1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Zeytin ağacı
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Zeytin ağacı

A+A-

 

zeytin.jpg

Bugünlerde çoğu Kıbrıslı gibi ben de zeytin toplamaya, yıllık zeytin yağı, zeytin ve çakistes ürünümü sağlamaya çalışıyorum. Toplayanlar bilir zeytin toplamak da, yağ çıkarmak da yorucu ama eğlenceli bir uğraştır.

Zeytin bu ülkenin vazgeçilmez ürünüdür. Yalnızca bu ülkenin değil elbette bütün Akdeniz bölgesinin vazgeçilmezidir. Dahası kalp-damar hastalıklarının artması üzerine doktorlarartık “Akdeniz Diyeti” öneriyor. Akdeniz diyeti denildiği zaman akla ilk gelen de zeytin ve zeytin yağı ile zeytin yağlı yemeklerdir.

Bu nedenle zeytin ve zeytin yağını sofralarımızdan eksik etmemeliyiz.

Peki bu kadar değerli bir ürüne sahip ülkemizde biz bu ürüne gerekli değeri veriyor muyuz?

İlk parti yağı çıkarmak için değirmene gittiğimde pek kalabalık yoktu. Değirmen sahibi arkadaşım Mustafa Kambur’a “ne oldu buraları biraz tenha gibi zeytin için daha erken mi” diye sordum.

Arkadaşım da “yok erken değil, zeytin ağacı bırakmadık, her tarafı villa doldurduk, kalan zeytin ağaçlarını da keserek lahmacun fırınlarında, sobalarda yaktık da ondan böyle tenha” dedi.

İnsanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan zeytin ağacının ilk bulguları 39 bin yıl öncesine dayanıyor. Araştırmadım ama eminim Kıbrıs adasında da zeytin ağacı 39 bin yıl öncesinden varlığını sürdürüyor.

Ama ülkemizde 39 bin yıl sonra bugünlerde zeytin ağacı çeşitli tehlikelere karşı korunaksızdır.

  • İlk olarak zeytin ürünü yeterli desteği görmemesi nedeniyle ağaç sahipleri ağaçlarına yeterli bakımı yapmıyor, deyim yerindeyse ağaç kendi kendini korumaya çalışıyor. Ancak hemen her yıl budama, özellikle iç budama gerektiren zeytin ağacı budanmadığı zaman dallar kurumaya yüz tutar böylece verim düşer.
  • İklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle yaşanan kuraklık zeytin ağaçları için en büyük tehdittir.
  • Sahiplenilmeyen, bakımı yapılmayan böylece kurumaya yüz tutan ağaçlar kaçak odun kesicilerinin iştahını kabartır. Üstelik bu işin pazarı da var. Yani odun kesenlerin bırkısmı sadece kendi kullanımı için değil, pazarda satarak gelir elde etmek için keser. Bu da kaçak kesimi hızlandırır.
  • Artan elektrik ve gaz fiyatları nedeniyle geçim sıkıntısı yaşayan kesim bu kış ısınma sorununu odun sobaları ile çözmeye çalışacak. Bu amaçla da daha çok odun talep edilecek. Daha çok odun ise daha çok ağaç kesilmesi demektir.

Bu durumda şimdiden tedbir alınmalı ağaçları yok edilmesi önlenmelidir. Devlet bu konuya bugüne kadar baktığı gibi bakmamalıdır. Bugüne kadar herkes gibi devlet ve devletin ilgili görevlileri, kolluk güçleri de seyirci pozisyonundaydı.

Umarım artık en başta devlet, devletin yetkili ve görevlileri olmak üzere halk da seyirci olmaktan vazgeçer. Devlet ağaçları koruyan yasaları uygular. Yurttaş da kaçak kesim yapanları ihbar etmekten çekinmez, kaçak kesim yapanlardan odun satın almaz ve özellikleri onları da ihbar ederler.

Ayrıca ilgili bakanlık özellikle zeytin ağaçlarını korumak ve geliştirmek için özel çalışma başlatarak her yönü ile zeytinciliği teşvik eder.

Ne demişti daha 1949 yılında yani bundan 70 yıl kadar önce büyük şair Nazım Hikmet;

“...Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından”
 

 

   

 

  

Bu yazı toplam 16842 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar