2016 Baharında Referandum

Birikim Özgür


Kıbrıs Türk halkı olarak değişen dünyada şekillenen yeni koşullarda ve üstelik “doğrusu budur” denilerek öne sürülen yöntemleri kendi koşullarımıza uyarlama gayretkeşliğinden bitap düşmüş bir vaziyette, gelişmeye ve varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz.
İç dinamiklerimizle değişimi sağlama çabamızın gelip dayandığı bir sınır var.
Kimin değişim yanlısı kimin değişim karşıtı olduğunu dahi tanımlayamadığımız bir aşamaya geldik çakıldık.

Dünya hızla değişirken, Kıbrıslı Türklerin değişen dünyanın belirlediği ölçütler ışığında ama dünyadan kopuk şekilde gelişmesi hiç de kolay olamıyor.
Uğraşıyoruz, didiniyoruz, bir arpa boyu yol kat edebiliyoruz.
Evrensel normlar ışığında hızlıca ilerleyemiyoruz.

Değişime dair anlamlı ve nitelikli bilgilere bir yığın yalan, çirkin ve kötü bilginin karıştığı, toplumsal olanın ayırt edilmesinin artık iyice zorlaştığı bir coğrafyaya dönüştü Kıbrıs’ın kuzeyi.
Bu sorun hepimizi, geleceğimizi, hayallerimizi mahvediyor.
Her şeyden önemlisi değerlerimizi yitirmek üzereyiz!
Son on yıldır sürekli yakındığımız bir sorunumuz var.

Çözüme de hizmet edecek şekilde çeşitli konularda toplumsal vizyon oluşturmakta ve uygulamakta ciddi zorluklarla karşılaşıyoruz.
“Çözümü beklemeden de başarabileceğimiz pek çok şey var” diyerek bu zorlukları aşmaya çalışsak da, çözüm için de “ev ödevlerimizi” eksiksiz yerine getirmemiz gerekiyor bu cendereden çıkabilmek için.
Bir an önce çözümün gerçekleşmesi için canla başla çalışmalıyız.

Dünyada hak ettiğimiz yeri almalı ve değişen dünyanın yeni koşullarına uyum çabasını dünyadan kopuk şekilde sergilemek durumda olma işkencesinden artık kurtulmalıyız.
Bunun için aktif ve girişimci liderlik şarttır.
Nisan’dan hemen sonra Mayıs’ın sonlarına doğru müzakereler yeniden başlayacak.

Muhtemelen Ekim’den yılsonuna kadar da çetrefilli konularda BM’nin etkin desteğiyle ilerleme sağlanması hedeflenecek.
Kıbrıslı Rumlar Mart itibarıyla doğal gaz arama faaliyetlerine ara verecek.
Buna mukabil Kıbrıslı Türkler Nisan’da sismik araştırma faaliyetlerine son verecek.
NAVTEX meselesi gündemden düşecek.
Maraş ise gündemde kalmaya devam edecek.

Müzakerelerin önünü açma ve çözüm sürecini ivmelendirerek kapsamlı bir çözüme ulaşma hedefi ve ölçütü ile uyumlu olacak şekilde Kıbrıs Türk tarafının “yeni bir şeyler söylemesi” gerekecek.
Bu hassas konuda somut adım atabilecek tek Cumhurbaşkanı adayı Sibel Siber’dir.
Kudret Özersay, “Maraş, Türk tarafının kontrolünde açılsın” diyor.
Mümkün değil…
Mustafa Akıncı, “Ercan ile birlikte açılsın” diyor.

Belli ki tıpkı Hristofiyas gibi sağcı çevrelerin ablukasından ürküyor ve seçilmesi halinde diyalektik gereği oluşacak o abluka nedeniyle yeni bir şeyler söyleme imkânı hiçbir şekilde olamayacak…
Derviş Eroğlu’nun bir ilerleme kaydetme kapasitesini tartışmaya dahi gerek yoktur çünkü öyle bir niyeti yoktur.
Son süreçte “ne yapayım yerim dar” diyen Eroğlu’nun, yeni koşullarda da “yenim dar” diyeceğinden neredeyse herkes emindir…
Sibel Siber, yapıcı, girişimci, ikna kabiliyeti yüksek ve merkez sol siyaseti özümsemiş bir Cumhurbaşkanı olarak hızlı bir şekilde temaslarını tamamlayıp bu düğümü çözebilir.
Üstelik bu düğümü beş ay içinde çözmemiz gerekecek.

Ekim ayında müzakerelerin ciddi safhasına geçilirken araştırma ekiplerine Maraş’ın kapılarının açılmasını ve imarı için teknik projelerin başlatılmasını taraflar değerlendirebilir.
Bu aynı zamanda Maraş’ı Kıbrıs’ta çözümün sembolüne dönüştürür.
Barış mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına ara bölgeye inşa edeceğimiz anıt için “çözümün sembolü Maraş” en uygun mekân olur.

Nisan 2015’te düğümü çözmek adına aşırılıklardan medet ummaksızın, geniş düşünerek yeni Cumhurbaşkanımızı saptarsak, tereyağından kıl çeker gibi bu hassas süreci yönetme şansımız olacak.
2016 baharında referanduma gidilebilmesi için tüm dengelerin gözetilmesi gerekiyor.
Aksi halde, Kıbrıs’ta hır gür, bilinmezlik ve çekişme hali belirsiz bir süre daha devam edebilir…