecek. Belki de politik ihtiyaçlara göre ‘Hataylaştırma’ süreci yaşanacak.
‘Olmaz’ diyenler, bir yere not etsin bunu.
Olduğu zaman konuşuruz.

*  *  *

Üstelik –maalesef ki- Türkiye’nin dış siyasetinde, iktidara namzet bütün partiler aynı nakaratı tekrar ediyorlar.
Hemen bir not: Bu ‘ezber’i bozacak gibi görünen bir siyasetçiyle tanıştık bu seçim döneminde: Muharrem İnce…
Bu seçimi kazanamasa da, Türkiye sosyal demokrasi hareketi ve de CHP Muharrem İnce’yi kazandı. Muhtemeldir ki ilk kurultayda CHP Genel Başkanı seçilecek.
Seçilsin zaten!..
Kıbrıs sorununa, Kürt sorununa, Ege sorununa MHP’den bile daha da milliyetçi gözlükle bakan bir parti ‘sol’ falan olamaz. Umudumuz Muharrem İnce CHP’yi bu ‘siyasi batak’tan kurtarır. Türkiye’nin ‘gerçekten sol’ bir partiye çok ihtiyacı var. Ve bu gariban Kıbrıslı Türk solcuların da!..
Lakin ‘24 Haziran sonrası Kıbrıs’ta olumlu bir gelişme olur mu olmaz mı’ sorusuna olumlu yanıt verecek bir manzara yok orta yerde.
Hatta ‘gaz’ nedeniyle sancılı bir döneme girilecek gibi görünüyor.
Yunanistan’ın Kıbrıs’ı çözme gibi bir gailesi zaten yok.
İngiltere üsleriyle adada mutlu, mesut, bahtiyar…
Amerika, Rusya, Çin için çözüm olsa ne, olmasa ne?
Ve zaten bizim de ‘hastalığımız’ bu…
“Kıbrıs’ı biz çözeriz” diyememek.
Ve Godot’yu beklemek…
24 Haziran’dan sonra da gelmeyecek o Godot!..
Hatta hiç gelmeyecek.
Asıl soru şu: Biz çözmeye var mıyız?