1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. YUMURTA KAPIYA DAYANINCA SENDROMU
 YUMURTA KAPIYA DAYANINCA SENDROMU

YUMURTA KAPIYA DAYANINCA SENDROMU

Dr. Rasiha KANDULU yazdı: Çocuk ve Gençlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite BOZUKLUĞU

A+A-

 

 

Çocuk ve Gençlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite BOZUKLUĞU

 

 

Dr. Rasiha KANDULU/Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı

rasihakandulu@hotmail.com

 

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB) çocukluk ve gençlik çağının en yaygın sorunlarından olup ülkemizde yaygın olarak bilinmemesine rağmen tüm dünyada çok uzun yıllardan beri bilinen bir bozukluktur.

Sık görüldüğü, tedavi ile düzeldiği ve tedavi edilmediği zaman başta sigara-alkol-madde bağımlılığı gibi ciddi psikiyatrik hastalıklara neden olabildiği için aslında çok ciddi bir sorun olduğunu vurgulamak gerekir. Diğer yandan tüm tıbbi hastalıklarda olduğu gibi dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda da erken tanı ve tedavi çok önemlidir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB); dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik(sonuçlarını düşünmeden harekete geçmek, aşırı tepki vermek)  belirtilerinin gözlendiği bir hastalıktır. Bu üç temel belirtiden hangisinin baskın olduğu göz önüne alınarak dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunu alt grupları tanımlanmıştır. Bu belirtiler sadece okulda değil yaşamın her alanında çocuk ve gençleri olumsuz etkilemektedir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun meydana gelmesinde kalıtımın %90 oranında etkili olduğunu artık bilmekteyiz. Doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrasında oluşabilecek faktörler ise %5-10 dolayında etkili olmaktadır. Bu faktörler arasında gebelikte sigara-alkol kullanılması, annenin geçirdiği hastalıklar, doğum sırasında yaşanan sorunlar, erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve aile yapısı, çocuğa verilen bakım ve aile işleyişindeki sorunlar sayılabilir. Günümüzde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun Merkezi Sinir Sistemi dediğimiz beynimizi de içine alan sistemdeki dopamin, norepinefrin gibi nörotransmiter adı verilen bazı biyokimyasal maddelerin metabolizmasında bozulma olmasından kaynaklandığını biliyoruz. Tedavide kullandığımız ilaçlar da bu nörotransmitterler üzerinden etki etmektedirler. İlaç tedavisinin yanı sıra DEHB tedavisinde aile ve çocuğun/gencin eğitimi, belirtilerle baş etmeyi öğrenmesi, bilişsel davranışçı terapi, psikoterapi ve çevre düzenlemesi de yer almaktadır. Bu durumda ailelerin kendilerine sormaları gereken soru bu durum çocuğumuzun ve bizim yaşamımızı nasıl etkiliyor? Ve bu durum devam ederse ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz? Olmalıdır. Belirtmem gerekir ki tedavide amacımız çocukların/gençlerin uyuşmaları ya da sakinleşmeleri değil; sosyal ve akademik alanda zorluklar yaşamalarına neden olan DEHB belirtilerini düzeltmektir. Söz konusu ilaçlar çocuğun/gencin dikkat süresini arttırırlar, davranış kontrolüne yardımcı olurlar, hareketlerini planlayabilmesini sağlarlar; özetle çocuğun/gencin yaşam kalitesi üzerine olumlu etkileri olur. İlaç tedavisinden bahsettiğimizde ailelerin korkması kadar doğal bir yoktur ve onların bu durumunu çok iyi anlıyorum. Önemli olan nokta bu ilaçların bir çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından takip edilerek kullanılmaları gerekmesidir. Geri dönüşümsüz yan etkileri yoktur, çocuğun büyümesini ve gelişimini olumsuz etkilemezler ve bağımlılık yapmazlar.

Yapılan bilimsel araştırmalarda DEHB eğer tedavi edilmezse sınıf tekrarı yapma, okulu bırakma, sigara-alkol-madde kullanımı, trafik kazası yapma oranlarının belirgin bir biçimde arttığı gösterilmiştir.

Tüm bilimsel veriler çocukluk döneminde DEHB tanısının konması ve tedaviye başlanmasının önemini göstermektedir. Çocuklar, gençler ve aileler ne yazık ki tedavi edilmeyen DEHB’nin bedelini çok ağır ödemek zorunda kalabilmektedirler.

Doğru tanı ve etkili bir tedavi sonucunda bugün DEHB tanısı konan çocuk ve gençlerin gelecekte benlik saygısı yüksek, kendini tanıyan ve sorumluluklarını bilen bireyler olarak toplumdaki yerlerini alabileceklerini unutmayalım.

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1489 defa okunmuştur