2026 Değişim ve Dönüşümün Yılı Olur mu? 

Salih Sarpten

“Bu kadarı da olmaz” dediğimiz ne varsa yaşadığımız bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük skandalların birbiri ile yarıştığı, hukuka aykırılığın, kamusal çürümüşlüğün tavan yaptığı bir yılı hep birlikte yaşadık.

Elbette böyle gidemezdi. Gitmedi de... Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın ezici çoğunluğu bu çürük düzenin savunucularına dur dedi. 2025; umutların çoğalarak arttığı, ortak aklı ve toplumsal iradenin başat olduğu gelişmelerle tamamlandı.

Şimdi sıra 2026’yı her alanda değişimin ve dönüşümün gerçekleşeceği bir yıl yapmak. Özellikle eğitimde…

Kamusal eğitimde kalitenin artırılması ve genç bireylerin kaliteli eğitime erişiminin sağlanması 2026’nın en öncelikli hedefi olmalıdır.

Bu hedefi yakalamak adına 2026’ya girerken eğitimde değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek adına neler yapılması gerektiğini bir yerlere not etmenin büyük yarar sağlayacağını düşünüyorum.

  1. Eğitimi, ülke politikalarının önceliği haline getirmek: Eğitimin ihtiyaçları ülke gündemin çok gerilerinde kalıyor. Dahası çoğu zaman eğitim için yapılanlar, siyasi kaygılar için önceliklendirilmiş uygulamalar oluyor. Oysa yapılması gereken ilk ve en önemli şey eğitimi, diğer tüm politikaların önüne koymak olmalıdır.
  1. Bütünlüklü bir yeniden yapılanma için eğitimi toplumun tüm kesimleriyle birlikte yönetmek: Başka öğretmen sendikaları olmak üzere, hiçbir paydaşı dışarda bırakmadan eğitim tüm kesimlerle birlikte yönetilmeli; ihtiyaç duyulan değişim plânlı, bütünlüklü ve kademeli bir yeniden yapılanma anlayışı hayata geçirilmelidir.
  1. Öğretmene yatırım yapılmalı, öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştıran anlayışlar terk etmek: Öğretmen olabilme, bir meslek grubunun ihtiyaçlarından daha farklı ve daha fazlası olarak düşünülmelidir. Öğretmenin hem hizmet öncesi hem hizmet içindeki eğitimi gerçek ihtiyaçlara yönelik olmalı uygun, karşılıklı öğrenme fırsatları yaratılmalı ve mutlaka öğretmenin gelişimini sağlamaya yönelik olmalıdır. Öğretmenin atanması ve yükselmesinde siyasi yakınlık değil, liyakat ve pedagojik ilkler esas alınmalıdır.
  1. Kamusal eğitimde kaliteyi vazgeçilmez esas yapmak: Tüm eğitim ortamları için standartlar belirlenmeli, değişen demografik yapıya uygun büyüklükte ve konumda, plânlı ve ihtiyaca dönük alt yapı yatırımları ile modern kamusal eğitim ortamları, daha esnek ve yenilikçi okullaşma modelleri tasarlanmalıdır.
  1. Eğitime ayrılan payı artırmak, daha çok yerine daha akıllı harcama yapmak: Eğitimin genel bütçe içerisindeki payı ve bu payın içindeki yatırım kalemleri artırılmalıdır. Eğitim bütçesi mutlaka büyütülmelidir. Ancak büyütmenin yanı sıra önceliklendirilmiş rasyonel planlama ile gerçekten öğrenmeye katkı sağlayan harcamalar işe koyulmalıdır.
  1. Yüksek puan almak yerine yeterlilikleri dikkate alan bir başarı anlayışı benimsemek: Sınavlar, zihindeki ezberlenmiş bilgileri değil, üst düzey yeterlikleri ölçmelidir. Aileler, öğretmenler ve öğrenciler bu yeterliliklere göre kendi bulunduğu yeri ve hangi yeterliklerin edinilmesi gerektiğini şeffaflıkla kıyaslayabilmelidir. Bireyin bir sonraki kademeye ya da iş hayatına geçebilmesi, tanımlanmış olan bu yeterliklerle ilişkilendirilmelidir.
  1. Eğitim sisteminin her aşamasında denetimi ve hesap verebilirliği sağlamak: Eğitim denetimi, öğrencilerin performansının, öğretmen ve okul yöneticilerinin etkinliğinin artırılmasını odağına almalıdır. Yenilikçi uygulamaları işe koşarak eğitim sisteminde hesap verebilirlik ve güven kültürünün oluşturulmalıdır.
  1. Kalite odaklı bir yükseköğretim politikası belirlenmek: Eğitimde kaliteyi odağına almış açık, anlaşılır net bir yükseköğretim politikası oluşturulmalıdır. Bu politika bağlamında belirlenecek yükseköğretimde kalite esasları ülkemiz üniversitelerinin sahip olması gereken temel kriterler olması yolunda kararlı adımlar atarak yükseköğretim alanı yeniden yapılandırılmalıdır.

2026’da eğitimde değişim ve dönüşümü yakalamalıyız. Bunun için de;

Eğitimi ülke politikalarının önceliği haline getirmeli,  öğretmenliği bir meslek grubundan fazlası, öğretmenleri de bu alanın vazgeçilmez profesyonelleri olarak görmeliyiz.


Okumuş muydunuz?

Cehaletle, deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırlar var, cehaletin hiçbir sınırı yoktur.”

Whoopie Goldberg