23 Nisan’ı Nasıl Kutlamalı?

Salih Sarpten

 

Bugün “23 Nisan”… Modern Türkiye’yi kuran en önemli günlerden birisi… Bu önemli günün anlamını çocuklarımıza ve genç kuşaklara aktarmamız gerektiği de aşikar… Dahası bu gün, çocuklara armağan edilmiş özel bir gün. Bu nedenle de en değerli varlıklarımız çocuklarımızın, tüm dünya çocukları ile birlikte kutlaması gereken önemli bir değer…

Ne var ki son birkaç günde sosyal medyada 23 Nisan kutlamaları ile ilgili çok sayıda eleştiriyi, kutlamaların nasıl olması gerektiği ile ilgili değerlendirmeleri ve geçmiş kutlamalarla kıyaslamaları bolca okumuşsunuzdur. Eleştirilen geneli “kutlamaların 23 Nisan gününden çok önce başladığı, bunun aslında bir eğitim kaybı olduğu, bu kutlamaların öğretmenler için bir tatil imkanı sunduğu” şeklinde uzayıp gidiyor… Ancak bu eleştiri ve değerlendirmelerin kısmen haklı yanları olsa da pedagojik gelişimi desteklediği söylenemez. Çünkü eğitim dediğiniz şey mekanik bir şey ya da sadece akademik bir şey de değildir. Hatta akademik kazanımlardan daha da önemli olan; duyuşsal davranışlar, tutumlar, değerler ve sosyal beceri eğitimin ihmal edilemez unsurlardır. İşte tam bu noktada “genelde milli günler, özelde 23 Nisan nasıl kutlanmalıdır?” sorusuna anlamlı yanıt verilmelidir.

İlk akla gelen olgu, bu günün çocuklarının, yetişkinlere gösteri yaptığı bir gün olmaktan çıkartıp, çocukluklarını doyasıya yaşayacağı bir şenlik halinde kullanmasıdır… Ancak bundan çok daha önemli bir konu daha var. O da egemenlik…  Evet, egemenlik çünkü “23 Nisan” ulusal egemenliğin en önemli simgesi…

Peki, ama egemenlikle ilgili kazanımları çocuklarımıza aktarabiliyor muyuz? Bugünü kutlarken çocuklarımızın egemenliğin anlamını ve önemini kazanmasını sağlayacak yapıları kuruyor muyuz?   Hiç kuşku yok ki, kendisi egemen olmayan bir çocuğun egemenliği, zihninde anlamlandırması beklenemez… Özgüven, özsaygı, düşünme becerilerine sahip, kendi ile ilgili kararları kendinin alabildiği, demokratik ve evrensel değerleri içeren bir yapı özellikleri taşımayan eğitim sisteminde yetişen çocukların egemenliği içselleştirmesi pek de kolay olmuyor…

Oysa bütün bunlar eğitim işidir. Bu nedenle de kaç gün sürerse sürsün bu kutlamalar çocuklarımıza;

  • Düşüncelerini ifade edebilecekleri, demokratik ortamlar hazırlamalı…
  • Kendilerini ilgilendiren konularda kendi fikirlerini söylemelerine fırsatlar yaratmalı…      
  • Sorumluklar alıp, sosyal ve kişisel yetkinlik kazanmalarını sağlamalı…
  • Ve katı kurallara bağlı olgular içerisinde değil, bir şenlik anlayışıyla gönüllerince eğlenebilecekleri kutlamalar yaratmalıdır…

Çocuklarımıza düşünmesi becerisi kazandırmadan, ileride soracağımız bilgileri eksiksiz ezberlemesini istiyoruz.  Eleştiri kültürü kazandırmadan, söylediğimiz her şeyi harfiyen yapmalarını istiyoruz… Ve en önemlisi, sadece ders yapsınlar, sözümüzden çıkmadan sıkı kurallar içinde eğlensinler (daha doğrusu bizi eğlendirsinler) istiyor gibiyiz…


Aklınızda Bulunsun

 

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Tarihleri

Türkiye’de gerçekleştirilecek erken seçimler nedeniyle, Türkiye üniversiteleri giriş sınavı olan YSK’nin tarihlerinde de değişiklik oldu. Buna göre YÖK,  23-24 Haziran'da yapılması planlanan YKS'nin 30 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihlerinde yapılmasına karar verdi.

YÖK’ün bu kararı sonrası toplanan ÖSYM ÖSYM Yönetim Kurulu, YKS sınavının 30 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihlerinde yapılmasına ve buna göre ÖSYM 2018 Sınav Takvimi'nde değişiklik yapılmasına karar verdi. Ancak bu değişiklik sınav sonuçların açıklanma tarihini etkilemedi.

ÖSYM’nin aldığı karar göre bir hafta erteleme ile 30 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihlerinde yapılacak olmasına rağmen YKS’nin sonuçları önceden belirlenen 31 Temmuz 2018’de açıklanacak.


Sıra Dışı Okullar

Tekerlekler Üzerinde Bir Sınıf

“Sıra Dışı Okullar” köşemizin bu haftaki okulu Hindistan’dan. UNESCO’nun tüm dünyada, büyük çoğunluğu kız olan 61 milyon öğrencinin asla bir eğitim alamayacağını tahminini destekleyen önemli bir örnek okullardan birisi… CLAP Vakfı tarafından yönetilen bu gezici okul, eğitimi her gün yoksul çocukların kapılarına kadar getiriyor.

Hindistan’ın güney şehirlerinden Hyderaba’daki bir gecekondu mahallesinin içinde bir otobüsten bir sınıfa dönüştürülen yerde çocuklar, ellerindeki tebeşirlerle derse katılıyorlar. Hindistan’daki beşinci sınıf öğrencilerinin yarıdan fazlası ikinci sınıf düzeyinde bile okuyamıyor. Ülkede okuma yazma bilmeme oranları da yüksek. Tekerlekler üzerindeki okul, bu Hindistan kenar mahallesinde yer alan güvenli bir sığınak adeta. Burada yaşayan çocukların çoğu ya hiç okula gitmiyor ya da kaydolduktan sonra okulu bırakıyorlar. Bütün ülkede çok sayıda çocuk, çalışmak için 11 yaşından sonra okulu terk ediyor.