1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Yüzleşmemiz için bizi bekleyen gerçekler...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Yüzleşmemiz için bizi bekleyen gerçekler...

A+A-

***  AKEL’in Avrupa Parlementosu Milletvekili adayı, Kıbrıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim görevlisi Panayotis Stavrinidis yazdı:

AKEL’in Avrupa Parlementosu Milletvekili adayı, Kıbrıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim görevlisi Panayotis Stavrinidis,  23 Nisan 2014 Çarşamba günü Haravgi gazetesinde yayınlanan köşe yazısında “Yüzleşmemiz için bizi bekleyen gerçekler”den söz etti. “Mağusa’nın kıvılcımı, tarihin kanı ve yarın için umut” başlığı taşıyan bu makaleyi Nikos Muduros Türkçeleştirerek bize gönderdi. Biz de sayfamızda Panayotis Stavrinidis’in bu önemli yazısını paylaşıyoruz… Panayotis Stavrinidis şöyle yazıyor:
“Dindar birisi değilim. Hatta tam aksine.
Dolayısıyla bir etkinliğin mesajları hakkında dini bakış açısıyla konuşmam en azından ikiyüzlülük olur. Görüntüleri izledim, ilgili haberleri okudum; o gün gerçekten önemli bir karşılıklı saygı günüydü. Kıbrıslıtürk yurttaşlar ve dini temsilciler Kıbrıslırum Hıristiyanları sevgi ve saygıyla karşıladılar.
Özellikle saygıyla karşıladıklarını vurgulamak istiyorum.
Ancak bizim tarafımızdan da, belleklerin yeniden canlanması gereksinimi; mekâna duyulan yakınlık; on yıllar boyu dağılanların, her şeyin tekrar yerini bulmaya başlaması hissi vardı. Müftü’nün temsilcisinin sözlerindeki alçak gönüllülük, bizimkilerin sözlerindeki acı ve aynı zamanda bağışlayıcılık aklımda yer etti.
İlerlememiz için çok yol var.
Biri, unutmak. Birbirimize yaptığımız, birbirimizde yol açtığımız kötülükleri belleklerimizden silmek. Ak bir sayfayla ileriye doğru gitmek. Bugünü başlangıç alıp bir tarih yazmak. Ben bu yolu benimsemiyorum ve bunun mümkün olduğuna da inanmıyorum.
Ancak gerçeğin ve barışmanın yolu da var. İnsanların barışması gereksiniminin değil. Sanıyorum ki, bu büyük oranda hep vardı. Ben farklı bir barışmadan söz ediyorum. Geçmişle, geçmişte yaptıklarımızla barışmaktan, her şeyle yüzleşmekten söz ediyorum. Ancak ikincisinin olması için, önce birincisinin olması lazım.
Gerçekle barışmak lazım.
Ya da en azından gerçeğin versiyonlarıyla… Çünkü tarihte yegâne gerçekleri bulmak zor… Varsın önce kendi gerçeklerimizi görelim ve ardından ilerleyelim. Onları dile getirelim, yazalım, okullarda öğretelim, bizim de karşımızdakilerin canını yaktığımızı çocuklara söyleyelim. Ve onlara bıraktığımız mirasın kötü geçmişimiz değil, gelecek için dersler olduğunu söyleyelim.
Atlılar, Dohni, Sandallar, Muratağa.
Kolektif belleğimizden silinen köyler. Orada öldürdüklerimizle, galiba ruhumuzu da orada bıraktık. Biz, evet biz. Çocuklar, analar, dedeler öldürdük ve ardından suçluluğumuzu, suçluluk duygularımızı topraklara, kuyulara gömdük. Böylesi şeyler yaptığımızı on yıllar boyunca reddettik. Ve gerçek gelip de karşımıza dikilince, o zaman onlar da aynı şeyleri hatta daha da kötüsünü yaptı dedik. Ama acımızı hiçbir zaman söndüremedik. Çocuklarını kaybedenlerin acısı zaten dinmek bilmez, yaptıklarımızla kendi acımızı dahi söndüremedik.
Palekitre.
Birlikte bunu da görelim. Karşıdakilerle birlikte. Düşmanla birlikte. Suppuris’in ailesiyle ve Liasiler’le de birlikte. Karşıdakilerle ve tüm insanlarla benzeyen bir yanımız varsa, bu da utanç duygusuna tepkimizdir. Bakışlarımız aşağıya doğru eğiliyor, adeta yer yarılıp, utancını yerin içine gömesi geliyor insanın. Son yıllarda bunu hem bizde hem onlarda çok kez gördüm.
Kırk yıl.
Çok, ama çok uzun bir süre. O kara yılın bebekleri çocukları artık yaşamlarının ellinci yılına merdiven dayadılar. Ancak Mağusa’daki bir araya geliş umudu, çözümün ve yeniden birleşmenin artık erişilebilir beklentiler olduğu umudunu yeniden canlandırdı. Görüşmelerde çözümün siyasi kısmı belirlenecektir. Ancak çözümün ruhunu belirleyecek olanlar biziz, bu memleketin insanlarıdır. Atlılar, Dohni, Sandallar, Muratağa, Palekitre.
Bunlar yüzleşmemiz için bizi bekleyen gerçekler.
(HARAVGİ – Panayotis STAVRİNİDİS – 23.4.2014)

Bu yazı toplam 1984 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar