21. Yüzyılda Diplomalı İşsizler

Salih Sarpten

Bir ülkenin ekonomik kalkınması o ülke halkının, kişisel ve toplumsal gelişmesine bağlıdır. Her toplum, kendi maddi ve manevi kültürel değerlerini, eğitim sayesinde yeni kuşaklara aktarmaktadır. Yirmi birinci yüzyılı yaşadığımız günümüzde, eğitimin önemi katlanarak artmıştır. Eğitim sisteminin ülke kaynaklarının büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, bu önemin büyüklüğü ve ne kadar bilimsel bir plânlamanın yapılması gerektiği açıkça kendini göstermektedir. Ancak ne var ki 2014’ün ilk günlerini yaşadığımız bu dönemde, ülkemiz adına yapılan bilimsel bir planlamadan bahsetmek mümkün değil. Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından gerçekleştirilen “2014 Öğretmenlik Sınavları” bu durumun en güzel örneği olarak karşımızda duruyor: 49 öğretmenlik münhali için 600’ü aşkın başvuru, münhal ilan edilmeyen ya da başvurusu kabul edilmeyen daha 100’lerce üniversite mezunu…

Peki, ama durum neden böyle?  Neden eğitim almış bu büyük potansiyel, ülkenin kalkınmasında olumlu rol oynamak yerine, çözülmesi gereken “diplomalı işsizler” sorunu olarak karşımıza çıkıyor?

Bu sorular için birçok yanıt bulabilirsiniz. Ancak işin esası gençlerimizi, çağın ihtiyaç duyduğu eğitim anlayışlarıyla yetiştiremememizdir… Örneğin, 21'inci yüzyıla ayak uydurmanın anahtarları olan  “girişimcilik” ve “inovasyon”, eğitim sistemimizin hiçbir kademesinde yoktur…

Yeni bir iş başlatmanın kısa tanımı olarak bilinen “girişimcilik”, hayatın her alanında yaşamımızı kolaylaştıracak ve yaşam standartlarının kalitesini yükseltecek hizmetler için en önemli hamle olarak kabul edilmektedir. İnovasyon ise, “yeni bir fikir, cihaz veya yöntemi” ve bu fikir, cihaz veya yöntemlerin geliştirilme sürecini temsil ediyor.

Bütün bunlar için, bu anlayışları içeren bir eğitim sistemine sahip olması gerekliliği aşikardır. Ancak bu kavramları içeren akademik tutum ve değerleri eğitim sistemimizde ara ki bulasın…

Ülkemiz okullarındaki öğretimi irdeleyen eğitim araştırmasının aşağıda okuyacağınız bulguları, eğitim sistemimizin bu kapsamda ne denli gerilerde kaldığını, tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir. Yapılan araştırmada öğretmen ve eğitim yöneticilerinin akademik tutum ve değerler bakımından görüşleri şöyledir:

• Bizim eğitim sistemimizi öğrencilerin meraklarını öldürür yapıdadır. Örneğin öğrencinin ilgi ve merakları çeken sorular sordukları zaman öğretmen bu sorulara yanıt dahi vermeden ‘bunlar konumuzla ilgili değildir, size anlattıklarıma bakın’  diyebiliyor...”

• “Öğretmenlerimiz tek tip cevaplar istiyor… Biraz daha farklı veya farklı bir açıyı öne çıkaran bir yanıtı asla kabul etmiyorlar…”

• “Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki öğrenciyi yaratıcı düşünceye yönetmede, yorum yapabilmeyi, farklı açılardan bakabilmeyi öğretmede çok zayıfız. Bizim sistemimiz kitaba bağlıdır. Kitap ne verirse o dur…”


• Öğrencilerin seçmesi ve karar vermesi gereken unsurları bile biz seçiyoruz. Örneğin “zorunlu seçmeli” diye bir kavram var eğitim sistemimizde. Öğrencilerin kendi ilgi ve istekleri doğrultusunda seçmesi gereken bazı seçimlik dersleri bile, “zorunlu seçmeli” adı altında çeşitli nedenlerle onlar adına okul idareleri seçiyor.”

• “Bizim eğitim sistemimiz hiçbir suretle çocuklarımıza kendi başlarına karar verebilecekleri koşulları oluşturmuyor.”

• “Müfredat odaklı bir yapımız olduğumuz için esas söz hakkı müfredatın oluyor. Müfredat ne diyorsa onu yapıyoruz... Sanırım öğrenciler sadece sınıf kaptanını seçiyorlar.”

------------------------------------------


Buraya Dikkat   

ÖSYM’den Önemli Uyarılar

İnternet üzerinden yapılmakta olan ve 2 Ocak’ta başlayıp 15 Ocak’ta bitecek 2014-ÖSYS başvuruları işlemleri için önemli bir hatırlatma: Başvurunuzu yaptıktan sonra mutlaka bilgisayarlarından, “başvuru tamamlanmıştır” belgesinin çıktısını alınız. Bu belge başvurunuzun sorunsuz yapıldığının en önemli göstergesidir.

ÖSYM Başkanı Ali Demir şu açıklamalarına göre; "şu an (4 Ocak 2014) itibarıyla 52 bini aday başvurusunu tamamladı”. Bir buçuk milyona yakın başvurunun yapılması beklenen 2014-ÖYSY için başvurularınızı son güne bırakmamızı öneririm. Belli ki son günlerdeki başvurularda büyük bir yığılma yaşanacak…

Öte yandan ÖSYM Başkanı Demir, Yükseköğrenime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavlarındaki (LYS) soruların ile ilgili de bazı açıklamalarda bulundu. Demir, “soruların Milli Eğitim Bakanlığının müfredatına  uygun olmasına önem verdiklerini ve soru yazan her akademisyenin ve görevlinin, müfredattaki kazanımları incelemelerini istediklerini ve soruların bu kazanımları yansıtan nitelikte  olmasını sağladıklarını” söyledi…

-----------------------------------------

Anlayana - Gülmece

Mükemmel Kadın

Zamanın birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadın karşılaşır. Mükemmel bir flört döneminden sonra, mükemmel bir evlilikle birlikte mükemmel bir yaşam başlamıştır. Bir yılbaşı akşamı bu mükemmel çift, Noel Baba’yı da yanlarına alarak arabaya atladıkları gibi hediye dağıtmaya çıkarlar. Ancak yolda büyük bir kaza meydana gelir ve sadece biri kurtulur.

Soru: Kim kurtulmuştur?
Yanıt: Mükemmel kadın kurtulmuştur. Her şeyden önce mükemmel kadın gerçekten vardır. Çünkü herkes bilir ki Noel Baba ve mükemmel erkek birer hayal ürünüdür.

DİKKAT: Kadınlar burada okumayı bırakabilir, onlar için yazının sonu burasıdır…

Eğer mükemmel adam ve Noel Baba birer hayal ürünüyse, arabayı mutlaka mükemmel kadın kullanıyordur. Bu da bize kazanın nedenini ve en mükemmel kadının bile araba kullanmak gibi bazı konularda pek de mükemmel olmadığını gösterir.

Şimdi eğer bir kadınsanız ve hala bunu okuyorsanız, bu da başka bir noktayı açığa kavuşturur: Kadınlar mükemmel olsa bile hiç bir zaman laf dinlemezler.