2012: Gazetecilik için kötü bir yıl

Gazetecilik, doğası gereği riski yüksek bir meslek. İyi gazetecilik yapmak, üstü örtülen gerçeklerin peşinde koşmak, istismarları, yolsuzlukları açığa çıkarmak, güç odaklarına karşı mücadele etmek, gazeteciliğin özünü oluşturuyor. Gazetecilik, doğruyu söy

 

 

Gazetecilik, doğası gereği riski yüksek bir meslek. İyi gazetecilik yapmak, üstü örtülen gerçeklerin peşinde koşmak, istismarları, yolsuzlukları açığa çıkarmak, güç odaklarına karşı mücadele etmek, gazeteciliğin özünü oluşturuyor. Gazetecilik, doğruyu söyleme mesleği olarak tanımlanıyor. Ancak doğruların söylenmesi cesaret istiyor. Doğrular, çoğu zaman siyasal ve ekonomik güç odaklarının hoşuna gitmediği için gazeteciler öldürülüyor, hapse atılıyor, işsiz bırakılıyor, tehdit ediliyor.

Bu hafta, 2012 yılına ilişkin genel bir değerlendirme yapmak ve gazeteciliğin hal-i pür melâlini (acıklı durumunu) gözler önüne sermek istiyorum.

ÖLDÜRÜLEN GAZETECİ SAYISINDA ARTIŞ

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), 2012 yılında 132 gazetecinin görev başında öldürüldüğünü açıkladı. Merkezi Viyana'da bulunan Enstitü’nün yaptığı açıklamada, görev başında öldürülen gazetecilerle ilgili 1997 yılından beri istatistik tuttuğuna işaret edilerek, en çok gazetecinin 2012'de öldürüldüğünü ifade etti. IPI listesine göre, görev başında öldürülen gazeteci sayısında ilk sırada 31 gazeteci ile Suriye yer alıyor. Somali, 16 gazeteciyle ikinci sırada.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu tarafından yapılan açıklamada ise 2012 yılında 121 gazetecinin öldürüldüğü ifade ediliyor. Bu örgütün listesinde en fazla gazeteci öldürülen ülkeler şöyle sıralanıyor: Suriye (35), Somali (18), Meksika (10), Pakistan (10), Filipinler (5), Irak (5).

Gazetecileri Koruma Komitesi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Basın Sembolü Kampanyası gibi örgütlerin raporlarında da benzer istatistiklere yer veriliyor.

Listelere bakıldığında, iç savaş yaşanan ülkelerde gazetecilik yapmanın zorluğu göze çarpıyor. Her ne kadar, savaşın ilk zayiatı gerçeklerdir dense de, gerçekleri aktarmaya çalışan gazetecilere pek hayat hakkı tanınmadığı görülebiliyor. Bir başka olgu da, araştırmacı gazetecilik yaparak siyasal iktidarları, suç örgütlerini rahatsız eden gazetecilerin öldürülme riski en yüksek gazeteciler olduğudur.

TUTUKLU GAZETECİLER SIRALAMASINDA TÜRKİYE EN BAŞTA

Gazetecileri Koruma Komitesi, 2012 yılında 232 gazetecinin tutuklandığını açıkladı. Bu Komite’nin yaptığı sıralamada, 49 gazeteci ile ilk sırayı Türkiye almış görünüyor. Listedeki ilk 10 ülke şöyle sıralanıyor:

1.    Türkiye        49

2.    İran             45

3.    Çin              32

4.    Eritre          28

5.    Suriye         15

6.    Vietnam      14

7.    Azerbaycan   9

8.    Etiyopya        6

9.    Özbekistan    4

10. S. Arabistan  4

 

Komite’nin web sayfasında, tutuklu gazetecilerin isimleri, bu gazetecilere yöneltilen suçlamalar, mahkûmiyet alıp almadıkları bilgileri de yer alıyor (https://www.cpj.org/imprisoned/2012.php#iran)

 

Öte yandan, Türkiye’deki Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin, 2012 yılında Türkiye’de tutuklu olan gazeteci sayısının 70 olduğunu açıkladığını da belirtmeliyim.

 

İŞSİZ GAZETECİ SAYISINDA ARTIŞ

 

Ekonomik krizin etkilediği ülkelerde çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. Örneğin, İspanya’da son dört yıl içinde 8 binden fazla gazetecinin işsiz kaldığı açıklandı. Ekonomik kriz çıktığında şirketlerin nedense ilk aklına gelen, reklam bütçelerini kısmak oluyor. Reklamlar da medyanın en önemli gelir kaynağı. Reklam gelirleri azalınca, medya kuruluşları haber kadrolarında azaltmaya gidiyor ve ilk önce muhabirleri işten atmaya başlıyorlar. Sevgili Cenk Mutluyakalı’nın 5 Ocak tarihli yazısında da belirttiği gibi, Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) 3 kişilik muhabir münhaline 190 gazetecinin başvurmasının nedeni de bu işsizlik korkusu. 2013 yılında ekonomik kriz daha da derinleşirse, daha çok sayıda gazetecinin işsiz kalacağı da bir gerçek.

 

Ancak, gazetecilerin işsiz kalmasının tek nedeni ekonomik kriz değil. Siyasal ve eknomik güç odakları da kendilerini rahatsız eden muhalif gazetecilerin işten atılması için medya patronlarına baskı yapıyorlar. Son yıllarda Türkiye’de çok sayıda gazetecinin baskılara dayanamayan medya patronları tarafından kovulduğunu bilmeyen yok. Sadece birkaç isim vermekle yetineceğim: Tufan Türenç (Hürriyet), Banu Güven (NTV), Mehmet Altan (Star gazetesi), Ali Akel (Yeni Şafak), Cüneyt Ülsever (Hürriyet), Ece Temelkuran (Habertürk), Can Dündar (NTV), Uğur Dündar (Star TV), Özdemir İnce (Hürriyet), Yıldırım Türker (Radikal). Bu listeye Bekir Coşkun’u, Emin Çölaşan’ı, Nuray Mert’i ve daha nicelerini de koymalıyız.

 

BASIN ÖZGÜRLÜKLERİNDE GERİLEME

 

Özellikle içinde yaşadığımız coğrafyada basın özgürlüğü açısından iyileşmeden çok kötüleşme olduğu göze çarpıyor. Arap baharı olarak nitelenen ve rejim değişiklikleriyle sonuçlanan gelişmeler, gazetecilik açısından hiç de beklenildiği gibi bir özgürlük getirmedi. Mısır’da değişen tek şeyin iktidarın el değiştirmesi olduğu görülüyor. Basın özgürlüğü izleme örgütlerinin 2012 raporları henüz açıklanmadı, ancak öngörüm, Ortadoğu ülkelerinin ve Türkiye’nin daha alt sıralara düşeceği yönünde. Umarım raporlar beni yanıltır.

 

 

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri