1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘YÜKSEK’ UTANÇ
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘YÜKSEK’ UTANÇ

A+A-

 

Seçim anketi mi dediniz?
Yüzünüzü biraz da ülkeye çeviriniz.
Yüksek öğrenim ayıbını görünüz.
Yabancı uyruklu öğrencilerin yazdıklarını okudunuz mu Gaile’de?
Gaileniz varsa eğer, elbette!
Nasıl bir utançtır bu... Nasıl bir ayıp...
Bu ülkenin bir Başbakanı ya da Eğitim Bakanı olsaydı, hesabını sormak isterdik.
Ya da Çalışma Bakanı!
Acaba neler yaşandığının farkında mı?

*  *  *

Niye Kıbrıs’ın kuzeyine geliyor bu öğrenciler, gerçekten meraktayım ve şaşkınım.
Muhtemelen son şansları olduğu için!
Ya da “gidecek başka yerleri yok” diye.
Bir kere tanınmamış bir ülke.
Bunu bilmemelerine imkan yok.
Ve burada ne elçilikleri var, ne temsilcileri!
Baksanıza, 4 ay çalıştığı iş yerinden tek kuruş maaş alamayan öğrenci, bir de suçlu çıkıyor üzerinden...
Parasını peşin ödediği evine giremiyor, diğeri... Ev sahibi “bir önceki kiracının borcunu da istiyor” ayrıca.
Ev sahipleri ne kadar vergi ödüyor sahi?
Asgari ücretin yarısına çalıştırılan öğrencilerin yaşadıklarına ne demeli?
Bulaşıkçı onlar, süpürgeci, temizlikçi!
Bizim “pisliğimizi” ne kadar yıkasalar, kolay kolay temizlenmez ki (!)

*  *  *

“Sağlık sigortası” ha var ha yok.
Ve taciz için “zamanla alıştık” diyorlar.
100 bine yakın üniversite öğrencisi var, 70 binden fazlası yabancı.
Peki polisin ya da Çalışma Bakanlığı’nın “yüksek öğrenim”e dair ayrı bir birim oluşturduğunu duydunuz mu?
Yabancı öğrencilerin güvenerek başvurabilecekleri tek bir adres var mı?
Ürdün’ün Zimbabwe’nin Nijerya’nın Kazakistan’ın İran’ın Filistin’in büyükelçilikleri de olmadığına göre!

*  *  *

Bir “ilaçlamadığımız” kaldı bu gençleri!
Ne de olsa kendimizi korumak derdimiz.
Kime ne “ötekinin” mağduriyetinden, bir başkasının “acısından” kime ne?

*  *  *

Üniversitelere gelen yabancı öğrencileri sömürüyoruz, söğüşlüyoruz, sağıyoruz resmen.
Ve sonra “sayı”yla övünüyoruz.
İnsan haklarını gözetmeden, medeniyet ölçütlerine yanaşmadan, eğitimin içeriğini konuşmadan,
sömürünün peşine düşmeden, sağlık ya da ulaşım gibi en temel sorunları dahi aşamadan “çokluğun” içinde boğuluyoruz.
Buyurunuz, övününüz eserinizle...
Anlata anlata bitiremiyorlar sizi!

 

 

 

Bu yazı toplam 2825 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar