1958’den beridir “kayıp”...

Sevgül Uludağ

1958’de İngilizler tarafından Zodya’daki evinde tutuklanarak Lefke’ye götürüldükten sonra işkence edilen ve sonra da “kayıp” edilen Zodyalı Nikolas Yangu’nun ailesi, hala onun gömü yerini arıyor...

 

1958’de İngilizler tarafından tutuklanarak Lefke’ye götürüldükten sonra “kayıp” edilen Zodyalı Nikolas Yangu’nun yakınları, hala onun gömü yerini arıyorlar... Aradan 63 yıl geçmiş fakat sevdikleri onu asla unutmamış... Onu tutuklayıp işkence edenler arasında bulunduğu öne sürülen bir Kıbrıslıtürk’ü, “kayıp” Nikolas Yangu’nun kardeşi Yangos Yangu gidip bulmuş ve “Kardeşimi nereye gömdün?” diye sormuş... Fakat sözkonusu XXXXX adlı (adı yanımızda mahfuz) Kıbrıslıtürk, “kayıp” Nikolas’ı nereye gömdüğünü söylememiş, olanları da inkar etmemiş ama... Şimdi o da ölmüş ve böylece Nikolas Yangu’nun nereye gömülmüş olabileceği hakkında bilgisi olduğu ileri sürülen bu şahıs da göçüp gittiğine göre, bu “kayıp” şahsın bulunması tamamen tesadüflere kalmış... Belki birileri birşeyler hatırlar ya da bilir ve bizi arar düşüncesiyle, bu konuyu gündeme getirmek istiyoruz... 1958’de Zodya’daki evinden İngiliz subayları ve bir Kıbrıslıtürk tarafından tutuklanarak Lefke’deki polis karakoluna götürülen, işkence gören, sonra da “kayıp” edilen Zodyalı Nikolas Yangu hakkında herhangi bir bilgisi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak bizi aramaya davet ediyoruz... Özellikle Lefke bölgesinden okurlarımızı bu konuda bildiklerini paylaşmaya davet ediyoruz... Cep telefonumuz 0542 853 8436...

 

REPORTER’DE YAYIMLANAN YAZI...

Geçtiğimiz günlerde bu konuda yayımlanan bir yazıyı inceledikten sonra Lefkeli bazı okurlarımızla da konuştuk... REPORTER’de 2018’de yer alan yazıyı, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirmeye çalıştık. Yazıda özetle şöyle deniliyor:

***  24 yaşındaki Nikolas Yangu Zodyalı’ydı – 24 saat boyunca Britanyalılar’ın işkencesine maruz kalmıştı... Ona işkence edenler, onu gizlice gömdüler ve ailesini onun son hatırasından dahi mahrum ettiler...

***  Nikolas’ın kabusu 7 Ekim 1958 tarihinde başlamıştı... İngilizler tarafından tutuklanarak Lefke tutuklama merkezine götürülmüştü... Akşam oluncaya kadar yediği dayaklardan vücudu mosmor olmuştu, oturamıyordu, dik duramıyordu... Onun gibi tutuklanarak onunla aynı arabaya konan henüz 15 yaşındaki Andonis Papaevripidis buna görgü tanığı oldu. Günümüzde 75 yaşında ve emekli bir öğretmen olan Andonis Papaevripidis, REPORTER’e o trajik geceden hatırladıklarını aktardı...

***  O gece her ikisine de acımasızca, saatler boyunca işkence yapılmıştı ve aralarından birisi henüz şafak sökmeden vefat etmişti... Andonis Papaevripidis’in kardeşi de 18 yaşındaydı ve Kaymaklı’da tutukluydu... O geceyle ilgili olarak şöyle diyor: “7 Ekim 1958 akşamı İngilizler evime gelerek beni tutukladılar. Ellerimi kelepçelediler ve beni siyah bir Morris Minor arabanın arkasına koydular. O günlerde polis, tanınmamak maksadıyla bu araçları kullanmaktaydı... Dümenin başında hatırladığım kadarıyla meşhur XXXXX vardı – bu Kıbrıslıtürk şahıs, İngilizler’in yardımcısıydı ve militanlara işkenceleriyle ünlenmişti, aynı zamanda İngilizlere şöförlük de yapmaktaydı. Nikolas da kelepçeliydi ve aracın hareketlerine göre yana yatıyordu... O kadar çok işkence görmüştü ki...”

***  Andonis Papaevripidis, İngilizler’in Aşağı Zodya’da iki gün önce EOKA’nın kurduğu bir tuzağa çok öfkeli olduklarını, bunun intikamını almak istediklerini, her ne hapasına olursa olsun, Aşağı Zodya’daki EOKA’cıların lideri olan Yannis Kassini’nin yerini öğrenmek istediklerini anlatıyor. Kasinis kaçmıştı ve onun yerini sadece Nikolas biliyordu...

***  Lefke’deki Özel Branş’tan yola çıkan iki Morris arabayı, bir kamyon dolusu İngiliz askeri izlemekteydi – gidip Papaevripidis’i evinde tutukladıktan sonra Omorfo’nun içinden geşmişlerdi... Kırsal bir yolu izleyerek denize doğru gitmişler ve Nikolas ile Andonis, ıssız bir bölgeye götürülmüştü... Ve işte orada korkunç işkencelere maruz bırakılmışlardı.

***  “Hatırlıyorum, dolunay vardı, bizi götürdükleri yerin yarım kilometre kadar uzağında teyzelerimden birinin arazisi vardı... Kimi zaman ikimize birden, kimi zaman sırayla bizi dövüyorlardı... Kassini’nin yerini soruyorlardı. Biz de “Bilmeyiz” diyorduk, bir tek bu sözcükler çıkıyordu ağzımızdan... Çığlıklarımız gecede yankılanıyordu... Ertesi günü teyzem, annemle babama sesler duyduğunu ve bazı insanların deniz kenarında işkence gördüğünü anladığını söylemişti. Ancak işkence görenin benim olduğumu bilmiyordu teyzem...” diye anlatıyor Andonis...

***  Lefke polis karakolunda bu iki Kıbrıslırum genç, vahşi biçimde dövülmeye devam ediyordu, onları dövenler arasında XXXXX, iki İngiliz subayı, üç Kıbrıslıtürk daha ve 8-10 tane de silahlı İngiliz askeri vardı... “Bize yumruk atıyorlardı, silahlarının kabzalarıyla vuruyorlardı midemize, dikenli çalılıkların üstüne savuruyorlardı bizi ve cinsel organlarımızı çekiştiriyorlardı... Bazı anlarda birkaç metre uzakta durup eğer istediklerini söylemezsek bizi kurşuna dizmekle tehdit ediyorlardı...”

***  Sabahleyin başlayan işkenceler ilerleyen saatlere kadar devam etmişti... “Son anına kadar Nikolas onlara hiçbir bilgi vermedi” diye hatırlıyor... Sabaha doğru saat 2 civarında İngilizler’in bilgi alamadıkları için moralleri bozulmuş ve iki genci siyah Morris’e yeniden bindirmişler, Omorfo polis karakoluna doğru gitmeye başlamışlardı. Yolda keskin bir virajda, hiçbir şekilde dik duramayan Nikolas’ın arka koltuktaki bedeni hızla araba kapısına çarpmış, kapı açılmış ve Nikolas yola düşmüştü... Birkaç metre boyunca yolun ortasında sürüklenmişti ve sonra da yolda emeklemeye başlamıştı. XXXXX, aracı durdurarak Nikolas’ı tekrardan arka koltuğa yerleştirmişti. Omorfo’da onları ayrı yerlere koymuşlardı, 15 yaşındaki Andonis’e birbuçuk saat kadar daha işkence yapmışlardı Omorfo’da ve sonra da onları tekrardan iki siyah arabaya bindirerek sabah saat 4 civarında Argaci’ye doğru yol almaya başlamışlardı... (Argaki/Argaci: Şimdiki adı Akçay – S.U.)

***  “Nikolas’ı aracın önüne bindirmişlerdi, beni de aracın arkasına bindirmişlerdi. Argaci’de bir evin dışında durduk, XXXXX aşağıya indi... Ben birisini tutuklayacaklarını zannettim ama başka bir şey görmedim...” diye anlatıyor Andonis...

***  8 Ekim 1958’de şafak henüz sökmeden iki Morris aracın Argaci’deki kısa süreli molası ardından yeniden Omorfo yönüne doğru gitmişlerdi ve Nikolas’ın içinde bulunduğu öndeki araç aniden durmuştu, hemen arkasından gelen ve içinde Andonis’in bulunduğu araç da durmuştu...

***  “Nikolas’ı koydukları aracı benim içinde bulunduğum Morris takip ettiği için herşeyi görebiliyordum. Öndeki araç durunca XXXXX’nin aşağı indiğini, elinde bir mendil tuttuğunu, mendili bir derecikte ıslatıp geri döndüğünü gördüm. Nikolas kendinde olmadığı için onu ayıltmaya çalıştıklarını anladım. Sonra XXXXX tekrar arabaya binip hızlandı ve gecede kaybolup gitti. Ondan sonra bir daha Nikolas’ı görmedim... Birkaç gün sonra onun kaçtığını iddia ettiler ancak ben biliyordum... O, araçta ölmüştü... Bu ölüm olayına karışmamak için de onun bedenini alıp oralarda bir yerlere gömmüşlerdi...” diye anlatıyor Andonis.

*** Lefke polis karakolunda 17 gün boyunca kalan Andonis Papaevripidis, “O günkü ve geceki işkence sonrasında belimden yukarısı mosmor olmuştu, sanki de çürümüş bir et gibiydi... Bu yaraların iyileşip morlukların geçmesi, bir aydan fazla süre almıştı...”

***  O dönemde İngilizler’in taktiklerinden birisi de tutuklunun “kaçtığı”nı iddia eden bir haber yapmalarıydı – bunu Arodezli Haralambos Filippidis için de yapmışlardı ve Nikolas için de aynı şeyi yapacaklardı...

***  Zodyalı Nikolas’ın kardeşi Yannis Yangu bugün 87 yaşında ve kardeşinin sözümona “kaçmasını” nasıl öğrendiğini anlatıyor: “Ben Polem’de tutukluydum Nikolas tutuklandığında... Sonra serbest bırakıldığım zaman Strumbi’ye götürüldüydüm. Orada kahvehanede bir gazetede kardeşimin tutuklandığını ancak kaçtığını okumuştum...” diye anlatıyor. Aradan günler geçmişti ve bir gün tamamen tesadüf eseri Yannis, Andonis ile yolda karşılaşmış ve ona kardeşi Nikolas’a ne olduğunu sormuştu. Andonis de ona İngilizler’e kesinlikle inanmamasını çünkü işkenceden sonra Nikolas’ın durumunda kaçmak bir yana, ayakta durmasının dahi mümkün olmadığını anlatmıştı...

***  Kardeşinin öldürülmüş olduğundan emin olan Yannis Yangu, doğrudan XXXXX’e, sözkonusu Kıbrıslıtürk soruşturmacıya gitmeye karar vermişti... “Kardeşimi nereye gömdün?” diye sormuştu bu Kıbrıslıtürk’e, Yannis Yangu: “Olanları inkar etmedi bu adam ancak bana BUNU SANA SÖYLEYEMEM dedi...”

***  REPORTER’in edindiği bilgilere göre sözkonusu şahıs yani XXXXX, Zürih-Londra anlaşmaları imzalandıktan sonra yeni bir pasaportla İngiltere’ye gitmişti – sekiz sene önce vefat etmiş sözkonusu şahıs...

***  O dönem o bölgede öldürülen 14 Kıbrıslırum’dan ikisi hala “kayıp”tır – bunlardan birisi Nikolas Yangu, diğeri ise Arodezli Haralambos Filippidis’tir. Onlar 1958’den beridir “kayıp”tırlar...  Devlete düşen görev, bu iki “kayıp” şahsın aradan 60 yıl geçmesine karşın gömü yerlerinin bulunarak kalıntılarının bulunması ve nihayetinde kendilerine uygun birer törenle defnedilmeleridir...

(REPORTER’de 2018’de yer alan yazıyı özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

 


DÜNYADA GEÇMİŞLE YÜZLEŞME İÇİN NELER YAPILIYOR?

 

Romanya, “Soykırım” dersini, okullarda zorunlu ders haline getirdi...

Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı BIRN’de yer alan bir habere göre, Romanya parlamentosunun üst kanadı, ezici bir çoğunlukla, “Soykırım ve Yahudi tarihi”nin 2023 yılından itibaren okullarda zorunlu ders halinde öğretilmesine ilişkin bir yasa tasarısını kabul etti.

Böylece tüm orta dereceli okullar ile meslek okullarında, 2023 yılından itibaren Yahudi halkının tarihi ve Soykırım’ın tarihçesi, zorunlu tarih dersi olarak okutulacak.

Yasa tasarısı, 18 Ekim 2021 tarihinde parlamentoda temsil edilen tüm partilerin temsilcileri tarafından sunulmuştu ancak aralarında aşırı sağcı AUR partisi yani Romanyalılar’ın Birliği için İttifak Partisi yoktu.

Yasa tasarısını hazırlayan milletvekili Silviu Vexler, geçmişin, gelecek için bir temel oluşturması gerektiğine dikkati çekerek “Eğitim, demokratik bir toplumu kurmak için zorunludur” diye konuştu... Vexler, “Aynı proje, salt bir teknik-eğitim içeriğinden ötesinde, Soykırım esnasında 30 bin Yahudi’nin hayatını kurtaran Romanyalı diplomat Konstantin Karayea’nın anısına da saygı gösteriyor” dedi.

Romanya, İkinci Dünya Savaşı esnasında Romanya’nın Nazi Almanyası’yla ittifak kurduğu aşırı sağcı İon Antonesku rejimince işlenmiş savaş suçlarını tanımış durumda. Ellie Wiesel Enstitüsü tarafından 2004 yılında yayımlanan Romanya’da Soykırım’ın İncelenmesi’ne ilişkin Uluslararası Komisyon’un nihai raporuna göre, 1940 ile 1944 yılları arasında Romanya’daki Antonesku hükümeti, 280 bin ile 380 bin arasında Yahudi’nin ve 11 bin Roman’ın öldürülmesinden sorumlu tutuluyor.

Romanya hükümetinin Anti-Semitizm ve Ksenofobi’yle Mücadele’ye ilişkin hükümet temslicisi, milletvekili Aleksandru Muraru, bu yeni yasanın kabul edilmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi ve “Romanya bu yönde önemli bir adım atıyor ve geçmişine ilişkin sorumluluk üstlenerek Soykırım’a ilişkin sivil eğitim ve anılaştırmayı gerçekleştiriyor... Kurumlarımız ilerlemeye devam ediyor” dedi.

Ancak aşırı sağcı AUR partisinden senatör Klaudiu Tarziu, böylesi bir yasaya neden gerek duyulduğunu anlamadığını söyledi ve Romanya’da anti-Semitik olayların olmadığını ileri sürdü. Oysa yalnızca 2020 yılında Ellie Wiesel Enstitüsü tarafından rapor edilen 27 anti-Semit olay meydana gelmiş...

Yasaya karşı çıkan bir diğer milletvekili ise, Rusya yanlısı, aşı karşıtı  bağımsız milletvekili Diana Sosoaka oldu. O da “Romanya tarihi İsrail okullarında okutulmazken, neden böylesi bir konunun okullarda zorunlu olarak okutulmak istediğini anlamadığını” söyledi ve “Benim Romanya’daki Yahudi azınlıkla hiçbir alakam yoktur. İnsan Soykırım’ı, evrensel tarih okuyarak öğrenebilir. Bu durum normal değildir” diye konuştu.

“Yahudilerin Tarihi. Soykırım” başlıklı ders için hazırlanacak müfredat, ders kitapları ve öğretmenler için materyaller ile ders verecekleri yöntemler, Eğitim Bakanlığı ile Ellie Wiesel Enstitüsü işbirliğiyle hazırlanacak.