1 sayfa, 3 trajedi…

Mert Özdağ

 

Tarih hep acılar dayattı bu adanın insanına…
Ve acıya doymamış olacak ki, şekli değişse de acılar yaşatmaya devam ediyor.
Haberin içinde olunca bu acılara çok daha yakından tanıklık etmek zorunda kalıyorsunuz.
Çocuklar oldu mu konu bir o kadar daha derindir acının şiddeti…
Hani derler ya “Mesleğimden soğudum”, çocukların özne olduğu kötü haberlerde aynı duyguya kapılırım hep.
Geçtiğimiz hafta bir her gün olduğu gibi bir ön sayfa hazırladık, gazetenin gece toplantısında…
Kesinlikle planlı değildi, spontane gelişti her şey.
Ertesi gün fark ettim ki gazetedeki 3 önemli haber çocuklarla ilgiliydi.
3 iddialı haber!
Biri manşet! Diğeri gazetecilerin  ‘fotoğraf konusu’ dedikleri alttaki fotoğraflı haber… Diğeri de Logo altına ‘sürmanşet’ niyetine hazırladığımız haber…
Neydi bu haberler?

                                                              ***

‘Foto konusu’nda Sevgül Uludağ’ın  yazı dizisi çerçevesinde yayınladığımız 1963 kayıplarından 10 yaşındaki Ayşe’nin toprağa verildiğine dair haber vardı. Ne büyük bir acıydı ki, 10 yaşında bir küçücük beden savaşın kurbanı olmuştu. Ve bu ‘kayıp’ bedeni bizler, adanın şimdiki jenerasyonu on yıllar sonra sonsuz uykusuna devam edeceği mezarına taşıdık.
Bu haber geçmişte bu adada yaşananların çocuklara neler çektirdiğini özetleyebilecek acı bir haberdi.
Dahası Ayşe’nin mezarına şeker konmuştu!

                                                              ***

Peki manşetimizde ne vardı? Günümüzden bir çocuk ve yaşadıkları vardı…
Daha doğrusu günümüzün çocuğunun yaşadığı trajediyi gösteren bir haber.
Kendi öz babası tarafından 18 ay boyunca tecavüze uğrayan bir kız çocuğunun haberi.
Ve sözüm ona o “öz baba”, hapse atılmıştı, 30 yıllığına!
Ne büyük bir travma, ne büyük bir acıdır o çocuğun yaşadığı… Kelimeler yetersiz kalır.

                                                              ***

Ve en üstteki, sürmanşet haberi…
Liseli gençlerle konuşmuş, geleceğe dair planlarını sormuştuk.
Liselilerin ezici çoğunluğu, 18 gencin 17’si yurt dışına gitmek, ülkeyi terk etmek istediğini söylüyordu.
1963’ten güzümüze acılar yaşayan bir adanın gençlerinin “ülkeyi terk etmek istiyorum” demesine şaşırmamak gerekiyor ancak gerçekten çok çok üzücü bir sonuçtu bu…
Dedim ya bu 3 haber geçmişimizi, günümüzü ve geleceğimizi özetleyen haberlerdi ve hepsi bir ön sayfada toplanmıştı.
Tarihi bir ön sayfaydı.
Acılar adasında trajediler yumağında bir ön sayfa bu kadar trajediyi barındırmış işte…
Umarım artık bu toprakların kaderi değişir.
Kan, gözyaşı, ölüm, trajedi yerine mutluluk solur artık bu yurdun tüm çocukları…
Umarım…