1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Yüreğimiz, Dilimiz, Umudumuz BARIŞ!
Yüreğimiz, Dilimiz, Umudumuz BARIŞ!

Yüreğimiz, Dilimiz, Umudumuz BARIŞ!

Yüreğimiz, Dilimiz, Umudumuz BARIŞ!

A+A-

Feminist Atölye
info@feministatolye.org

 

      
“Ey ölüm terzileri, ev yıkıcılar, sürgün ustaları...
Ey kardeşliğin süreğen kışı. Bir halkın onuruna yağan kar. Ey bahçemizdeki gergedan. Ey narcissus. Aşağılayan özveri...
Eşitlik zayıflık değil bilgeliktir. İyi olmaktan bu kadar korkmayın. Bir kez olsun sevgiyle bakmayı deneyin dünyaya. Hiçbir halk sonsuza dek efendi, hiçbir halk tutsak olarak yaşayamaz. BARIŞ hepimizi onurlu ve özgür yapacak tek olanaktır. Çıkarın kulaklarınızdan körlüğün tıkaçlarını...”

ŞÜKRÜ ERBAŞ


1 Eylül’ün Dünya Barış Günü olarak kabul edilmesinden bu yana yetmiş altı yıl geçmiş olmasına karşılık, barışı savunanlara rağmen dünya üzerinde savaş, çatışma ve zulümler sona ermemiş, savaşlardan çıkar sağladığını düşünenler tükenmemiştir.
Kapitalist sistemden beslenen savaş kültürü, dünya üzerinde değişik bölgelerde birbirine benzer amaçlara hizmet etmek adına yıkıcı sonuçlarıyla her gün karşımıza çıkmaktadır. Barış kültüründen farklı olarak kin, öfke ve şiddet ile beslenen savaşlar; toplumlara büyük acılar, düşmanlık ve mutsuzluk gibi duygular yanında ağır psikolojik travmalar, ekonomik ve ekolojik yıkım,  göçler, tecavüz ve ölümler yaşatmaktadır.
Bugün Orta Doğu Halklarının üzerinden bir an olsun savaş uçakları inmiyor. Hemen yanı başımızda bulunan coğrafyada da insani kaygılar yerini siyasi ve kişisel çıkarlarının hakimiyetine bırakmıştır. Yakın tarihte yaşanan demokratik seçimlerde umduklarını bulamayanların, kendi halkının yaşam hakkını gözden çıkararak orantısız güç, göz altılar, yangınlar, sıcak çatışmalar aracılığıyla kaos ortamı yaratıp çıkarları uğruna gözünü kırpmadan ülkeyi iç ve dış savaşa sürüklediğine tanık olmaktayız. Orada bulunan halklar adına derin üzüntü ve kaygı hissetmekteyiz. Yaşananları kınarken, daha fazla zayiat yaşanmadan en kısa zamanda diktatörler yerine halkların, demokrasi ve adaletin kazanmasını umut ediyoruz.
Barış’a hasret yaşadığımız Adamızda ise, müzakerelerin tekrardan hız kazandığı bir süreçte bulunuyoruz. Kalıcı ve demokratik bir barış için, herkese sorumluluk düşmektedir. Barışa giden yolda barışa, demokrasiye yönelmiş istikrarlı ve kararlı bir siyasi irade her iki kesim için de mutlaka bulunması gereken ilk şarttır. Bunun yanında birbirlerinin kayıplarına, acılarına duyarlı, gereksinimlerini ve geçmişte yaşananları görmezden gelmeyen, nifak tohumları atmak yerine yaşananlardan ders çıkarıp, gerçek ve kalıcı bir barışa köprü kuran, medya mensupları, eğitimciler, kolluk görevlileri, kamu görevlileri, tarihçiler, siyasiler, sendikacılar, emekçiler, işletme sahipleri, akademisyenler kısacası yediden yetmişe barış gönüllüleri gerekmektedir.
Tüm Kıbrıs halkının önemli süreçlerden geçtiği bu günlerde unutulmamalıdır ki saldırganlık, nefret, ayrımcılık ve şiddeti körükleyen her türlü açıklama barışa değil savaşa hizmet ederken düşmanlık yaratmaktan ya da yaşanan savaş sonucu oluşan öfkeyi büyütmekten öteye gitmez. Görüyoruz ki sürece zarar vermek isteyenler, otuz yıldır çözüm masalarında bir kademe ilerlemek yerine bölünmüşlüğü insanların gözünde doğal olan, olması gereken gibi göstermeye çalışıyorlar.  Aşağılayıcı, kışkırtıcı, düşmanlaştırıcı bir dil kullanılarak kamuoyuna çeşitli araçlar ile her gün açıklama yapmakta, bilerek ve isteyerek karamsar bir hava ve güvensizlik ortamı yaratmaya çalışmaktadırlar.
Elbette ki, yaşanan savaştan kendileri adına fayda elde ederek çıkanlar, ganimet kültürünü yaşatmak isteyenler, adanın bölünmüşlüğünden siyasi rant sağlayanlar barışa karşı çıkacak, haksız söylemler ile halklar arasında korku yaratmak ve barışın önüne engel koymak isteyeceklerdir. Ama bizler gibi barışa gönül verenler, etnik köken, dinler, cinsler, sınıflar, halklar arasında yeşerecek eşitlik, adalet ve özgürlük tohumlarını barış için ekmeye ve karşılarında durmaya devam edeceğiz. Yüreğimiz, dilimiz, umudumuz her zaman barıştan yana olmaya devam edecek, umutsuzluk ve karamsarlığa kapılmadan hep birlikte barış için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
İnsan onurunun ve yaşam hakkının as olduğu, tüm çocukların güldüğü, karınlarının tok olduğu, savaş uçakları yerine rengârenk uçurtmaların uçtuğu, dikenli tellerin yerini çiçeklerin, kin ve öfkenin yerini sevgi ve kardeşliğin aldığı, her türlü şiddetin son bulacağı kalıcı barış içinde yaşanacak ortak bir gelecek, talebimiz ve aynı zaman da sorumluluğumuzdur.
Savaşa karşı barışa doğru bir kez da tek yürek olmak, hep birlikte sesimizi duyurmak adına 1 Eylül günü saat 18.00’de Kuğulu Park’tayız. Barışa gönül veren herkesle orada görüşmek dileğiyle….

YAŞASIN ÖZGÜRLÜK, ADALET VE HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
ΖΗΤΩ Η ΕΛΕΥΘΕΡΙΑ, Η ΔΙΚΑΙΟΣΥΝΗ ΚΑΙ Η ΑΔΕΛΦΟΤΗΤΑ ΤΩΝ ΛΑΩΝ!
SAVAŞA HAYIR!
ΟΧΙ ΣΤΟ ΠΟΛΕΜΟ!
KADINLAR BARIŞTAN YANA!
ΟΙ ΓΥΝΑΙΚΕΣ ΣΤΗΡΙΖΟΥΝ ΤΗΝ ΕΙΡΗΝΗ!
BARIŞ HEMEN ŞİMDİ!
ΕΙΡΗΝΗ ΕΔΩ ΚΑΙ ΤΩΡΑ!

Bu haber toplam 2043 defa okunmuştur
Gaile 333. Sayısı

Gaile 333. Sayısı